Geçen haftanın dikkat çeken olaylarından biri de Kocaeli’deki Procter and Gamble (P&G) fabrikasını basan bir kişinin, yedi çalışanı rehin almasıydı.

Eylem, dokuz saatten fazla sürdü. NTV, Habertürk, CNN Türk, A Haber gibi kanallar uzun süre girmediler haberi. HalkTV ise baştan itibaren canlı yayınla aktardı. Ama o da birçok haber sitesi ve TV kanalı gibi fabrikanın adını vermedi. Habercilik açısından şirketin adını gizlemenin bir mantığı yok. Eylemin nerede olduğu haberin önemli bir unsuruydu. Çünkü eylemci, ABD firması olduğu için o fabrikayı seçmişti.

Eylemci İbrahim Yeşil’in sprey boyayla duvara yazdığı Gazze ile ilgili sloganların fotoğrafı da haber kanallarında ve hemen tüm gazetelerde genişçe yayımlandı. Oysa bir silahlı eylem, daha doğrusu terör eylemiydi bu baskın.

Terör eylemlerine ilişkin haberlerde “terörün propagandasını yapmamak” birincil önem taşır. Meslektaşımız Zafer Arapkirli de KRT TV’deki programında DHKP-C’nin adliyeyi basıp Savcı M. Selim Kiraz’ın rehin alınması ve öldürülmesi eylemini anımsatarak, “Bu durumlarda yayın yaparken teröristin amacına hizmet edebilecek tavırlardan uzak durmalı” dedi Gerçekten de DHKP-C bayrağı önünde Savcı Kiraz’ın başına silah dayanmış fotoğrafın yayımlanması gibi Kocaeli’ndeki fabrikadan çekilen fotoğrafı yayımlamak da yanlış. O fabrikada insanların özgürlüğünü gasp eden eylemcinin duvara yazdıklarının Gazze ve Filistinlilerle ilgili olması durumu değiştirmez. O eylemci, Gazze değil de duvara PKK, Öcalan vb. yazsaydı o fotoğraf yine de yayımlanır mıydı?

UĞUR MUMCU ADINA PLAKETLENDİRME

Eskişehir’deki ödül töreni haberlerini, gazeteci Lûbe Ayar’ın, “Uğur Mumcu’nun adını taşıyan bir ödülün” avukat Rezan Epözdemir’e verilmesine yönelik tepkisinden sonra okudum.

“31. ÇGD Uğur Mumcu’yu Anma Gecesi ve Ödül Töreni”ni, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Eskişehir Şubesi ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile Tepebaşı Belediyesi birlikte düzenlemiş. Gazeteciler dışında sanat, bilim, hukuk, mücadele kategorisinde de ödül dağıtılmış. Hatta siyaset dalı da varmış ama itirazlar üzerine çıkarılmış.

Ödüllendirilen isimler arasında Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Sami Selçuk, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, avukat Rezan Epözdemir, Atatürk filminin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin, filmin başrol oyuncusu Aras Bulut İynemli, müzisyen Cem Erdost İleri, orkestra şefi Gürer Aykal, yönetmen Barış Erdenk ile A Milli Kadın Voleybol takımı da bulunuyor.

İki meslek örgütünün bir belediye ile ortaklaşa masaya oturup, farklı kategorilerdeki insanlara ödül vermesi etik bir davranış olamaz. Hangi gazetecinin o yıl başarılı olduğuna Tepebaşı Belediyesi karar veremeyeceği gibi, ÇGD ve TGS de hukuk, bilim, sanat gibi dallarda ödüllendirilecek isimleri belirleyemez.

Elbette bilim, sanat, hukuk gibi kategorilerde o alanların uzmanlarından oluşan ayrı jüriler de oluşturulup, kriterler ve seçim yöntemi önceden ilan edilerek ödül verilebilir. Ama böylesi bir çaba yok ortada. Özen gösterilmeyince o gece yapılan bir ödüllendirme değil plaketlendirme.

Durum bu olunca Uğur Mumcu anılmış olmuyor, ismi kullanılmış oluyor.

BELEDİYE VE ADAY ÖVGÜLERİ DE PARALI MI?

Yerel seçimler yaklaşırken belediyelerle ilgili haberler aniden artıverdi. Tabii bunların çoğuna haber demek bile mümkün değil, neredeyse tamamı belediye başkanları ya da adayların tanıtımı.

Hürriyet yazarlarının katkısıyla geçen ay düzenlenen Afyonkarahisar Belediyesi tanıtımı tam altı sayfaydı. Tanıtım serisini Sabah da tam dört sayfada Konya Büyükşehir Belediyesi’ni tanıtarak sürdürdü; bir de AKP’li 12 belediyenin sponsorluğuyla “Yerel Yönetimler Zirvesi” düzenledi. Akşam yazarları ise topluca Tuzla’ya gidip tam sayfa belediye övgüsü yaptılar.

Ayrıca Yeni Şafak’ta Bursa, Beyoğlu, Selçuklu, Konya ve Karesi Belediyeleri, Yeni Akit’te Ordu B. Belediyesi; Milliyet’te Selçuklu Belediyesi sayfası yayımlandı. Posta’da “Bereketli şehirler” sayfasında Denizli, Mersin’in Akdeniz, Ş. Urfa’nın Haliliye ve Karaköprü belediyelerinin icraatları göklere çıkarıldı.

Böyle reklam kokan belediye sayfalarının dışında bir de köşe yazarlarının belediye gezileri başladı. Davet edildikleri her yere gidiyorlarmış gibi birdenbire kendilerini çağıran her belediyenin davetine koşar oldular.

Haber kanallarında da durup dururken bazı belediye başkanları ya da aday adayları boy gösteriyor. Haber değeri taşıyan hiçbir özelliği olmamasına rağmen aday adaylarının ekrana çıkarılmaları, o programların da paralı olduğu kuşkusu yaratıyor. O programlar paralı ise en azından izleyiciye bu konuda bilgi verilmesi, ekranda “Sponsorlu program” yazılması gerekir. Ama o da yapılmıyor; hem de izleyenler aldatılıyor.

ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN: medyaombudsman@gmail.com

QOSHE - O fotoğraf terörün propagandası - Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

O fotoğraf terörün propagandası

14 4
05.02.2024

Geçen haftanın dikkat çeken olaylarından biri de Kocaeli’deki Procter and Gamble (P&G) fabrikasını basan bir kişinin, yedi çalışanı rehin almasıydı.

Eylem, dokuz saatten fazla sürdü. NTV, Habertürk, CNN Türk, A Haber gibi kanallar uzun süre girmediler haberi. HalkTV ise baştan itibaren canlı yayınla aktardı. Ama o da birçok haber sitesi ve TV kanalı gibi fabrikanın adını vermedi. Habercilik açısından şirketin adını gizlemenin bir mantığı yok. Eylemin nerede olduğu haberin önemli bir unsuruydu. Çünkü eylemci, ABD firması olduğu için o fabrikayı seçmişti.

Eylemci İbrahim Yeşil’in sprey boyayla duvara yazdığı Gazze ile ilgili sloganların fotoğrafı da haber kanallarında ve hemen tüm gazetelerde genişçe yayımlandı. Oysa bir silahlı eylem, daha doğrusu terör eylemiydi bu baskın.

Terör eylemlerine ilişkin haberlerde “terörün propagandasını yapmamak” birincil önem taşır. Meslektaşımız Zafer Arapkirli de KRT TV’deki programında DHKP-C’nin adliyeyi basıp Savcı M. Selim Kiraz’ın rehin alınması ve öldürülmesi eylemini anımsatarak, “Bu durumlarda yayın yaparken teröristin amacına hizmet edebilecek tavırlardan uzak durmalı” dedi Gerçekten de DHKP-C bayrağı önünde Savcı Kiraz’ın başına silah dayanmış fotoğrafın yayımlanması gibi Kocaeli’ndeki fabrikadan çekilen fotoğrafı yayımlamak da yanlış. O fabrikada insanların özgürlüğünü gasp eden eylemcinin duvara yazdıklarının Gazze ve Filistinlilerle ilgili olması durumu değiştirmez. O eylemci, Gazze değil de duvara PKK, Öcalan vb. yazsaydı o fotoğraf yine de yayımlanır mıydı?

UĞUR MUMCU ADINA PLAKETLENDİRME

........

© Birgün


Get it on Google Play