Ülke Anayasa’nın çok açık olan bir hükmünün uygulanmaması dolayısıyla hukuku aşan bir krizi tartışırken yeni bir tartışma konusu kamuoyunun önüne geldi. Erdoğan, sürpriz bir şekilde kendi döneminde uygulanmasına başlanan, “Cumhurbaşkanı seçilebilmek için geçerli oyların yarısından bir fazlasını alma” şartının kaldırılmasının “isabetli” olacağını söyledi. Anayasa’nın, seçim yasalarının tüm hükümleri, Yüksek Seçim Kurulu’nun tüm teamülleri, kuralları uzun yıllardır sadece Erdoğan iktidarının sürmesi için kullanılırken “Değişse ne olur değişmese ne olur, uygun bir hüküm bulunur nasılsa…” diyenlere hak vererek bu konuya girilmeyebilir. Ama yeniden Can Atalay örneği ile iyice görünür olan keyfilik, tutarsızlık ve pragmatizmin yeni bir örneği ile karşı karşıyayız…

AKILCI DEĞERLENDİRME YAPMAK ZOR

Olaylara rasyonel yaklaşanların algısını giderek zorlayan ve değerlendirmekte güçlük çekilen bu son açıklama ile ilgili yorumlar da süratle uçuşmaya başladı.

“Yargı krizi öncesindeki birçok konuda MHP’nin, AKP’nin sınırlarını zorladığı düşünülüyor, bu kamburdan kurtulmak istiyor”, “MHP ile yolları ayıramaz ama mesaj veriyor” , “Yanına Millet İttifakı içinde Meclis’e giren partileri alarak yoluna devam etmeyi planlıyor”, “Oylarının azaldığını gördü, yüzde 50 artı 1’e ulaşamayacak, iktidarını kaybetmek istemiyor…”

Kamuoyunun yakından tanıdığı, her konuda ve çoğu da bir öncekinden farklı görüşler açıklayabilme yeteneğine sahip olanlar Erdoğan’ın yeni açıklaması üzerine kıymetli görüşlerini açıklamak üzere ekranlarda yerini aldı.

‘HALK İRADESİNE SALDIRI’DAN ‘DEĞİŞSİN’E

Türkiye’de otokrasinin kurumsallaşmasını sağlayan Başkanlık Rejimi’nin sakıncalarını yıllardır yaşayarak gördük, bunu tekrarlamaya gerek yok ancak bu sistemin ruhu 50 artı 1 oy çoğunluğunu zorunlu kılıyor, bu tespiti bir kenara koyalım. Tartışmalı da olsa bu oya ulaşamazsanız, meşruiyetiniz daha da sorgulanır, karşınızda yüzde 50’den daha fazla bir çoğunluk olur.

Nitekim bu konunun mimarlarından olan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum, zaman zaman AKP içinden başta Cemil Çiçek ve Faruk Çelik gibi isimlerin de gündeme getirdiği yarıdan bir fazla oy alma zorunluluğunun kaldırılması önerilerine sert tepkiler verdi. Bu tepkilere iktidar ortağı MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli de katıldı.

Uçum’un bazı açıklamalarını hatırlatarak kamuoyunun hafızasını tazelemekte yarar var:

‘‘İki türlü Cumhurbaşkanı seçimini ve yüzde 50+1 oyu tartışmaya açma çabası açıkça halk iradesine saldırıdır. Halkın, hükümeti kapsayıcı bir oyla seçmesinden rahatsız olan odaklar halkın iradesinin parçalanması ve Türkiye’yi rahatça kontrol etme hevesi içindeler. Buna asla güçleri yetmez.’’

‘‘Bazı siyasi mecralar, yüzde elliden fazla destek almayı imkânsız gördükleri için buna karşı çıkmaktadırlar. Ama bu halkın çıkarına değildir. Türkiye toplumu çeşitliliği olan bir toplumdur. Bu oranı azaltmayı istemek, Milli birliğin zayıflamasına hizmet eder.”

“Hükümetin kuruluşunda 50 artı 1’i alabilmek için her kimlikten oy almak gerekir. Aslında 50 artı 1’i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir. Yani her kesimden oy alacaksınız. Dolayısıyla Türkiye bu modele geçişle sadece siyasi istikrarı sağlamadı. Türkiye bu modele geçişle sosyolojik istikrarı da güçlendirdi. Toplumsal bütünlüğünü de güçlendirdi. O yüzden hükümetin kuruluşu bakımından bu anayasal değişiklik Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne attığımız en önemli reformcu adımlardan birisi olarak gözükmektedir.”

Bu açıklamalar ışığında “Erdoğan halk iradesine mi saldırıyor”, “Artık yüzde 50’den fazla oy alamayacağınızı mı gördünüz”, “Siyasi istikrar getirmedi mi?” diye sormak mümkün…

Bunun yanıtını beklemenin saflık olduğunu biliyoruz elbette. Bunlar da Devlet Bahçeli’nin sözleri:

"Bu sistemin demokratik meşruiyet temeli, yüzde 50+1’dir. Yüzde 50+1 oyla Cumhurbaşkanı seçilmesi, çoğulcu demokrasinin dünyaya emsal teşkil edecek bir şekildir. Milletvekili seçmiyoruz, belediye başkanı seçmiyoruz, cumhurun bütününü temsil edecek Cumhurbaşkanı seçiyoruz. Yüzde 50+1 oyu eleştirenleri anlayışla karşılamamız, bunu felaket olarak yorumlayan karamsarları makul bulmamız abesle iştigaldir."

Çoğunluğun mutlak hakimiyeti yerine çoğulcu demokrasinin hakim olması beklentisi çok uzun yıllardır hayal olmakla birlikte bu son örnekte de görüyoruz ki çoğunluğun tarifi de AKP’ye yeniden iktidar yolunu açma esası temelinde her seferinde yeniden tanımlanıyor. Yüzde 50 mümkünse yüzde 50, artık yüzde 50’nin desteği yoksa o zaman yüzde 40, ama dillendirilmeyen esas beklenti “Erdoğan kaç oy alırsa alsın hep iktidar olsun…”

“Karamsar kim?”, “Abesle iştigal eden kim?” sorularının yanıtını belki Bahçeli, ortağına bir Saray ya da ev buluşmasında verir.

Bu tartışmanın da diğerleri gibi sonuçlanmadan, sadece sıcak ve öncelikli gündemi gölgeleme görevini yerine getirerek rafa kalkıp kalkmayacağını zaman gösterecek.

Ama Erdoğan, daha bir hafta önce Can Atalay kararı konusunda Riyad-Ankara uçuşunda yaptığı açıklamalarını yere indikten sonra değiştirmişti. Belki Berlin-Ankara uçuşunda başlatılan bu tartışmanın da yeni bir açıklama ile farklı bir boyuta taşındığını ya da gündemden kalktığını görebiliriz

QOSHE - Erdoğan “Hep başkan” - Nurcan Gökdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğan “Hep başkan”

23 29
20.11.2023

Ülke Anayasa’nın çok açık olan bir hükmünün uygulanmaması dolayısıyla hukuku aşan bir krizi tartışırken yeni bir tartışma konusu kamuoyunun önüne geldi. Erdoğan, sürpriz bir şekilde kendi döneminde uygulanmasına başlanan, “Cumhurbaşkanı seçilebilmek için geçerli oyların yarısından bir fazlasını alma” şartının kaldırılmasının “isabetli” olacağını söyledi. Anayasa’nın, seçim yasalarının tüm hükümleri, Yüksek Seçim Kurulu’nun tüm teamülleri, kuralları uzun yıllardır sadece Erdoğan iktidarının sürmesi için kullanılırken “Değişse ne olur değişmese ne olur, uygun bir hüküm bulunur nasılsa…” diyenlere hak vererek bu konuya girilmeyebilir. Ama yeniden Can Atalay örneği ile iyice görünür olan keyfilik, tutarsızlık ve pragmatizmin yeni bir örneği ile karşı karşıyayız…

AKILCI DEĞERLENDİRME YAPMAK ZOR

Olaylara rasyonel yaklaşanların algısını giderek zorlayan ve değerlendirmekte güçlük çekilen bu son açıklama ile ilgili yorumlar da süratle uçuşmaya başladı.

“Yargı krizi öncesindeki birçok konuda MHP’nin, AKP’nin sınırlarını zorladığı düşünülüyor, bu kamburdan kurtulmak istiyor”, “MHP ile yolları ayıramaz ama mesaj veriyor” , “Yanına Millet İttifakı içinde Meclis’e giren partileri alarak yoluna devam etmeyi planlıyor”, “Oylarının azaldığını gördü, yüzde 50 artı 1’e ulaşamayacak, iktidarını kaybetmek istemiyor…”

Kamuoyunun yakından tanıdığı, her konuda ve çoğu da bir öncekinden farklı görüşler açıklayabilme yeteneğine sahip olanlar Erdoğan’ın yeni açıklaması üzerine kıymetli görüşlerini açıklamak üzere ekranlarda yerini aldı.

‘HALK İRADESİNE SALDIRI’DAN ‘DEĞİŞSİN’E

Türkiye’de otokrasinin kurumsallaşmasını sağlayan Başkanlık Rejimi’nin sakıncalarını........

© Birgün


Get it on Google Play