Küresel planda eko-politik gidişatı ve ilgili politika önerilerinin kamuoylarına sunulduğu; dönemsel rapor ve konuşma/paneller temelinde güncellenmiş verilerin ele alındığı bir haftayı geride bıraktık. Bir aşamada ülkemiz ekonomi yönetimini temsilen aktif katılım sağlanması ve bu çerçevede ilgili Bakan ve TCMB Guvernörü tarafından ortaya konulan beyan ve temaslar da mercek altına çekildi.

Bu süreçte ortaya konulan ilk araştırma olarak, WTO (Dünya Ticaret Örgütü) tarafından hazırlanmış “Küresel Ticaret Görünümü ve İstatistikler” gündeme geldi. Geçen sene %1.2 oranında düşüş görülen küresel ticaretin; 2024 için %2.6 ve 2025 yılında %3.3 büyüme kaydedeceği öngörülerinin ön plana çıkarıldığı görüldü. Bununla birlikte, jeo-politik gerilimler, bölgesel çatışmalar ve ticaret politikalarına ilişkin belirsizlik faktörlerinin; küresel ticaretteki büyüme kestirimi üzerinde aşağı yönlü muhtemel etki doğuracak ciddi riskler olarak vurgulandığı dikkatlerden kaçmadı.

IBRD (Dünya Bankası) tarafından paylaşılan iki çalışma ile dikkat çekici tespitler gündeme geldi. Ayhan Köse ve çalışma arkadaşları tarafından hazırlanan “Büyük Geri Dönüş” başlıklı kalkınma ekonomisi temalı çalışmada, en yoksul yetmişbeş ülke bakımından ortaya çıkan büyük irtifa kaybına vurgu yapılıyor. Uluslararası destek ve açılımlar desteğinde, en yoksul ülkelerin son otuz yılda elde ettikleri ekonomik kazanımların; pandemi sonrası dönemde, neredeyse tamamen kaybedildiği keskin tespitine ulaşılıyor. Aslında, kalkınma ve gelişme yolunda, ülkelerin büyük çoğunluğu bakımından halen geçerli tehdit; risk ve kırılganlıkların varlığının bir kere daha hatırlatıldığı görülüyor. Gene Dünya Bankasının Avrupa ve Orta Asya ekonomilerine ilişkin bir başka raporunda ise, Türkiye ekonomisine ait büyüme beklentileri, aşağı yönlü bir revizyonla, bu sene için %3.1; gelecek sene için %3.9 oranları temelinde güncelleniyor.

IMF (Uluslararası Para Fonu) tarafından senede iki kez hazırlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu ilk edisyonu ve “ İstikrarlı ama Yavaş; Farklılık Andacında Dayanıklılık” başlığı ile dikkatleri çekiyor. İçinde bulunduğumuz ve önümüzdeki iki yıl için aynı oranda (%3.2) kestirilen ekonomik büyüme oranı eşliğinde artan riskler ve ülkeler arası farklılaşma-ayrışma sendromunun arka plan dinamikleri ele alınıyor. Gene aynı gün lansmanı yapılan “Küresel Finansal İstikrar” başlıklı çalışma, alt başlığı ile ana temasını ortaya koyuyor; “ Son Dönemeç: Finansal Risk ve Zafiyetler “ raporu kapsamında siber temelli riskler dahil pek çok faktör masaya yatırılıyor. İkinci dönemi için yeniden seçilen IMF Başkanı Kristalina Georgieva’ nın konuşma ve değerlendirmeleri de dikkatle not ediliyor. Özellikle, içinde bulunduğumuz İkibinyirmili yılların nasıl şekilleneceği konusunda ifade edilen alternatif açılım ve olasılıklar ön plana çıkıyor: “Çalkantılı”; “Orta Şekerli”; ya da; “Dönüşümcü” 2020’ler bizleri bekliyor!.

IMF Başkanının ifadesiyle, aşılması gereken dört önemli engel ve bu kulvarlarda vaziyet edilmesi gereken sorunlar önümüzde duruyor: Enflasyon meselesinin çözülerek fiyat istikrarının yeniden sağlanması; küresel borç probleminin hafifletilmesi; büyüme dostu politikalara ( dijital ve yeşil ekonomi kulvarları öncülüğünde) ağırlık verilmesi ve nihayet; küresel bazda politika ortaklık ile birlikte hareket kültürünün geliştirilmesi. Birliktelikten gelen güce ve sinerjik temelde ortak harekete duyulan ihtiyacın varlığına özellikle vurgu yapıldığı izlenmektedir. Başkan tarafından sarfedilen çarpıcı bir tespit ile tamamlayalım: “Azalan verimlilik ve zayıflayan küreselleşme, zehirleyici bir bileşimdir.”

Yaşanan İsrail-İran karşılıklı saldırılarının ardından küresel piyasaların tepkilerinin sınırlı kaldığı bir konjonktür yaşanmıştır. Ancak, küresel ekonominin yeni ve takip edebilecek krizlere karşı yüksek dayanıklılık sahibi olmadığı değerlendirilmektedir. Nitekim, görüş ile değerlendirmelerine saygı duyduğumuz Mohamed El-Erian’ ın Financial Times güncel makalesinin başlığında “ İran-İsrail andacında piyasaları; kaynar sudaki kurbağaya benzetmesi”, herhalde dikkat çekici bulunmalıdır.

QOSHE - Ekopolitik dinamiklerle, küresel-egemen pencereden bakış... - Prof. Dr. Murat Ferman
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ekopolitik dinamiklerle, küresel-egemen pencereden bakış...

25 0
21.04.2024

Küresel planda eko-politik gidişatı ve ilgili politika önerilerinin kamuoylarına sunulduğu; dönemsel rapor ve konuşma/paneller temelinde güncellenmiş verilerin ele alındığı bir haftayı geride bıraktık. Bir aşamada ülkemiz ekonomi yönetimini temsilen aktif katılım sağlanması ve bu çerçevede ilgili Bakan ve TCMB Guvernörü tarafından ortaya konulan beyan ve temaslar da mercek altına çekildi.

Bu süreçte ortaya konulan ilk araştırma olarak, WTO (Dünya Ticaret Örgütü) tarafından hazırlanmış “Küresel Ticaret Görünümü ve İstatistikler” gündeme geldi. Geçen sene %1.2 oranında düşüş görülen küresel ticaretin; 2024 için %2.6 ve 2025 yılında %3.3 büyüme kaydedeceği öngörülerinin ön plana çıkarıldığı görüldü. Bununla birlikte, jeo-politik gerilimler, bölgesel çatışmalar ve ticaret politikalarına ilişkin belirsizlik faktörlerinin; küresel ticaretteki büyüme kestirimi üzerinde aşağı yönlü muhtemel etki doğuracak ciddi riskler olarak vurgulandığı dikkatlerden kaçmadı.

IBRD (Dünya Bankası) tarafından paylaşılan iki çalışma ile dikkat çekici tespitler gündeme geldi. Ayhan Köse ve çalışma arkadaşları tarafından hazırlanan “Büyük Geri Dönüş” başlıklı kalkınma ekonomisi temalı çalışmada, en yoksul yetmişbeş ülke bakımından ortaya çıkan büyük irtifa kaybına vurgu yapılıyor. Uluslararası destek ve açılımlar desteğinde, en yoksul ülkelerin son otuz yılda elde........

© CNN Türk


Get it on Google Play