Nüfusu 85 milyonu bulan Türk ulusunun çok büyük çoğunluğunun sönmez minnetle andığı büyük Atatürk hayatta olsa ve bizlere bıraktığı laik ve bağımsız hukuk devleti Cumhuriyetin ne hallere düştüğünü görse kaçımız başımızı kaldırıp yüzüne bakabilirdik?

Son olarak hiçbir ulusun hayatında başına gelmeyecek bir olayla karşılaştık:

Bir yüksek mahkemenin bir dairesi, öteki yüksek mahkemenin verdiği kararda imzası olan üyeler hakkında -sadece görevlerini yasalara uygun şekilde yaptıkları için- suç duyurusunda bulundu.

Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk ve üyeleri Hakan Yüksel, Mustafa Doğru, Şerafettin Saka, Mustafa Karayıldız’ın imzalarıyla aldığı karardan söz ediyorum.

Bu üyeler, TİP milletvekili Can Atalay’ın “milletvekili seçilmiş” olması nedeniyle serbest bırakılmasına karar veren Anayasa Mahkemesi hakkında akıl almaz bir karar vererek “Suçludurlar, cezalandırılmalıdırlar” dediler.

Üçüncü Ceza Dairesi diyor ki “Atalay serbest bırakılamaz çünkü hakkında verilen 18 yıl hapis cezası anayasanın 14’üncü maddesi kapsamına giriyor”. Yani dokunulmazlıktan yararlanamaz.

Hukukçuların yüzde doksanı diyor ki “Karar doğrudur”. Ama sayalım ki Anayasa Mahkemesi’nin kararı yanlıştır. Peki ama bu mahkeme kararlarının bu ülkedeki her kişi ve kurumu bağladığına ve onlara uyulması zorunlu olduğuna ilişkin anayasa hükmünü yok saymaya Yargıtay’ın yetkisi var mı?

Yok!

O halde bu “maraza” nereden çıkıyor?

Ben söyleyeyim:

Önce anımsarsanız MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır” diyerek çağrılar yaptı veya yapması kendisinden rica edildi. Böylece kamuoyu konuya alıştırılmış oldu.

Anımsayacaksınız Tayyip Erdoğan da 2015’te “Dershanelerin kapatılması” için çıkardığı yasa, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince “Anayasa Mahkemesi’nin kararına saygı duymuyorum ve uymuyorum” demiş ve sonra yeni bir yasa çıkarmıştı. Ayrıca bir süredir de “Anayasayı baştan değiştireceğiz” diyor ancak hazırladıkları metni bir türlü ortaya çıkaramıyordu. Belli ki kamuoyunu alıştırmak için başka olaylara ihtiyacı vardı.

Bir şey daha:

Yargıtay, verdiği kararlardan Anayasa Mahkemesi’ne getirilenlerin denetlenmesinden şikâyetçiydi. Üyeler her vesileyle, “Bizden yüksek mahkeme olmaz” diyordu. Ayrıca adli yıl açılış törenlerinde Yargıtay başkanları “Yüce Divan” -yani bakanları ve yüksek yargı üyelerini yargılama yetkisi- Anayasa Mahkemesi’nin değil, Yargıtay’ın olmalıdır görüşünü dile getiriyordu. İşte Yargıtay’ın “ego” kavgasının kökünde bir de bu vardı.

Bitmedi. Son zamanlarda Anayasa Mahkemesi bir de Yargıtay üyelerine 10-15 bin TL gibi bir zam yapılmasını öngören yeni yasa maddesini iptal etmişti.

Belli ki Yargıtay buna da çok içerlemişti.

Nitekim Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi hem o sebeplerle hem de siyasi ortamı kullanarak Anayasa Mahkemesi’ne bu darbeyi vurdu. Böylece yeni anayasayla ilgili planın birinci safhası uygulanmış oldu.

O arada devletin organları, yüz yıllık Cumhuriyetimiz boyunca hiç görülmemiş, hiç yaşanmamış şekilde birbirine girmiş, tam bir “devlet krizi” doğmuş, o hiç önemli değil!

Tüm o krizleri Erdoğan bir yumrukla çözer!

QOSHE - Bu bir tertiptir - Oktay Ekşi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu bir tertiptir

3 19
11.11.2023

Nüfusu 85 milyonu bulan Türk ulusunun çok büyük çoğunluğunun sönmez minnetle andığı büyük Atatürk hayatta olsa ve bizlere bıraktığı laik ve bağımsız hukuk devleti Cumhuriyetin ne hallere düştüğünü görse kaçımız başımızı kaldırıp yüzüne bakabilirdik?

Son olarak hiçbir ulusun hayatında başına gelmeyecek bir olayla karşılaştık:

Bir yüksek mahkemenin bir dairesi, öteki yüksek mahkemenin verdiği kararda imzası olan üyeler hakkında -sadece görevlerini yasalara uygun şekilde yaptıkları için- suç duyurusunda bulundu.

Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk ve üyeleri Hakan Yüksel, Mustafa Doğru, Şerafettin Saka, Mustafa Karayıldız’ın imzalarıyla aldığı karardan söz ediyorum.

Bu üyeler, TİP milletvekili Can Atalay’ın “milletvekili seçilmiş” olması nedeniyle serbest bırakılmasına karar veren Anayasa Mahkemesi hakkında akıl almaz bir karar vererek “Suçludurlar, cezalandırılmalıdırlar” dediler.

Üçüncü Ceza Dairesi diyor ki “Atalay serbest bırakılamaz çünkü hakkında verilen 18 yıl hapis cezası anayasanın 14’üncü maddesi........

© Cumhuriyet Spor


Get it on Google Play