Gazetelerde hemen her gün trafik kazalarında ölenlerle ilgili haberler okuyoruz:

“İstanbul’dan Sinop’un Ayancık ilçesine yönlendirilen otobüsümüz, sabah saatlerinde kontrolden çıkarak devrildi. Altı vatandaşımızı kaybettik, 33 yaralımız var, üçünün durumu ağır.

Erzincan-Sivas karayolunda hafif ticari araç ile içerisinde askerlerin bulunduğu midibüs çarpıştı. Kazada bir kişi hayatını kaybetti, altısı asker 9 kişi yaralandı.”

Berlin’de evin pencereleri, binek arabasından tonlarca eşya taşıyan TIR’lara, gece gündüz karşılıklı gidip gelen yüzlerce arabanın geçtiği caddeye bakıyor. O yoğun yolda 25 yıl içinde tek bir kişinin öldüğü bir kaza yaşanmış.

Kimi zaman arabaların gidip gelişine dalıyorum. Tek bir araba da olsa, kırmızı yanıyorsa sürücü arabasını durdurup yeşilin yanmasını bekliyor.

Tek kişiye özgü bir tutum değil bu, Berlin’in tüm yollarında sürücüler bu kurala uyuyor.

Elbette bu durum, ülkesinde her gün kaza sonucu arabaların yanında yöresinde ölülerin dizildiğini gören yurttaşlara inandırıcı gelmeyecektir.

Berlin gürültü kirliliğini gerilerde bırakmış. Sokaklarda çocuk bağırtıları bile kulağı tırmalamıyor. Caddelerde, sokaklarda, taşıtlarda kentsel düzen sağlanmış, trafik akıyor. Duraklarda uzun kuyruklara rastlanmıyor. Taşıtlar dakika sektirmeden durağa zamanında yanaşıyor. Araçlarda hemen herkes oturacak yer bulabiliyor. Ne otobüs arabaların ne arabalar otobüsün önünü kesiyor. “Çakma!” nedir bilinmiyor. Yalnızca ambulansların, itfaiye araçlarının sesi duyulur duyulmaz sürücüler arabalarını sağa çekerek onlara yol açıyor.

Otobüslerin içi, sinek uçsa duyulacak denli sessiz. Yalnız ortaokul düzeyindeki kızlı erkekli öğrenciler, dallara üşüşen bahar kuşları gibi içeriye doluştuğunda sessizliğin yerini bir süre çocuk cıvıltıları alınca yetişkinler geçmişlerini anımsıyor olmalı, onları sıcak gülücüklerle karşılıyor.

Çocukların eğitimi aile çevresinden başlar. Okul o etkileşime biçim vererek ortak değerlerin çocukta alışkanlığa dönüşmesini sağlıyor. Yetişkinlerin küçüklere gösterdiği duygusal yakınlık, eğitimsel düzeneğin temeli sayılıyor.

Örneği gene otobüslerden vereceğim. Az çok yürüyen çocuğu annesi kucaklayıp otobüse sokmaz. Anne önceden ona otobüse binmeyi, inmeyi öğretmiştir.

Otobüse engelli biri binecekse sürücü yerinden kalkar, otobüsün orta kapısına yerleştirilen düzeneği çalıştırarak onu yerine oturtur.

Bir engelli dara düştüğünde her yaştan kişilerin onun yardımına koşmaları, sıradan yurttaşta bile bir ahlak ilkesine dönüşmüştür.

Otobüslerde, trenlerde çocuk arabalarına özel yer ayrılması ise toplumda koruma duygusunun geliştiğini gösterir.

QOSHE - Uyum eğitimi - Adnan Binyazar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Uyum eğitimi

15 18
02.02.2024

Gazetelerde hemen her gün trafik kazalarında ölenlerle ilgili haberler okuyoruz:

“İstanbul’dan Sinop’un Ayancık ilçesine yönlendirilen otobüsümüz, sabah saatlerinde kontrolden çıkarak devrildi. Altı vatandaşımızı kaybettik, 33 yaralımız var, üçünün durumu ağır.

Erzincan-Sivas karayolunda hafif ticari araç ile içerisinde askerlerin bulunduğu midibüs çarpıştı. Kazada bir kişi hayatını kaybetti, altısı asker 9 kişi yaralandı.”

Berlin’de evin pencereleri, binek arabasından tonlarca eşya taşıyan TIR’lara, gece gündüz karşılıklı gidip gelen yüzlerce arabanın geçtiği caddeye bakıyor. O yoğun yolda 25 yıl içinde tek bir kişinin öldüğü bir kaza yaşanmış.

Kimi zaman arabaların gidip gelişine dalıyorum. Tek bir araba da olsa, kırmızı yanıyorsa sürücü arabasını durdurup yeşilin yanmasını bekliyor.

Tek kişiye özgü bir tutum değil bu, Berlin’in tüm........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play