Her yer karanlık. Pür nur o mevki.

Külliye’nin günlük masrafı 30 milyon imiş.

Simgesi ampullü iktidar sayesinde önümüz arkamız, sağımız solumuz karanlık.

Gencinden emeklisine herkese daral geliyor.

Nedenini siyaset bilimi profesörü açıklamış:

“Dünü gelecek, yarını geçmiş sananların ülkesinde, güneş hiç doğmaz.”

Ve ampul de simge olur!

***

İlliyet ya da nedensellik bağı bir hukuk terimi.

Sonuç ile olgular arasındaki ilişkiyi ortaya koyar.

Toplumsal ve siyasal yaşamda olup bitenleri laboratuvar deneylerine tabi tutamayız.

Ortaya çıkan zarar ile “failin davranışı” arasındaki “bağ”a, ilişkiye bakarız.

Bu bağı da zengin ve kapsamlı etimoloji (kökenbilim) sözlüklerinde bulabiliriz. Sözcüklerin birbirleri ile bağ ve bağlantıları, ses ve anlam yakınlıkları ile ülke sorunları arasında kozmik bir ilişkiden söz edebiliriz.

Ülkemizin başı üç temel sözcük ve türevleri arasındaki gelgitler ile belada.

Hepsi de Arapçadan dilimize geçip yerleşmiş:

“Hâkim, hekim, hakem”

Üçü de “hkm-hüküm” kökünden türeme.

Üçünü icra edenlerin kararlarını en iyi atasözümüz açıklıyor:

“Emir demiri keser!”

“Hkm” sözcüğünün türevlerine gelince:

“Hükümet, hükümdar, hükümran, mahkeme, muhakeme, mahkûm, tahakküm...”

Hepsi de “hükmetme”yi içeriyor.

***

En sondan başlayalım:

Hatay milletvekili Can Atalay görevine başlatılmıyor.

Başlaması için en üst ve en son hüküm makamı olan Anayasa Mahkemesi karar veriyor.

Bu karar, sırf aynı “hkm” kökünden gelen sıfatları dolayısıyla Yargıtay hâkimlerince uygulanmıyor.

Hekimlere gelince... Onların da “Giderlerse gitsinler” dendiğinden beri fiili-hukuki sıfatı “hkm” kökünden gelen “hükümran” ile başı dertte.

Hasta ettiğini bildiği için mi nedir, çok şükür şimdiye dek hiç “hekimlik” iddiasında bulunmadı.

Ancak “hakem”likte gözü olduğuna milletçe tanık olduk.

Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında “hakem” olabileceğini açıkladı.

Çok şükür bu iddiasını yinelemedi.

Ama yarın ne olur bilemeyiz.

***

Lidere başarısının sırrını sormuşlar.

“İki sözcük” demiş: “Doğru kararlar!”

“Peki, doğru kararları nasıl alabiliyorsunuz?”

“Tek sözcük” demiş:

“Deneyim!”

Bu kez üstelemişler:

“İyi de efendim, o deneyim dediğiniz şeyin sırrı nedir?”

Lider, derin bir iç geçirmiş:

“İki sözcük” demiş: “Yanlış kararlar!”

***

Siz bakmayın “Lider olunmaz, lider doğulur” diyenlere...

Liderlik de yapa yapa öğrenilebiliyor.

İnanmayan Tayyip Bey’in İstanbul Belediyesi’nden Beştepe Külliyesi’ne uzanan serüvenine baksın.

Kendi deyimiyle, “çıraklık, kalfalık, ustalık” süreçlerini gözden geçirsin.

Özellikle de “açılım” diye tutturduğu günlerini hatırlasın:

“Benim 75 tane Kürt milletvekilim var!” diye övündüğü.

Ve Habur’da seyyar mahkemeler kurdurduğu günleri...

Bir de şimdiki hallerini, sözlerini gözünün önüne getirsin.

Yaşasın yanlış kararlar.

Tüm doğru kararları onlara borçluyuz!

Küçük bir ayrıntıyı eklemek şartıyla:

-Yanlış kararların bedelini halk ödüyor.

***

Lider İngilizce “lead” sözünden türeme bir sözcük.

Peşi sıra sürükleyen, öncülük eden, yöneten, güden anlamına geliyor.

Ama Türkiye’nin ancak yarısını (hatta yarısından biraz eksiğini) peşi sıra sürükleyebiliyor.

İleride tamamını sürüklemesi için herhalde biraz daha yanlış kararlar vermesi gerekiyor!...

QOSHE - Hepimiz hükümzedeyiz... - Ahmet Tan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hepimiz hükümzedeyiz...

39 15
24.12.2023

Her yer karanlık. Pür nur o mevki.

Külliye’nin günlük masrafı 30 milyon imiş.

Simgesi ampullü iktidar sayesinde önümüz arkamız, sağımız solumuz karanlık.

Gencinden emeklisine herkese daral geliyor.

Nedenini siyaset bilimi profesörü açıklamış:

“Dünü gelecek, yarını geçmiş sananların ülkesinde, güneş hiç doğmaz.”

Ve ampul de simge olur!

***

İlliyet ya da nedensellik bağı bir hukuk terimi.

Sonuç ile olgular arasındaki ilişkiyi ortaya koyar.

Toplumsal ve siyasal yaşamda olup bitenleri laboratuvar deneylerine tabi tutamayız.

Ortaya çıkan zarar ile “failin davranışı” arasındaki “bağ”a, ilişkiye bakarız.

Bu bağı da zengin ve kapsamlı etimoloji (kökenbilim) sözlüklerinde bulabiliriz. Sözcüklerin birbirleri ile bağ ve bağlantıları, ses ve anlam yakınlıkları ile ülke sorunları arasında kozmik bir ilişkiden söz edebiliriz.

Ülkemizin başı üç temel sözcük ve türevleri arasındaki gelgitler ile belada.

Hepsi de Arapçadan dilimize geçip yerleşmiş:

“Hâkim, hekim, hakem”

Üçü de “hkm-hüküm” kökünden türeme.

Üçünü icra edenlerin kararlarını en iyi atasözümüz açıklıyor:

“Emir demiri keser!”

“Hkm”........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play