Yaşamın değişim üzerine kurulu olduğu söylenir.

Doğrudur da.

Tek tek insan yaşamlarına baktığımızda kaçınılmaz son hep aynı olsa da bütün bir yaşam birbirini izleyen değişim süreçleridir.

Toplumsal yaşam, toplumsal olaylar da bu değişim yasasının dışında değildir.

Ya da öyle olması gerekiyor.

Fakat bizim ülkemizde kötülük değişmiyor.

Biri bitse, ya da bitecek gibi olsa öteki nöbeti devralmakta gecikmiyor.

Genel seçimlerle, yaklaşan yerel seçimler arasındaki şu birkaç aylık süreçte bir an bir umut ışığının çakmasıyla sönmesi bir oldu.

Kötülük daha da kötüye evrildi.

Hukuk bu iktidarın sopasıydı. Yine de öyle. Fakat her şeye karşın Anayasa Mahkemesi ümidi vardı. İktidar şimdi onu sopa olarak kullanamadığı için ortadan kaldırma hazırlığındadır.

Ülke tam bir ortaçağ karanlığındadır.

Cezaevlerinde insanlar orada ne kadar kalacaklarını bilmeden yatmaktalar.

Hukukla birlikte vicdan da ortadan kalkmıştır.

Türkiye bu coğrafyada, yani Batı’nın burnunun dibinde değil de örneğin Güney Amerika’da, Ortadoğu’da, Uzakdoğu’da olsaydı, bütün dünyada bu rejimin adının faşist diktatörlük olduğunu söylemekten kimse çekinmez, iktidar sahipleri de göğüslerini gererek kabul ederlerdi bu gerçeği. Bugün ise hem burada hem bu ülkeye ilişkin olarak da Batı’da ikiyüzlü bir oyun oynamaktadır.

Yüzümüzü tek güldüren CHP’deki değişim oldu.

Eski başkanın başarıları ve başarısızlıklarıyla ayrılması, ayrılmak zorunda kalması bir ferahlık yarattı.

Fakat şimdi de kulağımıza Aleviler mutsuz türünden söylentiler geliyor.

Aleviler neden mutsuz? CHP bütün ülkenin partisi değil mi?

Söylentide en ufak bir gerçeklik payı varsa bu sadece CHP’ye değil bütün ülkeye kötülüktür. İktidarın değirmenine su taşımaktır. Bölücülüğün en yakışmayacağı kesim Alevilerdir. Bu arada sayın Kılıçdaroğlu’nun da bu konuda bir çift söz söylemesi beklenir. Kurultayın yarattığı iyimserlik havasını kimsenin bozmaya hakkı yoktur.

Can sıkıcı bir başka olumsuzluk da adı “İYİ” olan partiden geldi.

Bu parti merkez sağda boşluğu doldurabilecekken genel başkanlarının altılı masayı terk etmesi sonrasında çizdiği olumsuz grafik, devam etmekte olan tek başınacı tutum, son “mertlik” hamasetiyle dönülmesi olanaksız bir noktaya geldi.

Amacı, hedefi ne olursa olsun ağızdan çıkan bu söz, yaydan çıkan ok gibi, İYİ Parti’ye oy verenler arasında küçümsenemeyecek sayıda oldukları kuşkusuz demokrat seçmenin gözünde bu partinin tam kalbine yönelmiştir.

Bu seçmen, iyiliği artık adından ibaret kalan İYİ Parti’den kaçınılmaz olarak desteğini çekecek, kendini ne yazık ki dönülmezce bitiren liderini de kaderiyle baş başa bırakacaktır.

Değişen değişmeyen diye başladım. Geneline baktığımda tek iyi değişim CHP kurultayında olmuş.

Öyleyse CHP’li olsun olmasın, aklı başında herkes, her vicdanlı ve yurtsever kişi, yerel seçimlerde CHP’nin yanında yer almalıdır..

CHP yönetimi de işleri çok güç ama parti içi eleştirileri, çelişkileri, sıkıntıları elden geldiğince birleştirici bir yaklaşımla aşmaya ve çözmeye çalışmalı, her türlü değerden yoksun bir rakip karşısında o düzeye inmeksizin sergilediği ölçülü ve ödünsüz tavrı daha da cesur, kararlı ve atak sürdürmelidir.

QOSHE - Değişen-değişmeyen - Ataol Behramoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Değişen-değişmeyen

14 19
24.01.2024

Yaşamın değişim üzerine kurulu olduğu söylenir.

Doğrudur da.

Tek tek insan yaşamlarına baktığımızda kaçınılmaz son hep aynı olsa da bütün bir yaşam birbirini izleyen değişim süreçleridir.

Toplumsal yaşam, toplumsal olaylar da bu değişim yasasının dışında değildir.

Ya da öyle olması gerekiyor.

Fakat bizim ülkemizde kötülük değişmiyor.

Biri bitse, ya da bitecek gibi olsa öteki nöbeti devralmakta gecikmiyor.

Genel seçimlerle, yaklaşan yerel seçimler arasındaki şu birkaç aylık süreçte bir an bir umut ışığının çakmasıyla sönmesi bir oldu.

Kötülük daha da kötüye evrildi.

Hukuk bu iktidarın sopasıydı. Yine de öyle. Fakat her şeye karşın Anayasa Mahkemesi ümidi vardı. İktidar şimdi onu sopa olarak kullanamadığı için ortadan kaldırma hazırlığındadır.

Ülke tam bir ortaçağ karanlığındadır.

Cezaevlerinde insanlar orada ne kadar kalacaklarını bilmeden yatmaktalar.

Hukukla birlikte vicdan da ortadan kalkmıştır.

Türkiye bu coğrafyada, yani Batı’nın burnunun dibinde değil de örneğin Güney Amerika’da, Ortadoğu’da, Uzakdoğu’da........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play