Günlerdir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o açıklamasını tartışıyoruz: “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı.”

Peki, ilk kez mi duyduk böylesi sözleri? Hayır. Bundandır ki ne sürprizdi ne gaftı ne de itiraftı. Sadece son 20 yılın arşivi benzeri birçok açıklamayla dolu.

Ya daha eskiden nasıldı? Yani, arşivi biraz daha karıştırırsak Erdoğan’ın belediye başkanı olduğundaki açıklamalarında ne görüyorduk? Bunun için doksanlı yılların ortalarında gazetemizde yayımlanan haberleri taradım.

Neler yoktu ki? Erdoğan, İBB’nin o zamanki başkanı olarak kimi zaman Tansu Çiller’in kimi zaman ise Mesut Yılmaz’ın başbakan olduğu hükümetleri ağır şekilde eleştiriyordu. Yani bir yerel yönetici olarak merkezi yönetimden şikâyetçiydi.

Sözü uzatmaya gerek yok. Bakın, bugünün mağruru Erdoğan dün nasıl mağdurdu? Ya da dün şikâyet ettiği ne varsa bugün onları kendisi nasıl yapıyordu? Tarih tarih, işte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan’ın o açıklamaları...

18 Mayıs 1994: “Türkiye gibi bir ülkeyi Ankara’dan yönetmek artık mümkün olmaktan çıkmıştır. Yerel yönetimin bugünkü sorunların çözümünde en büyük engel Ankara’daki merkezi yönetimdir.

9 Mart 1996: “Merkezi yönetim yeni bir idare şeklini tek başına belirleyemez. Bir demokratik netice vardır, istese de istemese de buna katlanmak zorundadır. Siz her demokratik düşünceyi ortadan kaldırmak isterseniz totaliter bir rejim olursunuz. İstanbul’un yönetim bakımından değil, kurutulan kaynaklar bakımından sıkıntısı var.”

25 Haziran 1996: “Projeleri tamamlanarak uygulama aşamasına gelen dev yatırımlarımız, merkezi yönetim tarafından engelleniyor.”

27 Şubat 1997: “İstanbul’da bugün birçok markette satılan et kaçaktır. Bunun düzene sokulması gerekir. Düzene girmesi için de merkezi yönetimin bize yetki vermesi gerekir. Şu anda böyle bir yetkiye sahip değiliz. Yeterli yaptırım gücümüz yok.” 19 Aralık 1997: “Ankara’dakiler çağlarıyla inatlaşmayı sürdürmektedirler. Yerel yönetimleri daha da etkisizleştirmenin peşindeler.”

27 Ağustos 1998: “Genellikle metro gibi toplu taşıma araçları merkezi yönetimler tarafından yapılır. Ancak bu metronun yapımını yalnızca yerel yönetim üstlendi. Merkezi yönetimin, işimizi geciktirmekten başka bir katkısı yok.”

Evet...

Bunun gibi onlarca habere arşivde rastlamak mümkün. İtirafmış, gafmış, sürprizmiş; geçiniz. Demokrasi meğer bir İstanbul tramvayıymış.

QOSHE - Erdoğan’ın İBB arşivi - Barış Pehlivan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğan’ın İBB arşivi

253 55
07.02.2024

Günlerdir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o açıklamasını tartışıyoruz: “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı.”

Peki, ilk kez mi duyduk böylesi sözleri? Hayır. Bundandır ki ne sürprizdi ne gaftı ne de itiraftı. Sadece son 20 yılın arşivi benzeri birçok açıklamayla dolu.

Ya daha eskiden nasıldı? Yani, arşivi biraz daha karıştırırsak Erdoğan’ın belediye başkanı olduğundaki açıklamalarında ne görüyorduk? Bunun için doksanlı yılların ortalarında gazetemizde yayımlanan haberleri taradım.

Neler yoktu ki? Erdoğan, İBB’nin o zamanki başkanı olarak kimi zaman Tansu Çiller’in kimi zaman ise Mesut Yılmaz’ın başbakan olduğu hükümetleri ağır şekilde eleştiriyordu. Yani bir yerel yönetici olarak merkezi yönetimden........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play