Kai Lindemann, 1968 doğumlu, siyaset bilimci ve Alman Sendikalar Birliği Yönetim Kurulu üyesi.

Yazdığı kitabın başlığı bu: “Çetelerin” Siyaseti.

Egemen Sınıfların Pratiği’ni anlatıyor. İletişim Yayınları, 2023. Çeviri Tanıl Bora’nın.

Kapitalist sistemin varlığını sürdürebilmek için ülke

yönetimlerini nasıl “çeteleştirdiği”nin öyküsü.

Demokrasiden otokrasiye kayan ülkelerde iktidarların nasıl suç ortaklığına dayanan egemenliğinin öyküsü.

Aralarında Türkiye’nin de yer aldığı ülkeler.

Bu “çeteleşme” hangi ölçütlere dayanıyor?

Yasa tanımazlık başta geliyor.

Denetimsizlik.

Çete reisine mutlak itaat.

İtaat ve sadakatin ödüllendirilmesi.

Suçu ve suçluyu koruma.

Suç ortaklığına dayalı örgütlenme.

Rüşvet-şantaj-adam devşirme.

Saldırganlık.

İnancı araçsallaştırma.

Rakibi hiçe indirme.

Bütün bunlar “çeteleşmiş iktidarların” güçlerini korumak için yapmak zorunda oldukları işler.

Şimdi bizdeki uygulamalara bakınca hiç de farklı olmadığı ortaya çıkıyor.

Bırakın her şeyi bir yana, şu anda ülkenin “anayasası yok hükmünde”.

Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor.

Anayasa, hukuk alanında, eğitim alanında, dahası yönetimde sürekli olarak ihlal ediliyor.

İki kez Anayasa Mahkemesi kararına karşın milletvekili Can Atalay hâlâ hapisten çıkamıyor.

Milli eğitimde anaokulları dahil bütün okullarda dini eğitim yapılıyor, imamlar ders veriyor.

Yönetimde tarafsızlık ve laiklik yemini etmiş cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin başkanı ve laikliğin çiğnendiği olayları görmezden geliyor.

İktidar partisinin yönettiği belediyelerin milyarlara varan yolsuzluklarının araştırılması içişleri bakanları Süleyman Soylu ve Ali Yerlikaya tarafından engelleniyor.

Bu konuda yazarımız Orhan Bursalı’nın açıklamaları dikkate alınmaya değer.

İktidar yanlılarının her toplantısında “hilafet ve şeriat” sesleri yükseliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkenin rejimiyle ilgili kaygıların artması üzerine bir açıklama yapıyor:

“Bu ülkenin rejimi 1923 yılında açıklanan cumhuriyet ilanı nidalarıyla belirlenmiştir”.

Ama işte o Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu LAİK CUMHURİYETTİR.

Siyasal iktidarın “ulusu ümmete çevirme” çabaları bu kuruluşun neresinde yer alıyor?

Özgür birey iradesine dayalı olması için büyük çabalar harcanan, laik eğitime dayalı toplumu “biat-itaat kültürü” ile yönetme girişimleri bu Cumhuriyetin hangi ilkesine uyuyor?

Çeyrek yüzyıla giren AKP iktidarının ülkeyi nasıl bir Ortadoğu ülkesi yapma yolundaki gayreti açıktır.

Ama işte olmuyor, olamıyor.

Milyar dolarlar harcanıp

uzaya gönderilen ilk Türk

astronotu olan Alper Gezeravcı uzaydaki ilk açıklamasını Atatürk ile yapıyor:

“Bu misyonu Atatürk’ün sözüyle başlatıyorum: İstikbal göklerdedir.”

Alper Gezeravcı bir askeri pilottur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerel seçim öncesi dikkatleri sorunlardan uzaklaştırma niyetiyle hazırlanan uzay programı ilk Türk astronotunun Atatürk vurgusuyla soğuk duşa dönüşüyor.

ATATÜRK Anıtkabir’de yatan bir kurucu lider değil, ülkenin yaşayan büyük ÖNDER’i oluyor.

ULUS, onun ideali olan büyük Türk ulusudur.

LAİKLİK, onun uygarlık anahtarı olan idealidir.

ÇAĞDAŞ UYGARLIK, onun gösterdiği vazgeçilmez hedeftir.

Çeteleşmiş iktidarlar ne yapsalar ne etseler yenilecektir.

Tarihin pusulası yanılmıyor.

O pusula sallanır, sallanır, doğruyu gösterir.

Hep birlikte göreceğiz...

QOSHE - ‘Çetelerin’ siyaseti... - Erdal Atabek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Çetelerin’ siyaseti...

26 0
22.01.2024

Kai Lindemann, 1968 doğumlu, siyaset bilimci ve Alman Sendikalar Birliği Yönetim Kurulu üyesi.

Yazdığı kitabın başlığı bu: “Çetelerin” Siyaseti.

Egemen Sınıfların Pratiği’ni anlatıyor. İletişim Yayınları, 2023. Çeviri Tanıl Bora’nın.

Kapitalist sistemin varlığını sürdürebilmek için ülke

yönetimlerini nasıl “çeteleştirdiği”nin öyküsü.

Demokrasiden otokrasiye kayan ülkelerde iktidarların nasıl suç ortaklığına dayanan egemenliğinin öyküsü.

Aralarında Türkiye’nin de yer aldığı ülkeler.

Bu “çeteleşme” hangi ölçütlere dayanıyor?

Yasa tanımazlık başta geliyor.

Denetimsizlik.

Çete reisine mutlak itaat.

İtaat ve sadakatin ödüllendirilmesi.

Suçu ve suçluyu koruma.

Suç ortaklığına dayalı örgütlenme.

Rüşvet-şantaj-adam devşirme.

Saldırganlık.

İnancı araçsallaştırma.

Rakibi hiçe indirme.

Bütün bunlar “çeteleşmiş iktidarların” güçlerini korumak için yapmak zorunda oldukları işler.

Şimdi bizdeki uygulamalara bakınca hiç de farklı olmadığı ortaya çıkıyor.

Bırakın her şeyi bir yana, şu anda ülkenin “anayasası yok hükmünde”.

Anayasa........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play