Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapılacak “Süper Kupa” karşılaşması için oraya giden iki Türk takımı, Fenerbahçe ve Galatasaray maça çıkmayı reddettiler.

Çünkü Suudi Arabistan yetkilileri maçtan önce “İstiklal Marşı’mızın” okunmasını, maça çıkan futbolcularımızın da Atatürk fotoğrafı olan tişörtler giymesini yasaklıyorlardı.

Suudi Arabistan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal marşının okunmasını istemiyor, Atatürk simgelerini yasaklıyordu.

Her iki seçkin Türk takımı da bu yasakları tanımıyor, maça çıkmayı reddediyorlardı.

Maç iptal edildi.

Her iki takım da Türkiye’ye dönüyordu.

Olay bir futbol olayı olmaktan çıkmış, uluslararası bir skandala dönmüştü.

Bu maç neden orada yapılıyordu?

Daha önce de ülkede bu konu tartışılmıştı.

Aslında Süper Kupa maçı Suudi Arabistan’a satılmıştı.

Elbette satılır.

Maç da satılır, toprak da satılır, liman da satılır, kanal da satılır.

Katar’a satılanların listesi uzayıp gider.

İhvancı Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz neyi satacağımızı iyi biliriz” demişti.

Suudi Arabistan’a ilk satılan bu maç değildir.

Cemal Kaşıkçı dosyası da Suudi Arabistan’a ticari ilişkiler karşılığında satılmıştı.

Suudi Arabistan yönetimine muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı, 2018 yılında İstanbul’daki Suudi Arabistan büyükelçiliğine evlilik belgesi almak için gitmiş, burada öldürülmüştü.

O zaman Türk yetkililer “bu işin peşinin bırakılmayacağını” söylemiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan, emri verenin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammet bin Selman olduğunu önce ima etmiş sonra açıklamıştı.

Ama ekonomik sıkıntılar artınca durum değişmiş, ticari ilişkilerin düzelmesi karşılığında Cemal Kaşıkçı dosyası Suudi Arabistan’a devredilmişti.

Gerçekten de onlar “neyi satacaklarını iyi bilirler”.

Suudiler, hanedana bağlı bir krallık. Cumhuriyete düşman.

Şeriatla yönetilen bir ülke. Laikliğe düşman.

Arapların üstünlüğüne inanmışlar, Türklere düşman.

Ülkelerini biat-itaat kültürüyle yönetiyorlar, demokrasiye düşman.

İlkel kavim yapısını koruyorlar, uygarlığa düşman.

Amerikan üstünlüğüne boyun eğiyorlar, özgürlüğe düşman.

Petrole dayalı bir zenginliğin üstüne oturmuşlar, her şeyi satın alacaklarını sanıyorlar.

Elbette, para karşılığında satın alacakları her şeyi alıyorlar.

Ama işte, para her şeyi satın alamıyor.

Bugün yaşanan olay, Suudilerin yediği tokattır.

O tokat sadece Suudilere değil, Türkiye’nin İhvancı iktidarına da atıldı.

Bu işi tezgâhlayanlar da bu tokadı yediler.

Türkiye Futbol Federasyonu başkanının istifa isteniyor.

Bu kararı o tek başına mı almıştı?

Spor bakanının haberi yok muydu?

Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayı yok muydu?

Hepsinin haberi de vardı, onayı da vardı.

Orada da Riyad’da, son dakikada “her şeyin kabulünü istemiş” bile olabilirler.

Ama kulüpler direndi, futbol takımlarını maça sokmadılar.

ATATÜRK’ün adı yetti, adı.

O ne büyük adamdır ki yattığı yerden düşmanlarını yeniyor.

Tarihte çok büyük liderler vardır.

Büyük İskender’den Attila’ya, Abraham Lincoln’den Napolyon’a, Büyük Petro’dan Lenin’e kadar çok lider yaşamıştır.

Ama ATATÜRK gibi yaratıcı,

ONUN kadar kalıcı bir lider tarihte görülmedi.

1923 yılında kurduğu Cumhuriyet, bugün de toplumlara ilham veriyor.

Onu unutturmaya çalışan dinci iktidar ne yapsa ne etse onun büyük gücünü yenemiyor.

İşte, gitmekte olan bu yılın son günlerinde,

29 Aralık 2023’te yeni bir bayramımız oldu.

Büyük ATATÜRK’ün Ortadoğu zaferi.

ONUN adı yetti, adı.

2024 zafer yılımız kutlu olsun...

QOSHE - Atatürk’ün adı yetti!... - Erdal Atabek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Atatürk’ün adı yetti!...

50 40
01.01.2024

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapılacak “Süper Kupa” karşılaşması için oraya giden iki Türk takımı, Fenerbahçe ve Galatasaray maça çıkmayı reddettiler.

Çünkü Suudi Arabistan yetkilileri maçtan önce “İstiklal Marşı’mızın” okunmasını, maça çıkan futbolcularımızın da Atatürk fotoğrafı olan tişörtler giymesini yasaklıyorlardı.

Suudi Arabistan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal marşının okunmasını istemiyor, Atatürk simgelerini yasaklıyordu.

Her iki seçkin Türk takımı da bu yasakları tanımıyor, maça çıkmayı reddediyorlardı.

Maç iptal edildi.

Her iki takım da Türkiye’ye dönüyordu.

Olay bir futbol olayı olmaktan çıkmış, uluslararası bir skandala dönmüştü.

Bu maç neden orada yapılıyordu?

Daha önce de ülkede bu konu tartışılmıştı.

Aslında Süper Kupa maçı Suudi Arabistan’a satılmıştı.

Elbette satılır.

Maç da satılır, toprak da satılır, liman da satılır, kanal da satılır.

Katar’a satılanların listesi uzayıp gider.

İhvancı Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz neyi satacağımızı iyi biliriz” demişti.

Suudi Arabistan’a ilk satılan bu maç değildir.

Cemal Kaşıkçı dosyası da Suudi Arabistan’a ticari ilişkiler karşılığında........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play