Neden mi hep Cumhuriyet Halk Partisi?

Çünkü, Cumhuriyeti kuranların partisi de ondan.

Atatürk’ün partisi.

Bugün de Atatürk’ün partisi mi? Öyle görünmüyor.

CHP’nin bugünkü görüntüsü Atatürk’ü temsil etmiyor.

Atatürk’ün devrimci partisi cesur yeniliklerin temsilcisiydi.

Bugünün CHP’si Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetiminde “iktidarın izinde, masa-dosya-koltuk arasına sıkışmış bir demeç muhalefeti”ne dönüşmüştü.

Hiçbir kuralı olmayan, yasa tanımaz, kural bilmez iktidarın karşısında sanki adalet varmış gibi hukuktan söz eden, sanki demokrasi varmış gibi grup toplantılarına sığınan, sağdan medet uman bir muhalefet.

Bürokrasiden gelenlerin yönetiminde kuralcı, ceket ilikleyen, emir verip emir almaya alışık, eylemden ürken şekilci bir muhalefettir “bürokratik muhalefet”.

Kemal Bey’in hareket tarzı budur. Buna bir de “politika” diye gizli görüşmeleri, kapı arkası anlaşmaları eklerseniz tabloyu görürsünüz.

Hiçbir yanlışı kabul etmemek, başkalarını suçlayarak hatalı sonuçlardan kurtulmaya çalışmak yani bildiğimiz Şark kurnazlığı.

Kendi adaylığını ortaklarına kabul ettirmek için verdiği milletvekilliklerini bile ne kendi kabul etti ne de açıkça eleştirdi.

“Bürokratik muhalefet”, her şeyin kapalı kapılar ardında yapıldığı başka iktidar oyunudur.

Eğer bu kurultayda Kemal Bey yeniden seçilirse CHP bu yola devam edecek, toplumun hayal kırıklığı da sürecek demektir.

Özgür Özel’in söylemleri “demokratik muhalefet” için umut veriyor.

Kapalı kapıların açılması, yanlışların kabul edilmesi, demokratik eleştirilerin yapılabilmesi yeni bir toplumsal açılım olabilir.

Unutturulan “LAİKLİK” yeniden Cumhuriyet için ayrılmaz bir nitelik olarak yerini alabilir.

Eğitimin dinselleştirilmesi yolunda “siyasal İslamcı iktidarın” attığı adımların durdurulması beklenir.

Basın özgürlüğüne yönelik baskıların karşısına dikilmek gereği kabul edilebilir.

Adaleti yok sayan hukuk skandallarına karşı eylemci hareketler düzenlenebilir.

Özgür Özel’e kurultay yeşil ışık yakar mı bilmiyoruz.

Özgür Özel kazanırsa bunları yapar mı bilmiyoruz.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugünkü “bürokratik ataletten” kurtulmasını bekliyoruz.

Aslında, olması gereken “devrimci muhalefet”tir.

İşte, Atatürk’ün partisine yakışan muhalefet budur.

Devrimci muhalefet; devrimci kimliğini cesaretle ortaya koyar.

Atatürk Devrimlerinin hiç birinden en küçük ödün vermez.

LAİKLİK, eğitim başta olmak üzere hukuk, toplumsal yaşam gibi her alanda temel ilke olacaktır.

EGEMENLİK kayıtsız şartsız halkın olacaktır.

Tek adam rejimi hiçbir biçimde kabul edilmeyecektir.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ağlama duvarı olmaktan çıkarılacak, gerçek işlevine kavuşturulacaktır.

EKONOMİ, yandaş şirketlere servet aktarımı olmaktan çıkarılacak, sermayeye hizmet eden değil, emeğe-emekçiye hakkını veren bir sisteme dönüşecektir.

DIŞ POLİTİKA, tam bağımsızlık ilkesine dönecek, barış temelli yönelimlerle “Misakı Milli” ilkesi uygulanacaktır.

“Devrimci muhalefet” iktidar yürüyüşünü sinsi ittifaklarla değil, toplumu doğrulara, gerçeklere çeken kendi cesur kimliğiyle yapacaktır.

Bu yıl Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının bir anlamı vardı.

Bu kutlamalardaki coşku, Atatürk’e koşmadaki heyecan aslında bir başkaldırıydı.

Doğaçlama bir hareketle alanlara koşan, ellerinde bayraklarla çoluk çocuk Ata’sına sarılan büyük kalabalıklar, iktidara yönelik protestoydu.

Bu büyük hareket aynı zamanda muhalefete de artan bir tepkiydi.

Bu tepki en büyük ölçüde elbette Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşıydı.

Elbette partinin bugünkü yönetimi, Kemal Bey ve genel merkezi bu gerçeği görmezden geleceklerdir.

Ama gerçekler görmezden gelenlere inat, ortaya çıkmayı sürdürürler.

Bakalım bu büyük enerji nasıl biçimlenecek?

Önümüzdeki günlerde bunu da göreceğiz.

Not: Bu yazı kurultay sonuçları bilinmeden yazıldığı için somut veriler kullanılmamıştır.

QOSHE - Cumhuriyet Halk Partisi... - Erdal Atabek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Cumhuriyet Halk Partisi...

37 0
06.11.2023

Neden mi hep Cumhuriyet Halk Partisi?

Çünkü, Cumhuriyeti kuranların partisi de ondan.

Atatürk’ün partisi.

Bugün de Atatürk’ün partisi mi? Öyle görünmüyor.

CHP’nin bugünkü görüntüsü Atatürk’ü temsil etmiyor.

Atatürk’ün devrimci partisi cesur yeniliklerin temsilcisiydi.

Bugünün CHP’si Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetiminde “iktidarın izinde, masa-dosya-koltuk arasına sıkışmış bir demeç muhalefeti”ne dönüşmüştü.

Hiçbir kuralı olmayan, yasa tanımaz, kural bilmez iktidarın karşısında sanki adalet varmış gibi hukuktan söz eden, sanki demokrasi varmış gibi grup toplantılarına sığınan, sağdan medet uman bir muhalefet.

Bürokrasiden gelenlerin yönetiminde kuralcı, ceket ilikleyen, emir verip emir almaya alışık, eylemden ürken şekilci bir muhalefettir “bürokratik muhalefet”.

Kemal Bey’in hareket tarzı budur. Buna bir de “politika” diye gizli görüşmeleri, kapı arkası anlaşmaları eklerseniz tabloyu görürsünüz.

Hiçbir yanlışı kabul etmemek, başkalarını suçlayarak hatalı sonuçlardan kurtulmaya çalışmak yani bildiğimiz Şark kurnazlığı.

Kendi adaylığını ortaklarına kabul ettirmek için verdiği milletvekilliklerini bile ne kendi kabul etti ne de açıkça eleştirdi.

“Bürokratik muhalefet”, her şeyin kapalı kapılar ardında yapıldığı başka iktidar........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play