Ankara’nın en güzel yanı İstanbul’a dönüşüdür...” Büyük şair Yahya Kemal Beyatlı’nın bu sözleri yıllardır iki kent arasında tatlı rekabeti özetler gibidir...

İstanbul, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri Anadolu’dan göç edenlerin kendilerine yer edinebildiği, iş bulabildiği, geldiği yerden daha iyi şartlarda yaşama imkânı bulabildiği “taşı toprağı altın” bir kentti 1980’lere dek.

Turgut Özal dönemiyle başlayan liberalleşme politikaları sonucunda İstanbul çarpık kentleşmenin en kötü örneklerinden birine dönüşürken 20 yıldır süren AKP iktidarı döneminde ise rantsal dönüşümün merkezi oldu.

Bugün İstanbul, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en pahalı kentleri arasında. İstanbul Planlama Ajansı’nın araştırmasına göre bu kentte yaşamanın maliyeti ekim ayında geçen yıla göre yüzde 76.69 arttı.

Dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 45 bin 956 lira olurken çalışanların yüzde 73.6’sının hanesine tek gelir giriyor.

Büyük bir deprem bekleyen İstanbul’da en büyük rant projelerinden biri ise Ümraniye-Ataşehir sınırları içinde oluşturuldu.

İstanbul Finans Merkezi ilk olarak 2008’de gündeme geldi. Toplu Konut İdaresi, 800 bin metrekarelik araziyi kamu kuruluşları ve kamu bankalarına sattı.

Müteahhitliğini Ali Ağaoğlu’nun aldığı proje bitirilemeyince, 2019’da Türkiye Varlık Fonu (TVF) ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından devralındı.

İktidara yakın müteahhitlik şirketlerine aktarılan milyarlarca lirayla da İstanbul Finans Merkezi’nin bankalar etabı bitirildi. Geçen nisan ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati tarafından açılışı yapıldı.

Merkezleri Ankara’da olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü, Halk Bankası Genel Müdürlüğü, Vakıfbank Genel Müdürlüğü ile Merkez Bankası şimdi finansın yeni başkentine taşınmaya başladı.

Başladı ama bugünlerde ilginç bir tartışmanın da merkezine oturdu İstanbul Finans Merkezi...

BDDK’nin Ankara’dan İstanbul’a gelecek uzman personeli için eşitliği zedeleyen bir kararı var gündemde.

Çalışanlara “hayat tazminatı” adı altında 45 bin TL ek bir destek verilecekmiş.

Ataşehir’in yıllar önce kentsel dönüşüm adı altında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanan imar planlarıyla rant merkezi haline getirilmesiyle bugün 25 metrekarelik evlerin kirası 22 bin TL’den 100 metrekarelik bir dairenin kirası ise 45 bin TL’den başlıyor.

AKP aslında bu kararla, çalışanların İstanbul’da yaşadıkları büyük dramı da resmen kabul etmiş oluyor!

Bugüne kadar 65 milyar TL yatırım yapılan İstanbul Finans Merkezi’nin açılışının üzerinden dokuz ay geçti. Peki İstanbul bu yatırımla New York, Londra, Frankfurt, Dubai, Singapur, Hong Kong gibi dünyanın finans merkezlerinin arasına girebilecek mi?

Bunun için önemli göstergelerden biri Küresel Finans Merkezleri Endeksi. Mart 2023’te yayımlanan rapora göre 90’ıncı sırada yer alan İstanbul, Eylül 2023’te yayımlanan rapora göre 121 merkez arasında 110’uncu sıraya düşmüş.

Endeks iş yapma kolaylığından yolsuzluk algısı ve rekabet gücü endeksine 134 farklı değerlendirmeyle belirleniyor.

Hukuk sistemi ise en önemli temel değerlendirme kriterleri arasında yer alıyor. Dünya Adalet Projesi’nin hukukun üstünlüğü endeksinde 126 ülke arasında 123’üncü sırada olan, Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin yolsuzluk sıralamasında 180 ülke arasında 101’inci sırada yer alan, 2021’den beri karapara aklama, terörün finansmanı gibi konularda gri listede olan Türkiye’nin uluslararası bir finans merkezi olması ne kadar gerçekçi?

İstanbul’un Finans Merkezi olması hayali faiz konusunda bile tavrı netleşmemiş bir iktidar için çok iddialı değil mi?

QOSHE - ‘Hayat tazminatı’ - Jale Özgentürk
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Hayat tazminatı’

18 0
06.12.2023

Ankara’nın en güzel yanı İstanbul’a dönüşüdür...” Büyük şair Yahya Kemal Beyatlı’nın bu sözleri yıllardır iki kent arasında tatlı rekabeti özetler gibidir...

İstanbul, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri Anadolu’dan göç edenlerin kendilerine yer edinebildiği, iş bulabildiği, geldiği yerden daha iyi şartlarda yaşama imkânı bulabildiği “taşı toprağı altın” bir kentti 1980’lere dek.

Turgut Özal dönemiyle başlayan liberalleşme politikaları sonucunda İstanbul çarpık kentleşmenin en kötü örneklerinden birine dönüşürken 20 yıldır süren AKP iktidarı döneminde ise rantsal dönüşümün merkezi oldu.

Bugün İstanbul, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en pahalı kentleri arasında. İstanbul Planlama Ajansı’nın araştırmasına göre bu kentte yaşamanın maliyeti ekim ayında geçen yıla göre yüzde 76.69 arttı.

Dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 45 bin 956 lira olurken çalışanların yüzde 73.6’sının hanesine tek gelir giriyor.

Büyük bir deprem bekleyen İstanbul’da en büyük rant projelerinden biri ise Ümraniye-Ataşehir sınırları içinde oluşturuldu.

İstanbul Finans Merkezi ilk olarak 2008’de gündeme geldi. Toplu Konut İdaresi, 800 bin metrekarelik araziyi kamu kuruluşları ve kamu bankalarına sattı.........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play