Bir kez daha şehit haberleriyle içimiz yandı, dokuz ailenin evine ateş düştü. Terörle mücadelede TSK operasyonları kapsamlı şekilde sürüyor. Ancak Irak’ın kuzeyinde 20 günde üç ayrı saldırıda 21 askerimizin şehit olmasıyla bölgedeki fay hatlarında nasıl bir gelişme olduğunu sorgulamak, sahadaki konumu iyi analiz etmek gerekiyor. Bunu seçim öncesi kısırdöngü siyasetine alet etmeden; muhalefetiyle, iktidarıyla, uzmanıyla, tüm görüşleri değerlendirmek ülkemizin güvenliği açısından son derece önemli.

II. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan küresel güçler denkleminin yeniden tasarlanma çabaları ortada. Türkiye ise içeride ağır siyasi kutuplaşma tablosunda sıkışmış halde. Sınırlarını tehdit eden gelişmeler, kaynayıp duran bölge göz önüne alındığında Türkiye’nin gücünü nasıl kullanacağı, sadece askeri değil siyasi etkinlik/ittifaklık dengesini nasıl sağlayacağı kritik sorular. Ukrayna savaşıyla Karadeniz’deki gerilim ve İsrail’in Gazze saldırılarıyla ateşin daha geniş bir coğrafyaya yayılma riski artıyor. Irak ve Suriye’ye bakarsak yıllarca büyük güçlerin bu ülkeler üzerinden yürüttükleri “gölge oyunları” artık açık seçik. ABD ile İsrail’in yanı sıra İngiltere ve kimi AB ülkelerinin de “bölünmüş haritalar” yönündeki tutumları bilindik. “Vekil güçler” kavramı ise artık daha yaygın. Bu kimi zaman etnik, mezhep kökenli milis güçler, kimi zaman terör yapılanmaları üzerinden oluyor. Kirli oyunların baş aparatları arasında terör örgütü PKK/YPG gibi IŞİD de var. Matruşka örneği gibi hepsi istihbarat servisleriyle iç içe.

Farklı bakış açıları, farklı ittifak denklemleri olsa da Türkiye ve İran bölgede egemenliklerine yönelik tehditler konusunda benzer şekilde diken üstünde. Bu nedenle de iki ülke arasında diyalog önemli. ABD’nin izlediği politika nedir dersek;

- Çin’le mücadeledeyken hegemonyasını sürdürebilme arayışla Rusya’yı Ukrayna savaşıyla zayıflatma, Avrupa ile geleneksel Transatlantik birliğini koruma çabası.

- İsrail ittifakının tutkallarından biri de Ortadoğu üzerinden güç algısını koruma hedefi. Ancak diğer yandan bölgede savaşların geniş çaplı, yoğun ateşle yayılmasından pek yana değil. Daha büyük askeri yığınağın gerekeceğinin, Kızıldeniz’de küresel ticari ulaşım hattında krizin yaşanabileceğinin farkında. Bu da uluslararası tepkileri artırabilir. Ve yeni krizlerle birlikte Çin merkezli Asya-Pasifik odağından uzaklaşmak zorunda kalabilir. ABD şu anki tabloda, bölgede İran’ı sınırlandırma, Irak, Suriye’de kendisine bağımlı oluşumlar yaratma peşinde.

Türkiye açısından ABD’nin izlediği tutumun NATO müttefikliğiyle değerlendirilemeyeceği açık. Ancak küresel buhran dönemlerinde sözde kalsa bile var olan ittifaklara yönelik ani virajların tehlikeler barındıracağı tartışmalarını da gözden kaçırmamak gerek. Türkiye’nin Batı ittifakı içindeki konumu, aynı zamanda Doğu ve diğer işbirlikleri açısından da kendisini değerli kılmıyor mu sorusu önemli...

Elbette asıl vurgulanması gereken Türkiye’nin egemenliğindeki gücünün Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin temel ilkelerinde olduğu. Bunu aşındırma girişimlerine karşı ulusal birlik ruhu şart.

Yerel seçim süreciyle birlikte geçen hafta dikkat çeken haberlerden biri de Eskişehir’den geldi. CHP’nin adayı, belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’in de desteklediği Ayşe Ünlüce oldu. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin temel ilkelerinin yılmaz savunucusu, Aydınlanmanın çınarlarından, ömrünü eğitime, bilime, sanata adayan Eskişehir’in efsane belediye başkanı Büyükerşen... Değerli Yılmaz Hocam, büyük emeklerinizle kurulup birçok gelişmiş ülkedeki üniversitelerle benzer imkânlar sağladığınız Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nin mezunlarından biri olarak size bir kez daha teşekkür ediyorum. Özüne saygıyla, gelişmiş, modern, “gidilecek, görülecek kentler” listesinin baş sıralarında yer alan cıvıl cıvıl bir yaşam alanı oluşturdunuz. Sosyal belediyecilik konusunda yenilikçi projelerlerle hepimize örnek oldunuz, Yorulmak nedir bilmeden, enerjinizi çevrenize yayarak, şikâyete sığınmayıp üreterek bizlere alışılmış sığ politikaların dışında olunabileceğini gösterdiniz. Eğitime verdiğiniz önemle milyonlarca ışık yaktınız...

QOSHE - ‘Vekiller’ dünyası - Mine Esen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Vekiller’ dünyası

15 23
15.01.2024

Bir kez daha şehit haberleriyle içimiz yandı, dokuz ailenin evine ateş düştü. Terörle mücadelede TSK operasyonları kapsamlı şekilde sürüyor. Ancak Irak’ın kuzeyinde 20 günde üç ayrı saldırıda 21 askerimizin şehit olmasıyla bölgedeki fay hatlarında nasıl bir gelişme olduğunu sorgulamak, sahadaki konumu iyi analiz etmek gerekiyor. Bunu seçim öncesi kısırdöngü siyasetine alet etmeden; muhalefetiyle, iktidarıyla, uzmanıyla, tüm görüşleri değerlendirmek ülkemizin güvenliği açısından son derece önemli.

II. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan küresel güçler denkleminin yeniden tasarlanma çabaları ortada. Türkiye ise içeride ağır siyasi kutuplaşma tablosunda sıkışmış halde. Sınırlarını tehdit eden gelişmeler, kaynayıp duran bölge göz önüne alındığında Türkiye’nin gücünü nasıl kullanacağı, sadece askeri değil siyasi etkinlik/ittifaklık dengesini nasıl sağlayacağı kritik sorular. Ukrayna savaşıyla Karadeniz’deki gerilim ve İsrail’in Gazze saldırılarıyla ateşin daha geniş bir coğrafyaya yayılma riski artıyor. Irak ve Suriye’ye bakarsak yıllarca büyük güçlerin bu ülkeler üzerinden yürüttükleri “gölge oyunları” artık açık seçik. ABD ile İsrail’in yanı sıra İngiltere ve kimi AB ülkelerinin de “bölünmüş haritalar” yönündeki tutumları bilindik. “Vekil güçler” kavramı ise artık daha yaygın. Bu kimi zaman etnik, mezhep kökenli milis güçler, kimi zaman terör........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play