Gezi Direnişi sırasında insanların üzerine gaz, plastik mermi ve TOMA’larla polisleri saldırtan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hızını alamayıp “Evlerinde zorla tuttuğumuz ülkenin en az yüzde 50’si var” diyerek tehdit sopasını da kullanmıştı.

Bir devlet adamının ağzından çıkan bu sözler dehşet vericiydi. Yanlış anlamayın evinde zorla tuttuğu yüzde 50’den korktuğumuzdan değil, hukuku uygulamakla yükümlü ve anayasadan kaynaklı gösteri hakkını kullanan sivil halkı, kendisini destekleyen paramiliter gruplarla tehdit etmesiydi dehşet verici olan.

Başbakanın bu sözlerine muhalefet liderleri anında tepki gösterdiler. Ama içlerinden birinin sözleri kayda değerdi. Şöyle diyordu o muhalefet lideri:

“Başbakan diktatörlüğe kaymaktadır. Polis, aldığı talimatlar gereğince şiddete başvurmaktadır. AKP, tıpkı Nazileri aratmayacak derecede sanki gaz odalarına başvurmaktadır. Başbakan ve hükümeti insanlarımızın özelini işgal etmekte, her şeye burnunu sokmaktadır.

Erdoğan’ın böyle bir ortam ve gündem içinde gitmekten vazgeçmediği yurtdışı seyahati öncesinde, bir basın mensubu ile polemiğe girerek ‘Şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var’ ifadeleri talihsizlik, aynı zamanda da büyük bir sorumsuzluk örneğidir. Sayın başbakan sen kimsin ve kimi tehdit ediyorsun. Kendi partinin bir belediye başkanı gibi sen de Taksim’deki itirazları bir kaşık suda boğmak merakında mısın? Kara gömleklilerini ve bindirilmiş kıtalarını nereye konuşlandırdın?”

Hepimizin altına imzasını atacağı bu sözleri sarfeden bu muhalefet lideri, başbakana sorumluluğunu anımsatarak “Kara gömleklilerini ve bindirilmiş kıtalarını nereye konuşlandırdın” sorusu ile de gayri yasal işlere soyunmaması konusunda uyarılarda bulunuyordu.

Peki kimdi bu sözleri söyleyen muhalefet lideri?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli.

Eminim şaşırmadınız. Sayın Bahçeli’nin pek çok konuda geçmişte söylediklerinin tam zıddı şeyler söylediğinin çetelesini tutmaya kâğıt kalem yetmez.

Erdoğan’ın Gezi Direnişçilerini tehdit eden sözlerine karşı esaslı posta koyan Bahçeli, şimdi Gezi Direnişi nedeniyle tutsak alınan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin darbe yoluyla düşürülmesine tepki gösterenleri aynı sözleriyle tehdit ediyor.

“Sokağı ve kanunsuz direnişi adres gösterenler, dahası ülkemiz aleyhine her türlü pozisyonun alınmasından bahsedenler husumet figüranlarıdır. Hiç kimse bedeli ve sonuçları çok ağır olacak bir yanlışın faili olmamalıdır.”

Şimdi biz de Bahçeli’ye soralım: Ne olurmuş bedeli? Sen de kara gömleklilerini ya da torbacıları mı üstüne salacaksın gösteri yapanların? Belki de Sinan Ateş cinayetinde çok iz bırakan amatör torbacılar yerine önünde el öpme kuyruğuna giren mafya liderlerini görevlendirirsin herhalde.

İYİ Parti lideri, cumhurbaşkanı seçimleri öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu, yerel seçimler öncesinde de İBB ve ABB başkanları İmamoğlu ile Yavaş’ı hedefine oturttu.

Önce partisinin içine müdahale etmekle suçladığı iki başkanı geçen gün de afişlerini bilboardlara asılmasına engel olmakla itham etti. Afiş olayında şirketin tehdit edildiği iddiaları somut kanıt olmadığı için bir şey demek mümkün değil. Ancak afiş demişken Akşener’in cumhurbaşkanı seçim sürecindeki bilboardları, üstgeçitleri donattığı afişler geldi aklımıza.

O afişlerde cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu ile kendisinin resimleri olması gerekirken İstanbul’da İmamoğlu, Ankara’da ise Yavaş’la kendisinin resimleri yer alıyordu. Ayıp olmasın diye de birkaç tane Kılıçdaroğlu’nun afişlerini görünmeyen yerlere astırmıştı.

Bu afişlerle topluma bir mesaj mı verilmek isteniyor diye Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’e sorduğumuzda “Elbette bir mesajı da var bu afişlerin” demişti.

Afişle vuran afişle vuruldu desenize.

QOSHE - ‘Sen kimsin ve kimi tehdit ediyorsun’ - Miyase İlknur
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Sen kimsin ve kimi tehdit ediyorsun’

55 43
03.02.2024

Gezi Direnişi sırasında insanların üzerine gaz, plastik mermi ve TOMA’larla polisleri saldırtan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hızını alamayıp “Evlerinde zorla tuttuğumuz ülkenin en az yüzde 50’si var” diyerek tehdit sopasını da kullanmıştı.

Bir devlet adamının ağzından çıkan bu sözler dehşet vericiydi. Yanlış anlamayın evinde zorla tuttuğu yüzde 50’den korktuğumuzdan değil, hukuku uygulamakla yükümlü ve anayasadan kaynaklı gösteri hakkını kullanan sivil halkı, kendisini destekleyen paramiliter gruplarla tehdit etmesiydi dehşet verici olan.

Başbakanın bu sözlerine muhalefet liderleri anında tepki gösterdiler. Ama içlerinden birinin sözleri kayda değerdi. Şöyle diyordu o muhalefet lideri:

“Başbakan diktatörlüğe kaymaktadır. Polis, aldığı talimatlar gereğince şiddete başvurmaktadır. AKP, tıpkı Nazileri aratmayacak derecede sanki gaz odalarına başvurmaktadır. Başbakan ve hükümeti insanlarımızın özelini işgal etmekte, her şeye burnunu sokmaktadır.

Erdoğan’ın böyle bir ortam ve gündem içinde gitmekten vazgeçmediği yurtdışı seyahati öncesinde, bir basın mensubu ile polemiğe girerek ‘Şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var’ ifadeleri talihsizlik, aynı zamanda da büyük bir sorumsuzluk örneğidir. Sayın başbakan........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play