Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümü kutlamalarından, onun rüzgârında gerçekleşen CHP Kurultayı’nda yakalanan yeni umut dalgasından sonra 10 Kasım’da Atatürk’ü bağrına basma fırtınasının coşkusunu yaşadık.

Sonra da Cumhuriyeti dönüştürmek isteyenlerin “anayasa” kriziyle attığı adımların ardından kasım ayını düşündüm.

12 Mart döneminde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanırken 1961 Anayasası’nı savunduk.

“Özgürlük hakkımızı kullandık” dedik yargıçlara, özgürlük aşkıyla bilinçlenmiştik çünkü.

1960’lı yılların sonuna doğru ilk gençliğimizdeki kültürel beslenmemizi sağlayan, bugün de nice yaşamı yapıtlarıyla aydınlatan, kasım ayında aramızdan ayrılan aydınlarımız geldi aklıma.

Atatürk’ü düşündüm, 20. yüzyılın en büyük insanını, Nutuk’un sonundaki “Ey Türk gençliği!” diyerek aktardığı emanetin bugününü.

Mazhar Müfit Kansu’nun Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber (2 c.) adlı kitabıyla yaptığı tanıklığı, büyük insanın düşlerini nasıl adım adım gerçekleştirdiğini düşündüm.

Anayasanın tartışıldığı kasım ayında aramızdan ayrılan hukuk profesörlerini düşündüm.

Hepsi de kendini Cumhuriyete borçlu duyumsuyordu; Cumhuriyet gazetesinde insan hakları, hukuk devleti, anayasa, demokrasi, laiklik, çağdaşlaşma, sanat konularında yazıyordu.

Bugün “Nerede hukukçular?” dedirten bu aydınlar kim miydi?

SBF’nin efsane dekanı Bahri Savcı’ydı.

Anayasa’ya Giriş ile yükselen solun ve Kemalizmin bayraktarlığını ömrü boyunca sürdüren Mümtaz Soysal’dı.

Faşist kurşunlarla öldürülen Ümit Yaşar Doğanay’dı.

Kurtuluş Kuruluş’un yazarı Bülent Tanör’dü.

Yaşamımıza Uygarlık Tarihi’ni armağan eden Server Tanilli’ydi.

Yalnızca hukukçularımız değil edebiyatçılarımız da adalet ve özgürlük aramıştı.

Yine kasım ayında aramızdan ayrılanlardan “bir garip” Orhan Veli, tiyatro oyunları, romanları, denemeleriyle de bilgeleşen Melih Cevdet Anday, Öykü Şiir dergisinin Çankaya Belediyesi ile birlikte 13 Kasım 2023 günü Toplumcu Gerçekçi 2023 Şiir Ödülü ile andığı Enver Gökçe, sevgi şiirleri ile akıllarda duran Ümit Yaşar Oğuzcan, Hey Sen Amerikalı diyen Nevzat Üstün bu arayışın şairlerindendi.

Çıkrıklar Durunca ile andığımız Sadri Ertem’i, Acı Lokma’nın yazarı, Kalkın Nâzım’a Gidelim diyen Fahri Erdinç’i, 12 Mart’ın devrimci yazarı Sevgi Soysal’ı da kasım ayında sonsuzluğa uğurlamıştık.

Anadolu uygarlığının iz sürücüsü İsmet Zeki Eyuboğlu, Türkiye’nin Düzeni ile gönlümüze taht kuran, Yön dergisinden sonra Devrim gazetesi ile rüzgâr estiren Doğan Avcıoğlu, Gerçekçilik Estetiği’ni yazan çevirmen Aziz Çalışlar, 12 Eylül döneminin ilk günlerinde dövülerek öldürülen Onur Yayınevi sahibi İlhan Erdost...

Kasım ayında kaybettiğimiz tüm bu aydınlar, Anadolu’daki insanlaşma arayışının sürdüğünü kanıtlıyor.

Mustafa Kemal Atatürk’le, Kuvayı Milliye ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’yla kazandığımız Cumhuriyet devrimlerinin 40 Kuşağı’nı, Köy Enstitülüler kuşağını yarattığının, o kuşakların çocukları olan 68 Kuşağı’nı doğurduğunun, özgürleşme, Aydınlanma savaşımında direnen insanı çoğalttığının kanıtıdır bu.

*

Devrimleri, anayasayı savunma derdi olanların bu görkemli birikimi taşıyan bir kuşak olmasından daha büyük bir şans olabilir mi?

Bu şansı yeni kuşaklara aktarmak günümüz aydınlarının Cumhuriyete borcudur.

QOSHE - Kasım ayından süzülen - Öner Yağcı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kasım ayından süzülen

20 10
18.11.2023

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümü kutlamalarından, onun rüzgârında gerçekleşen CHP Kurultayı’nda yakalanan yeni umut dalgasından sonra 10 Kasım’da Atatürk’ü bağrına basma fırtınasının coşkusunu yaşadık.

Sonra da Cumhuriyeti dönüştürmek isteyenlerin “anayasa” kriziyle attığı adımların ardından kasım ayını düşündüm.

12 Mart döneminde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanırken 1961 Anayasası’nı savunduk.

“Özgürlük hakkımızı kullandık” dedik yargıçlara, özgürlük aşkıyla bilinçlenmiştik çünkü.

1960’lı yılların sonuna doğru ilk gençliğimizdeki kültürel beslenmemizi sağlayan, bugün de nice yaşamı yapıtlarıyla aydınlatan, kasım ayında aramızdan ayrılan aydınlarımız geldi aklıma.

Atatürk’ü düşündüm, 20. yüzyılın en büyük insanını, Nutuk’un sonundaki “Ey Türk gençliği!” diyerek aktardığı emanetin bugününü.

Mazhar Müfit Kansu’nun Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber (2 c.) adlı kitabıyla yaptığı tanıklığı, büyük insanın düşlerini nasıl adım adım gerçekleştirdiğini düşündüm.

Anayasanın tartışıldığı kasım ayında aramızdan ayrılan hukuk profesörlerini........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play