Bir hınzırlık yapayım: “Uğur (Dündar), Tuzla yedek subay okulundan bölük arkadaşım (1965 yılı, 73. dönem 3. Bölük). Yaşı en küçük olduğu halde boyu en uzun olduğu için ‘kıdemli’ seçilmiş ve askerlik mesleğindeki becerisiyle de başta komutanlar herkesin takdirini kazanmıştı. Gür sesiyle komutlar verip bizi rap rap öyle bir yürütürdü ki iddiaya girerim karşı tepeler bir daha böyle bölük görmemiştir.”

Müjde! Haluk Şahin anılarını yazmaya başladı. Birinci cildi elimde: Babıali’ye Son Tren. Yukarıda yaptığım alıntıyı şüphesiz ilginç olsun diye seçtim ama bir nedeni de Haluk’un anlatmasına bakılırsa askerliği bu kadar iyi yapan ve seven Uğur Dündar acaba tezkere bırakır mıydı ve onu bir paşa olarak mı tanırdık düşüncesine saplanıp kalmam.

Haluk Şahin hem gazeteci hem gazeteciliğin emeritus profesörü hem şiir denemeler ve roman yazmış, başyazarlık, köşe yazarlığı, tv programcılığı gibi yazarlıkla ve meslekle ilgili her işe bulaşmış. Yazılarını zaten severim, çok başarılıdır, Cumhuriyet’in kargaşa döneminde de bize geldi ve yazdı, ayrılması yazık oldu. Şimdi şurada yazılarını yayımlıyor, son yazısının adresi: https://haluksahin.net/2024/02/26/beni-bogazicine-neden-almadilar-ya-da-demireli-bile-ozlemek/

Kitabı çok önemli, gazeteciliğe başladığı TRT’den itibaren Babıali’nin çeşitli kapıları. Büyük bir resmi geçit. Çok iyi bir hayat hikâyesinin yanı sıra, yaşadığı olayları şüphesiz tanınmış kişilerle örerek keyifle okuduğum bir anı kitabı çıkarmış ortaya.

Haluk Şahin ile aramızda altı yaş fark var.

Bu onu 1961 Anayasası çocuğu yapıyor. Henüz ortaokuldaydım. Liseyi bitirdiğimde de ben 68 kuşağının çocuğu olarak hayata atılacaktım. 67 sonunda ben ver elini Berlin derken o ver elini İndiana Üniversitesi diyordu. 74’te o TRT’de başlarken biz de Mamak hapishanesinde yargılanıyor ve sanırım temmuzda af ile çıkıyorduk. Gazeteciliğe de Yeni Ortam’da çevirmen olarak başlıyordum.

O 1961 Anayasası özgürlüklerinin üstüne 68 kuşağının müthiş mücadelesini ABD’de ekliyordu. Ben de lisede gözümü açtığım solculuğumu 68’de Berlin’de mücadele içinde pekiştiriyor ve Haluk’un yaşadığı Doğan Avcıoğlu ve Yön dergisi fırtınasını sonradan hayatıma ekliyordum.

1961 özgürlükleriyle 68 gençliği birbirinin devamıydı.

Aramızdaki altı yıl farkı, ABD’de yaptığı akademik çalışmalarıydı.

Kitap bize çok şey anlatıyor. Biz, Şahin’in bu renkli hayat izdüşümü içinde belleklerimizi tazeler ve dönemin başka yönlerini öğrenirken özellikle o dönemlere yabancı kalmış gençler için de hızla açıklarını kapatacak bir kitap özelliğini de taşıyor.

Haluk, ABD ve Türkiye’de gazeteciliğin sadece ve sadece gerçekleri kamuya aktarmak konusundaki evrimini de anlatıyor.

Milliyetçi Cephe hükümetleriyle birlikte TRT işi bitiyor ve kitap kahramanımıza işsiz ve üstelik 1980 darbesine gidecek ve her gün cinayetlerin işlendiği vuruşanlar Türkiye’sinde yeni bir yaşama başlıyordu. Kapısının önünde bir gencin öldürülmesiyle ani bir kararla ver elini Amerika ve üniversiteler ve başarılı akademik çalışmalar.

Ama yüreğinde Türkiye hep var. 80 darbesi sonrası Türkiye’ye dönüşünü ve Nokta dergisi yayın müdürü olarak gazeteciliğe başladığını görüyoruz. İşte esas Babıali’de başlayan esas yolculuk.

Nokta, çok ilginç bir macera olarak kitapta. Ve Tuğrul Eryılmaz’ın yıllar sonra itirafı: “Ya Haluk, Nokta’dayken seni sabote ettik. Sürekli komplolar kurduk!”

Ayrıntılar kitapta: Biz Kitap.

QOSHE - Babıali'ye Son Tren - Orhan Bursalı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Babıali'ye Son Tren

114 9
03.03.2024

Bir hınzırlık yapayım: “Uğur (Dündar), Tuzla yedek subay okulundan bölük arkadaşım (1965 yılı, 73. dönem 3. Bölük). Yaşı en küçük olduğu halde boyu en uzun olduğu için ‘kıdemli’ seçilmiş ve askerlik mesleğindeki becerisiyle de başta komutanlar herkesin takdirini kazanmıştı. Gür sesiyle komutlar verip bizi rap rap öyle bir yürütürdü ki iddiaya girerim karşı tepeler bir daha böyle bölük görmemiştir.”

Müjde! Haluk Şahin anılarını yazmaya başladı. Birinci cildi elimde: Babıali’ye Son Tren. Yukarıda yaptığım alıntıyı şüphesiz ilginç olsun diye seçtim ama bir nedeni de Haluk’un anlatmasına bakılırsa askerliği bu kadar iyi yapan ve seven Uğur Dündar acaba tezkere bırakır mıydı ve onu bir paşa olarak mı tanırdık düşüncesine saplanıp kalmam.

Haluk Şahin hem gazeteci hem gazeteciliğin emeritus profesörü hem şiir denemeler ve roman yazmış, başyazarlık, köşe yazarlığı, tv programcılığı gibi yazarlıkla ve meslekle ilgili her işe bulaşmış. Yazılarını zaten severim, çok başarılıdır, Cumhuriyet’in kargaşa döneminde de bize geldi ve yazdı, ayrılması yazık oldu. Şimdi şurada yazılarını yayımlıyor, son yazısının adresi:........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play