Bir tekstil şirketi ile iş hayatına atılırsın. Ucuz işgücü, bol kâr... Sonra bakarsın dönemin ekonomik konjonktürü inşaata kaymış. Hemen kurarsın inşaat şirketi, gayrimenkul işine soyunursun, iktidar ile yakın ilişkiler tabii burada can alıcı nokta. Onu da beceriyorsan kimse tutmaz seni. Bir de turizm yatırımı eklersin portföye. Arkana devleti de alarak büyürsün, büyürsün... Önüne çıkanlara karşı güçlüsündür artık. Örneğin işçiler... Zaten üzerlerine basa basa yükselmişsindir, senin verdiğin ile neden yetinmez neden daha fazlasını isterler ki? Hele bir de sendikalaşma talepleri. Allah muhafaza. Hemen çıban başlarını bulup işten çıkarmak gerek.

Size en güncel örnek: Özak Tekstil işçileri. Özak Tekstil dünyanın önde gelen markalarına üretim yapıyor: GAP, Zara, Levi’s, Diesel, Mango... İstanbul, Malatya ve Şanlıurfa’daki fabrikalarında 3 bin kişi çalışıyor ve yılda 8 milyon adede yakın ihracat yapıyor. Türkiye’nin denim devi olarak tanınıyor. Buraya kadar iyi tamam. Gelelim işçilere...

Şirketin Urfa OSB’deki işçileri 27 Kasım’dan beri direnişteler. Talepleri: İnsanca yaşayacak bir ücret, insan onuruna yaraşır çalışma koşulları ve iş güvencesi.

Ve 18 gündür sistematik olarak saldırıya uğruyorlar, devletin kolluk güçleri tarafından: jandarma, tazyikli su, cop, gözaltılar...

Bir işçi anlatıyor: İşyerinde baskı, tehdit, hakaret, mobbing vardı. Bunlar o zaman üyesi olduğumuz sendikanın gözleri önünde yapılıyordu ve sendika sesini çıkarmıyordu. Fabrikada öyle bir yönetici sistemi oturtmuşlar ki müdür gelip bağırıyor çağırıyor, tehdit ediyor, sonra ustabaşı gelip bağırıyor çağırıyor, tehdit ediyor. Vardiya sorumlusu bağırıyor, mühendisler bağırıyor, insan kaynakları bağırıyor çağırıyor, tehdit ediyor. “İşinize gelmiyorsa istifa edin” diyorlar, zorla mesaiye bırakıyorlardı. “Kaç saat mesai var?” diye sorduğumuzda aldığımız cevap şuydu: “Canımız ne zaman isterse o zaman göndeririz sizi eve.” Gece 2’lere kadar mesaiye kalıyorduk. Servis sorunları vardı.

Hadi patronun umurunda değil, devletin umurunda değil... Peki tedarikçilerinin çalışma koşullarının değişmesi için dünya hazırgiyim devlerinin baskısı neden yok? Oysa küçük bir baskı ile değişim mümkün. Bakıyorum üniversite gençliği de işin içine giriyor. Önceki gün İstanbul Beyoğlu’nda Levi’s mağazasının önünde eylem yapmışlar. Peki tüketici baskısı neden yok? “Çalışanların talepleri yerine gelene kadar ürünleri satın almayacağız” dense...

Özak tekstil işçileri tabii tek değil, onlarcası var.

Türkiye’yi asgari ücretliler ülkesi haline getiren siyasi zihniyetin hak hukuk bilmez icraatlarının toplumdaki yansımaları... Birçok konuda olduğu gibi doğal karşılanıyor, umursanmıyor. Türkiye’nin çorba haline gelen gündemi içinde (siyasi tartışmalar, dolandırıcılıkla suçlanan sosyal medya fenomenleri, büyük kâr hırsıyla paralarını kaptıran sporcular...) ne ilginçtir ki bir tek işçi hakları, emeğin direnişi gündeme gelmiyor.

Az buz değil her yıl çalışırken yaşamını kaybeden işçi sayısı 2 bine yakın. Ailelere verilen küçük bir kan parası ile örtbas ediliyor, konu kapanıyor.

Aslında soru basit: Güçlü kim?

Şu yukarıda anlattıklarıma bakarak tabii güçlü patron, güçlü devlet diyeceksiniz. Ama öyle olmak zorunda değil. Örgütlü bir toplumun baskısı asıl güçtür. Bir şeyleri değiştirecek olan da bu örgütlülük halidir. Yoksa zavallılık hali sürer gider...

QOSHE - Güçlü kim? - Özlem Yüzak
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Güçlü kim?

19 1
15.12.2023

Bir tekstil şirketi ile iş hayatına atılırsın. Ucuz işgücü, bol kâr... Sonra bakarsın dönemin ekonomik konjonktürü inşaata kaymış. Hemen kurarsın inşaat şirketi, gayrimenkul işine soyunursun, iktidar ile yakın ilişkiler tabii burada can alıcı nokta. Onu da beceriyorsan kimse tutmaz seni. Bir de turizm yatırımı eklersin portföye. Arkana devleti de alarak büyürsün, büyürsün... Önüne çıkanlara karşı güçlüsündür artık. Örneğin işçiler... Zaten üzerlerine basa basa yükselmişsindir, senin verdiğin ile neden yetinmez neden daha fazlasını isterler ki? Hele bir de sendikalaşma talepleri. Allah muhafaza. Hemen çıban başlarını bulup işten çıkarmak gerek.

Size en güncel örnek: Özak Tekstil işçileri. Özak Tekstil dünyanın önde gelen markalarına üretim yapıyor: GAP, Zara, Levi’s, Diesel, Mango... İstanbul, Malatya ve Şanlıurfa’daki fabrikalarında 3 bin kişi çalışıyor ve yılda 8 milyon adede yakın ihracat yapıyor. Türkiye’nin denim devi olarak tanınıyor. Buraya kadar iyi tamam. Gelelim işçilere...

Şirketin Urfa OSB’deki işçileri 27 Kasım’dan beri direnişteler. Talepleri: İnsanca yaşayacak bir ücret, insan onuruna yaraşır çalışma........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play