Pazar akşamından beri içimdeki kuşlar yeniden şarkı söylemeye, kelebekler uçuşmaya başladı. Önceleri ben de birçoğunuz gibi sevinmeyi nicedir unutmuş olduğumu fark ettim. Sonra yavaş yavaş alışmaya çalıştım.

Artık o bağıran, aşağılayan, azarlayan, karşısındakini geri zekâlı yerine koyan, hakaret eden, küfür eden, lanet eden, tehdit eden, o baskıcı, kavgacı ses azalacak umudu... Daha çok insan artık korkmadan konuşacak, yazacak, düşüncesini söyleyecek umudu... Belki hak ve hukuk da yeniden sağlanabilir umudu...

Pazar akşamı ben de gözyaşlarımı tutamayarak Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’nun, Mansur Yavaş’ın söylediklerini, üçünün de iyilik, kucaklama, şefkat, sevgi, saygı dolu söylemlerini dinlerken umut tohumlarının dallanıp budaklandığını hissettim. Her şeyin şimdi başladığının, şimdi bin kat daha çok çalışmak ve mücadele etme gereğinin bilincine vardım.

Öyleyse haydi, hayallerimize sımsıkı sarılma vakti gelmiştir!

Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nda her ay “Nâzım Hikmet’i Tanımak ve Anlamak” başlığıyla halka açık konuşmalar düzenliyoruz. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde Sunay Akın müthiş bir akşam yaşattı tiyatro salonunu dolduran dinleyicilere. Geçmişle bugün arasında; İstanbul, Paris, Moskova Çanakkale, Prag ve uzay arasında; Nâzım ile sayısız yazar arasında, sanatlar arasında dolaştırdı bizi.


Sözcüklere dans ettirdi, konular arasında muhteşem bağlar kurdu. En çok ruhumuza seslendi. Hayallerinden söz etti. Örneğin Sunay Akın kültür bakanı olduğunda ilk iş ne yapacak biliyor musunuz? Kız Kulesi’ni “Nâzım Hikmet müzesi” yapacak. Yaşıtlarım anımsar, bir zamanlar (90’ların başı) o ve genç şairler “Kız Kulesi Şiir Cumhuriyeti”ni kurmuşlardı orada. (Canım Küçük İskender’e de bir selam buradan.)

Bir de: Boğazdan vapurlar geçiyor: Adları Nâzım Hikmet, Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Orhan Veli, Bedri Rahmi... Adalara giden vapurlar illaki Sait Faik.

Tam seçimlerden bir akşam önceydi. CRR Konser Salonu’nda muhteşem bir konser dinledik. CRR Konser Salonu Genel Sanat Yönetmeni Murat Cem Orhan’ın yönettiği CRR Senfoni Orkestrası ile dünyanın en ünlü şefler ve orkestralarıyla birlikte çalmış, Paganini Yarışmaları birincisi Japon kemancı Sayaka Shoji’den Paganini 1. No’lu konçertoyu dinlemek gerçek bir ayrıcalıktı. Konser öncesinde Murat Cem Orhan’ın açıklamalarını dinlerken işte hayallerini gerçekleştiren bir insanın huzuru diye düşünüyordum. Söylediğini başarmıştı. Nitelikten hiç ödün vermeden müziğin farklı türlerine yer açmış, CRR Salonu’nu haftanın her akşamı sağladığı çeşitlilik ve çokseslilik aracılığıyla doldurmayı başarmıştı.

Sadece o değil, hayallerini gerçekleştiren İBB Miras adlı kuruluştu. Bir an için durup Mahir Polat’a kocaman bir teşekkür etmek istiyorum. Ekrem başkanla birlikte İBB Miras’ta 2019’dan bu yana başardıkları için. “Milli değerler” diye diye İstanbul’un kültür mirasına, geçmişine ihanet edenlerin elinden, o değerleri kurtardıkları için. Restorasyonu, rant amaçlı değil kültür ve sanatla kamuya kazandırdığı, halka açtığı için.

Bu konuyu daha çok yazacağım. Şimdilik mini özet: 2019’dan bu yana İBB Miras, 943 miras alanını koruma altına alıp geleceğe taşıdı. 63 anıt eser ve sivil mimarlık eseri, 22 yeni müze ve yaşam alanı, 34 kamusal sanat eseri, 197 tescilli çeşme, 588 tarihi mezar ve hazire ile 19 tarihi türbe hak ettikleri değere kavuşturuldu.

İlk aklıma gelenler, Müze Gazhane, Yerebatan Sarnıcı, Kara Surları Mevlanakapı ve Silivrikapı, Cendere Sanat Müzesi, Haliç Sanat, Seyyid Velayet Türbesi, Asude Hanım Türbesi, Haydarhane Camii, Casa Botter, Metrohan, Anadolu Hisarı Müzesi, Gülhane Sanat, Artistanbul Feshane, Baruthane, İstanbul Tasarım Müzesi, Karasurları Belgradkapı, Bulgur Palas, İstanbul Sanat Müzesi, Çubuklu Silolar ve kütüphaneye dönüştürülen iskeleler...

Bugün kültür ve sanatta hayallere dalıyoruz: Halen, İstanbul’da dört tarihi tiyatro hayata döndürülüyor. Haldun Taner Sahnesi, Muammer Karaca Tiyatrosu, Fatih Tiyatrosu- Reşat Nuri Güntekin Sahnesi, Kenter Tiyatrosu... İleride bu konuya dönerim ama minik bir hayalim var “Karaca Tiyatrosu-Genco Erkal Sahnesi” olsun derim. Çok yakışır, cuk oturur.

Son sözüm: Haydi herkes için hayallere sarılma, çok çalışma vakti!

Hata yapmak yok!


QOSHE - Hayallere sarılma vakti - Zeynep Oral
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hayallere sarılma vakti

19 13
04.04.2024

Pazar akşamından beri içimdeki kuşlar yeniden şarkı söylemeye, kelebekler uçuşmaya başladı. Önceleri ben de birçoğunuz gibi sevinmeyi nicedir unutmuş olduğumu fark ettim. Sonra yavaş yavaş alışmaya çalıştım.

Artık o bağıran, aşağılayan, azarlayan, karşısındakini geri zekâlı yerine koyan, hakaret eden, küfür eden, lanet eden, tehdit eden, o baskıcı, kavgacı ses azalacak umudu... Daha çok insan artık korkmadan konuşacak, yazacak, düşüncesini söyleyecek umudu... Belki hak ve hukuk da yeniden sağlanabilir umudu...

Pazar akşamı ben de gözyaşlarımı tutamayarak Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’nun, Mansur Yavaş’ın söylediklerini, üçünün de iyilik, kucaklama, şefkat, sevgi, saygı dolu söylemlerini dinlerken umut tohumlarının dallanıp budaklandığını hissettim. Her şeyin şimdi başladığının, şimdi bin kat daha çok çalışmak ve mücadele etme gereğinin bilincine vardım.

Öyleyse haydi, hayallerimize sımsıkı sarılma vakti gelmiştir!

Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nda her ay “Nâzım Hikmet’i Tanımak ve Anlamak” başlığıyla halka açık konuşmalar düzenliyoruz. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde Sunay Akın müthiş bir akşam yaşattı tiyatro salonunu dolduran dinleyicilere. Geçmişle bugün arasında; İstanbul, Paris, Moskova Çanakkale, Prag ve uzay arasında; Nâzım ile sayısız yazar arasında, sanatlar arasında dolaştırdı bizi.


Sözcüklere dans ettirdi, konular arasında muhteşem bağlar kurdu. En çok ruhumuza........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play