Vegan ya da vejetaryen olmamanın, bir insanın siyasi yaşamındaki etkisine tanık oluyoruz milletçe; ıstakoz ıstakoz olalı böyle gündem olmamıştır toprağımızda. Güler misin, ağlar mısın! Bu kez gülmekten yanayım.

Seçim sonrası, AKP’lilerin bir özeleştiri sürecinde olduğu yazılıp çiziliyor. Kamuoyunun zaman zaman maruz kaldığı bazı isimler, yüksek sesle bir şeyler söyledi. Ruşen Çakır’dan dinlediğime göre, yandaş gazete yazarları da seçim sonuçlarıyla ilgili yazmak ‘zorunda’ kalmış. İktidar çevresindeki hâle, sonuçları sorguluyormuş, vesaire…

Böyle bir şey mümkün mü peki? Yıllardır dehşetli kibirlerine tanık olduğumuz insanlar, herhangi bir zaman ve zeminde ‘özeleştiri’ yapabilir mi, ihtimal dahilinde mi? Üstelik ‘özeleştiri’nin milli hasletlerden kabul edilmediği bir toprakta.

Kişisel olarak, bu varsayımın mümkün olmadığı kanısındayım. Böyle bir ihtimal yok, özeleştiri yapamazlar, kapalı ya da açık kapılar ardında, yapamazlar, yapısal gerekçelerle mümkün değil. Kaybedilen yerlerde kazananın nasıl kazandığını ya da emekli maaşlarına yapılamayan zammın sonuçlar üzerindeki etkisini anlamaya çalışabilirler kuşkusuz, bu başka bir şey; ancak özeleştiri farklı bir kumaş gerektiriyor, bir zihniyet, niyet, birikim, özsaygı ve asgari samimiyet. Özeleştiri ihtimal dahilinde olmadığı için her zamanki gibi en hamasî, en sığ olana yönelecekler. Örneğin, yurt dışında tatil yapana, ıstakoz yiyene öfkelenecekler ya da, öfkelenmiş gibi yapacaklar ve ‘İşte bu yüzden kaybettik’ avuntusuna sarılacaklar. Gerçek olmayan, somut durumla ilgisiz bir şeylere iltifat etmek zorundalar. Gerçek neden(ler) üzerinde duramazlar, dile getiremezler.

Hak etmedikleri halde sahip oldukları onca varlıktan, ‘gerçek’ için vazgeçerler mi, bunu göze alırlar mı? Neye benziyor ‘gerçek’ dediğimiz, ederi nedir; dört çeker alır mı, yüksek güvenlikli yalıtılmış-lüks sitelerde yaşatır mı… Gerçek, iş güç sahibi yapar mı insanı, iltimasın yerini tutar mı, aynı ay dört yerden maaş almanızı sağlar mı… Mahkemelerde ve cezaevlerinde muhalif süründürmenin tadını verir mi, ‘gerçek’ denilen beş para etmez sözcük.

‘Gerçek’ olanla içtenlikli bir yüzleşme mümkün değil bu insanlar için. Yüzleşme, talimatla yapılabilen bir eylem değil. Talimatsız yazı yazamayan, gazetesine başlık atamayan, bir cümle olsun kuramayan; nadiren ve kazara düzgün bir laf etseler hemen ardından kırk kez af dileyen, hiçbir sözlerinin arkasında duramayanlar, özeleştiriye girişemez ve olup bitenin nedenini layıkıyla kavrayamaz, söylemesi gerekenleri söyleyemez… Yolsuzluk iddialarını dile getiremez, adaletsizliklere değinemez, torpili-kayırmayı eleştiremez. Istakoza sarılacaklar tabii, başka ne yapabilirler, çareleri var mı?

AKP’liler ‘sonuçlar’ı anlamaya çalışıyormuş, öyle diyorlar… Tüm yönetim yetkisini elinde toplayan kişiye hiç değinmeden, adını dahi anmadan hem de. Eh, çok zor iş, yasaklı kelimelerle düşünmek ve yazmak sihirbazlık becerisi gerektiriyor. Misal, Marx’tan hiç söz etmeden komünizm anlatmak ya da ABD’nin adını anmadan emperyalizm tarihi üzerine yazmak gibi.

Hanımefendi yurt dışında ıstakoz yemiş, fotoğrafını paylaşmış, iktidar çevresi çok öfkeliymiş… Halkçı insanlar tabii, kim bilir nasıl içerlediler. İşte, vejetaryen olmanın hiç umulmadık bir yararı. Ispanak yese başı ağrımayacaktı milletvekilinin.

31 Mart, sen nelere kâdirsin…

QOSHE - Hanımefendi vegan olsaydı sorun yaşamayacaktı! - Murat Sevinç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hanımefendi vegan olsaydı sorun yaşamayacaktı!

86 10
16.04.2024

Vegan ya da vejetaryen olmamanın, bir insanın siyasi yaşamındaki etkisine tanık oluyoruz milletçe; ıstakoz ıstakoz olalı böyle gündem olmamıştır toprağımızda. Güler misin, ağlar mısın! Bu kez gülmekten yanayım.

Seçim sonrası, AKP’lilerin bir özeleştiri sürecinde olduğu yazılıp çiziliyor. Kamuoyunun zaman zaman maruz kaldığı bazı isimler, yüksek sesle bir şeyler söyledi. Ruşen Çakır’dan dinlediğime göre, yandaş gazete yazarları da seçim sonuçlarıyla ilgili yazmak ‘zorunda’ kalmış. İktidar çevresindeki hâle, sonuçları sorguluyormuş, vesaire…

Böyle bir şey mümkün mü peki? Yıllardır dehşetli kibirlerine tanık olduğumuz insanlar, herhangi bir zaman ve zeminde ‘özeleştiri’ yapabilir mi, ihtimal dahilinde mi? Üstelik ‘özeleştiri’nin milli hasletlerden kabul edilmediği bir toprakta.

Kişisel olarak, bu varsayımın mümkün olmadığı kanısındayım. Böyle bir ihtimal yok, özeleştiri yapamazlar, kapalı ya da açık kapılar ardında, yapamazlar, yapısal gerekçelerle mümkün değil. Kaybedilen yerlerde kazananın nasıl kazandığını ya da emekli maaşlarına yapılamayan zammın sonuçlar üzerindeki........

© Diken


Get it on Google Play