Anayasa’nın ‘değiştirilemez’ hükümlerinden ikinci maddesi, ‘insan haklarına saygılı’ Cumhuriyet’i, ‘demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti’ nitelikleriyle tanımlamıştır. Söz konusu ilkeler birbirini tamamlar. Birinin yokluğu ya da cılızlığı, diğerinin yaşama geçirilmesini güçleştirir.

Hukuk devleti ilkesi, her şeyden önce, bağımsız karar veren bir yargıya gereksinim duyar. Bağımsızlık, hukuk devletinin olmazsa olmazı ‘öngörülebilirlik’ koşulunun varlığını güvenceye alır. Hal böyleyken öngörülebilir bir hukuk düzeninin yokluğu, hukuk devletinin ve dolayısıyla diğer anayasal ilkelerin tarumar edilmesi demektir.

Hukuk devletinin yaşamı, demokratik yasaların, o yasalar ve yargılama ilkeleri çerçevesinde bağımsız karar verebilen mahkemelerin varlığıyla ilişkilidir. Yargının sözü karardır ve karar, ancak uyulduğunda, uygulandığında anlam ifade eder.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye’de hukuk devleti ilkesinin yaşama geçirilmesinde vazgeçilmez değerde bir organdır. Mahkeme, hatalı kararlar verebilir, kararları eleştirilebilir, karşı çıkılabilir, sorgulanabilir; ancak uyulması gerekir. Bağlayıcıdır. Aksi yöndeki bir eğilim, başta hukuk devleti ilkesi olmak üzere Cumhuriyet’in taşıyıcı sütunları durumundaki başat anayasal ilkelerin inkârı, anayasalı düzenin yok sayılması sonucunu verir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 3 Ocak 2024 tarihinde (E.2023/12611, K.2024/1), ‘hukuki değeri ve geçerliliği’ olmadığı iddiasıyla, AYM’nin Can Atalay hakkındaki kararlarına ‘uyulmasına yer olmadığına’ hükmetmiştir. Yüz küsur yıldır anayasal sorunlar üzerine tartışan ve hâlihazırdaki anayasası nicedir doğru dürüst uygulanmayan memleketimizde, bu durum, ilk kez yaşanmaktadır.

Yargıtay ilgili ceza dairesinin, AYM’nin Can Atalay lehine verdiği hak ihlali kararlarını bağlayıcı kabul etmediği ve AYM üyelerini benzeri görülmemiş ifadelerle eleştirdiği kararını, yürürlükteki Anayasa’nın hükümleriyle açıklamak olanak dışıdır. Bu durum, gerek ‘cumhur’ ve gerekse temel nitelikleri Anayasa’nın ikinci maddesinde sayılan ‘Cumhuriyet’ için hayra alâmet değildir.

QOSHE - Kararları bağlayıcı bir Anayasa Mahkemesi yok imiş! - Murat Sevinç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kararları bağlayıcı bir Anayasa Mahkemesi yok imiş!

67 0
03.01.2024

Anayasa’nın ‘değiştirilemez’ hükümlerinden ikinci maddesi, ‘insan haklarına saygılı’ Cumhuriyet’i, ‘demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti’ nitelikleriyle tanımlamıştır. Söz konusu ilkeler birbirini tamamlar. Birinin yokluğu ya da cılızlığı, diğerinin yaşama geçirilmesini güçleştirir.

Hukuk devleti ilkesi, her şeyden önce, bağımsız karar veren bir yargıya gereksinim duyar. Bağımsızlık, hukuk devletinin olmazsa olmazı ‘öngörülebilirlik’ koşulunun varlığını güvenceye alır. Hal böyleyken öngörülebilir bir hukuk düzeninin yokluğu, hukuk devletinin ve dolayısıyla diğer anayasal ilkelerin tarumar edilmesi demektir.

Hukuk devletinin yaşamı, demokratik yasaların, o........

© Diken


Get it on Google Play