Türkiye'ye yönelik kuşatma operasyonlarını sürdüren küresel şer odakları, Ankara’nın direncini kırma noktasında bazı girişimlerde bulunuyorlar. Türkiye'yi Ukrayna’ya silah mühimmat vs. teslimatına zorlama gibi bir durum söz konusu. Şeytanın aklına gelmeyen bunların aklına geliyor.

Mesela komşumuz Yunanistan; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atina'da iyi niyet gösterisi ziyaretine rağmen “Türk tehdidine karşıAmerikan "garantileri" ve mali tazminat paketi karşılığında Patriot PAC-3 hava savunma sistemini Ukrayna'ya devretmeyi planlıyor.

Yunanlılar hem Türkiye'yi saldırgan pozisyona sokuyor hem ABD’nin Türkiye üzerinde baskı kurmasını sağlıyor hem de Amerikalılardan mali destek tazminat istiyor. Derenin taşıyla derenin kuşunu vurmak deyimi bile Yunanlıların bu hamlesini ifade de yetersiz.

Bir diğer konu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 9 Mayıs'ta resmi davetli olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmesi ve Erdoğan, ilk kez Beyaz Saray'da ABD Başkanı Joe Biden ile görüşecek olmasıydı. Ama ne olduysa bu gezinin iptal edildiğine dair dedikodular ortalığa yayıldı.

Benim dikkatimi çeken; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak’ın Başkenti Bağdat’ı ve ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkenti Erbil’i ziyaretinin hemen öncesinde bu iddianın medyaya düşmesiydi.

Erdoğan’ın Washington ziyaretini iptal ettiği ve iptal etmesinin nedeninin ABD Temsilciler Meclisi’nin İsrail’e yardımı da içeren tasarıyı onaylaması olduğu Türk medyasına servis edilmişti.

Belki de bu söylentinin perde arkasında Washington temasları öncesinde yapılan pazarlıklar etkili olmuştur. Biraz zaman geçsin ABD’li ve Türk yetkililerden “ne istediler de vermedik” açıklamasını öğrenme imkanımız olur.

Her iki taraftan da davet programının akıbetine ilişkin resmi bir açıklama yapılmadı. Erdoğan'ın prestij açısından önem verdiği bilinen bu gezinin, ABD tarafından iptalinin faturası Türk Dışişleri bürokrasisine fatura edilmesi ve Dr. Hakan Fidan’ın karnesine eksi not olarak yansıması kaçınılmaz gibi görünüyor.

İstanbul kaynaklı bir kulis bilgisinde; Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile telefon görüşmesinde Erdoğan'ın ABD ziyaretinin iptali ve Irak temasları ve Putin'in Türkiye ziyareti hakkında bilgi alışverişinde bulunduğu ifade edilmişti.

Neden Bakan Lavrov değil de neden sözcü Zaharova?

Devlet ile hesaplaşma hevesine kapılan dini cemaat veya grupların Türkiye Cumhuriyeti için bir güvenlik sorunu olduğu sadece Milli Güvenlik Kurulu’nun tespiti değil.

Daha düne kadar hoşgörü/ hizmet kavramlarının arkasına sığınan pakrudini asıllı dönmelerin masum insanlar üzerinde dehşet bir maneviyat baskısı uyguladıklarına hep birlikte tanıklık etmedik mi?

Çıkar çarklarına çomak sokmak isteyenleri “gayretullaha dokunur diyerek nasıl tehdit ettikleri unutuldu mu?

İrtica kalkışmalarına dini bir hüviyet kazandırmak isteyenlerin bu isyanlara Kıyam’ yakıştırması ne kadar absürt olsa da bu akıl tutulmasına iman zaviyesinden prim verenlerin halen iktidar desteğine ihtiyaç duydukları, korunup kollandıkları bir gerçek. Bu tür din tacirleri hakkında yolun sonu göründü diyebilmek gerekiyor.

Şimdilik üç büyük Nakşi tarikata yönelik bir tasarruftan söz edilebilir. Bunlardan ilki ve diğerlerine göre cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kökleşmiş olan kendilerine Sûleymanlı/ Süleymancı denilen cemaatir.

Devletin kısmen kol kanaat germesinin sebebi, bu cemaatin anne tarafından nesli Fatih Sultan Mehmet'e uzanan Şeyh Süleyman Hilmi Tunahan’ın bütün çalışmalarını Kur’anı Kerim tedrisatına adamış olmasındandır.

Hazret, II. Dünya Savaşı sonrasında Hitler'in İstanbul'da yaşadığını söylemesi ve Fransızların Cezayir’i işgal etmesine karşı çıkması ile tanınmıştır. Kendisi istihbarat yüzbaşısı Senirkentli Ziya Uygur tarafından sıklıkla ziyaret edilmiştir. Ölümünden sonra cemaat, damadı Kemal Kaçar’ın kontrolüne girmiştir.

Süleymancıların Türkiye dışında birçok ülkede faaliyetlerinin yanı sıra Türkiye’deİnsan ve Hayat, Çamlıca Çocuk, Yedikıta dergileri yayınlanmaktadır. Ayrıca Fazilet ve Çamlıca yayınevleri vardır. Büyük ticaret organizasyonlarına sahiptirler. Cemaatin başındaki isim, aynı zamanda şirketlerin ‘ceo’sudur. Kemal Kaçar sonrası Tunahan'ın diğer kızı Feriha Ferhan ile evli Alanyalı Kamil Denizolgun’un oğlu Arif Ahmet Denizolgun şirketin, pardon cemaatin başına geçti.

Süleyman Hilmi Tunahan’ın ölümünden sonra yerine geçen damadı Kemal Kaçar, 2000 yılında vefat etmiş ve tarikat ikiye bölünmüştü. Tunahan'ın kızının çocukları olan Ahmet Arif Denizolgun ile Mehmet Beyazıt Denizolgun’a kalan tarikat, DYP ve AK Parti arasında kalmıştı. DYP’den sonra MHP’yi destekleyen tarikatın lideri Ahmet Arif Denizolğun da yakın bir zamanda vefat edince yerine kardeşi Mehmet Beyazıt Denizlgun’un geçmesi beklenirken, Denizolgun'un ablasının oğlu olan 39 yaşındaki Mimar Alihan Kuriş geçmişti.

Ahmet Denizolgun’un liderliğindeki Süleymancılar tarikatında AK Parti öncesinde çok parçalanma olmadı. AK Parti kurulduktan sonra İstanbul’da yaşayan Mehmet Beyazıt Denizolgun AK Parti’de siyasete başladı. Ve Ahmet Denizolgun o dönemde DYP’yi ve MHP’yi işaret ederken kardeşi AK Parti demişti.

Ahmet Denizolgun’dan sonra Süleymancılar cemaatinin başına geçen Alihan Kuriş, uzun süredir devam eden sessizliğini seçimlerle ilgili bozdu ve İyi Parti Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener’in destekleneceğini bildiren bir yazıyla cemaatini bilgilendirdi.

Bu gelişme sonrasında AK Partili olan Mehmet Beyazıt Denizolgun ve oğlu Fatih Süleyman Denizolgun, bu tavsiyenin yanlış olduğunu savunarak, AK Parti’nin ülkeye katkılarından yola çıktı ve Recep Tayyip Erdoğan’ın desteklenmesinin, geçmişteki hocalarının anlayışına daha uygun düşeceğini yazılı olarak cemaate duyurdu.

Rus basını, 22 Mart’ta Moskova’da meydana gelen DEAŞ saldırısının ardından ülkedeki cemaat-tarikat yapılanmalarına mercek tutmuş, Rusya’ya karşı faaliyet yürüttüğü tespit edilen cemaat ve tarikatlarla ilgili uyarı içerikli haberlerde, Süleymancıların da yer alması dikkat çekmişti.

Süleymancıların Rusya'daki faaliyetlerine ilişkin şikayetlerin artmasıyla birlikte Rus yetkililer harekete geçti. Cemaat evlerinde kalan öğrencilerin şiddete maruz kaldıkları gerekçesiyle sorumlular hakkında dava açıldığı ve cemaatin de Alman istihbaratına bağlı olduğu belirtildi.

Hatırlarsanız FETÖ grubunun faaliyetlerini ilk yasaklayan ülke Rusya Federasyonu olmuştu. Muhtemelen Süleymancılık konusunda da ilk karar Rusya'dan çıkacak. Putin'in Türkiye ziyareti öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini ve partisini, CHP ve Ekrem İmamoğlu’na tercih eden bu cemaate karşı yasalar kapsamında adli bir operasyon başlatabilir. Muhtemelen en büyük desteği Jandarma istihbarat sağlayabilir. Sebebi bende kalsın.

İsmailağa Cemaati son dönemde 'liderlik' tartışmalarıyla gündemdeydi. Cemaat en son kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü ile bağlantılarının kalmadığını açıklamıştı.

Yavru İngiltere Ürdün merkezli Kraliyet İslami Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin her yıl yayımladığı, "Dünya'nın En Etkili 500 Müslümanı" 2022 listesinde 34. sırada yer alan, Trabzon Of ilçesinin Miço (Tavşanlı) köyünde doğan, İsmailağa Cemaatinin şeyhi Mahmut Ustaosmanoglu’nun sağlığında başlayan halef-selef tartışmalarında Cübbeli Ahmet, ön safta yer aldı. Miçolu Mahmut Ustaosmanoğlu’nun vefatından sonra yerine dünürü Trabzon Çaykaralı Hasan Kılıç geçmişti.

O da 22 Nisan 2024’de vefat etti. Yerini Ahmed Fikri Doğan’a bıraktı. Oysa Cübbeli, kendi ‘YouTube’ kanalında sabah saatlerinde yayınladığı bir videoda Mahmud Ustaosmanoğlu'nun Şeyhi Ahıskalı Ali Haydar Efendi ile bağlantılı olduğu belirtilen Denizli vekili İbrahim Uslu Hocayı şeyh ilan etmişti.

Şimdi en büyük sorun Filistin falan değil? Cemaat müntesiplerinin tarikatın olmazsa olmaz ritüeli ‘rabıta’yı kime yapacakları? Cemaatin eski gücünü koruması çok zor. Şimdiden bölük pörçük oldular. Allah var, Cübbeli bu konuda iyi iş çıkardı.

Menzil denilince ilk akla gelen isim Muhammed Raşit Erol’dur. Tasavvufa karşı çıkanlar, bu ekolü bir kemik hastalığı olan raştizm diye adlandırırlardı. Erol’un 1993’te ölümü, kardeşi Abdulbaki Erol’un önünü açtı.

2000’li yıllara gelinirken Menzil grubu ikiye bölündü. “Buhara” olarak da anılan bu ikinci grubun başında, Muhammed Raşit Erol'un oğullarından olup ana koldan ayrılan Fevzettin Erol bulunuyor. Bu grubun merkezi ise Eskişehir’in Sivrihisar ilçesindeki Buhara köyü. Feyzeddin Erol, amcası Seyda Abdülbaki Erol’un tasavvuf ehli olmak yerine cemaatleştiğini ve bu nedenle onlardan ayrıldığını söyledi.

Feyzeddin Erol’a göre Menzil, vakıflaşıp okullar, hastaneler, televizyon kanalları, alışveriş merkezleri kurarak yanlış yaptı. Amcasının kendisine vakıf başkanlığı teklif ettiğini söyleyen Feyzeddin Erol, bunu reddettiğini ve aralarındaki konuşmanın pek hoş olmadığını belirtmişti.

Son Menzil şeyhi Abdülbaki Erol, oğullarından sadece üçüne halifelik vermiş ve bunlardan hiçbirini doğrudan kendi yerini alacak halife olarak atamamıştı. Yani üçe bölünmeyi bir tür onun vasiyeti olarak görmek gerekiyor. Yine de beklenen; üç kardeşten birinin Menzil’de, birinin esas memleketleri olan Siirt’te ve sonuncunun da İstanbul’da yerleşip tarikat faaliyetlerine buralarda devam etmeleriydi. Belli ki aralarında Menzil’de kimin kalacağı konusunda anlaşma çıkmamış, bu nedenle hepsi köyde kalmaya karar vermiş. Kısacası önce köy, sonra tarikat üçe bölünmüş oldu. Onlar da eskisi gibi güçlü bir tarikat yapısı sergileyemeyecek.

Recep Tayyip Erdoğan şanslı bir siyasetçi. Türk siyasi tarihinde İstanbul Belediye Başkanlığından Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığına geçen tek isim. O nedenle “İstanbul'a belediye başkanı olan başbakan veya cumhurbaşkanı olur” gibi düşünüldüğünden o posta oturmak politik referans sayıldı.

İlk deneyen Ali Müfit Gürtuna oldu ama boşuna? Ne eşinin Erdoğan ile aynı köyden olması ne başını açması ne de milyon dolarlar harcadığı “Turkuaz Hareketi” onu Ankara'ya taşıyamadı. Müteahhitlikle vakit geçiriyor.

Şimdi ikinci kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Trabzonlu Ekrem İmamoğlu da Ankara'ya yolunu düşürmeye meraklı. Dediğim gibi; nafile. Ne arkasına aldığını sandığı Karadeniz rüzgarı ne İngiltere Büyükelçisi ile yediği yemek ne Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier'in kendisini ziyareti ve dahi mavi takkeli cemaat Süleymancıların desteği muhtemelen onu Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmakta yetersiz.

Ekrem İmamoğlu’na tabir caizse ilk kazık, koltuğu sıkıntıda olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den gelmişti. Geçen yılki seçimlerde “altılı masa”dan kalkan Akşener, masaya geri döndüğünde Kemal Kılıdaroğlu’nun seçilmesi durumunda Ankara ve İstanbul belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı olmalarını şart koşmuştu. Bunun kabul edilmeyecek duaya amin demek olduğunu en iyi kendisi biliyordu. Balık kavağa çıkarsa siz ikiniz de cumhurbaşkanı yardımcısı olursunuz demekti. Anlayan anladı.

İmamoğlu’nu İstanbul baronları isteyebilir. Sermaye çevreleri isteyebilir. Hatta partisinin İstanbul ve Karadeniz ayağı isteyebilir. ABD, İngiltere, Almanya Yunanistan bile isteyebilir. Lakin “her bahtıkaranın görmek istediği Ankara” gerçeği unutuluyor gibi. Erdoğan, İmamoğlu ilk aday olduğunda kendisine sıcak bakmış hatta Külliye’de randevu vermişti.

Sonra işin rengi değişti. Külliye’dekiderin Ankara” rotayı çevirdi. Erdoğan'ın 23 Nisan resepsiyonunda CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i Külliye’ye davet etmesine ne demeli? Yeni anayasayı anlaşılan AK PARTİ-CHP şekillendirecek. Bahçeli'nin Ferdi Tayfur üzerinden mesaj göndermesi boşuna mı sanıyorsunuz?

31 Mart belediye seçim sonuçlarına bakıldığında özellikle Ankara'da CHP’li Mansur Yavaş’ın açık ara sandıktan çıkması, ‘derin Ankara'nın İmamoğlu’na karşı bir hamlesidir. Türkiye’nin başkenti Ankara'da aldığı oy oranı ile Mansur Yavaş’ın CHP genel başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı yarışında Ekrem İmamoğlu’nun en büyük ortağı ve rakibi olduğu unutulmamalı. İki testi çarpışınca biri çatlar diğeri kırılır.

İmamoğlu deyince aklıma İstanbul geliyor bir de şu dizeler:

Şalvarı şaltak Osmanlı

Eğeri kaltak Osmanlı

Ekende yok biçende yok

Yiyende ortak Osmanlı

Uzun lafın kısası; tarikat oluşumlarının siyasi partiler üzerinde mahalle baskısı kurmasına kadim devlet, bundan böyle izin vermeyecektir. Bu yeni dönem farklı geliyor, herkes yerini alsın safını belirlesin çarşı kötü karışacak!

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

омюр челикдёнмез, Дикгазете

Seçilmiş Kaynakça

https://tunahan.org/silsile-i-sadat/

The Muslim 500 2022 edition - Free eBook.pdf

https://www.bbc.com/turkce/articles/c8vz1zd3vj3o

https://www.ismailaga.org.tr/kategori/altin-silsile-silsiletu-zeheb

https://www.dikgazete.com/yazi/erdogan-chp-ye-secim-zaferi-hediye-etti-6704.html

https://kafkassam.com/cia-mossad-ve-mi6nin-sizdigi-tarikatlara-operasyon.html

https://www.ismailaga.org.tr/mahmud-ustaosmanoglu-efendi-hazretleri-tevelludu

https://gdh.digital/yunanistan-ukraynaya-patriot-transferi-icin-garanti-istiyor-110633

https://www.politikyol.com/iddia-erdoganin-9-mayistaki-abd-ziyareti-iptal-oldu/

https://medyascope.tv/2023/07/16/rusen-cakir-yazdi-10-soruda-menzil-tarikatinin-gelecegi/

https://antalyases.com.tr/tr/news/24-haziran-secimi-suleymanci-cemaatini-ikiye-boldu-1560.html

https://m.haber7.com/guncel/haber/2918407-menzilin-iki-ismi-konustu-tartisilan-iddialara-cevap-verdiler

https://www.voaturkce.com/a/erdogan-washington-ziyaret-iptal-edildi-mi-abd-disisleri-ilk-yanit/7579776.html

https://www.dikgazete.com/yazi/nato-dayatmasi-ocalan-a-hastanede-tecrit-demirtas-ve-kavala-ya-tahliye-6752.html

https://arsuz-astroloji-haberleri.com.tr/suleymancilar-rusyayi-harekete-gecirdi-sikayetler-artti-onlara-calisiyorlar/

https://medyascope.tv/2023/05/07/erdogan-iktidarinda-tarikat-ve-cemaatlerin-seruveni-14-suleymancilar-kime-oy-verecek/

https://www.aydinlik.com.tr/haber/suleymancilar-rusyada-rus-karsitligini-pompaliyor-rusyanin-gozu-suleymancilarda-

https://www.dunya.com/gundem/erdoganin-abd-gezisi-iptal-mi-oldu-yanit-abdulkadir-selviden-su-an-icin-notuyla-geldi-haberi-724096

https://www.trhaber.com/gundem/o-tarikattan-sok-sizinti-suleymanci-alihan-avusturya-vatandasi-olup-askerlikte-yirtti-h341435.html

https://www.dikgazete.com/yazi/mavi-takkeli-cemaatin-muntesibi-erdoganin-gizli-muttefiki-ekrem-imamoglu-makale,3395.html-3395.html

https://serbestiyet.com/haberler/analiz-hasan-kilicin-vefati-sonrasi-ismailagada-post-kavgasi-cubbeli-harekete-gecti-ya-damat-ya-muayyen-seyh-164398/

https://www.odatv.com/guncel/almanya-cumhurbaskani-steinmeier-ekrem-imamoglu-ile-gorustu-sirkecide-filistin-protestosu-120039758

QOSHE - Devlet nezdinde belli ki niyet tarikatlara derdest İmamoğlu’na red! - Ömür Çelikdönmez
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Devlet nezdinde belli ki niyet tarikatlara derdest İmamoğlu’na red!

40 1
25.04.2024

Türkiye'ye yönelik kuşatma operasyonlarını sürdüren küresel şer odakları, Ankara’nın direncini kırma noktasında bazı girişimlerde bulunuyorlar. Türkiye'yi Ukrayna’ya silah mühimmat vs. teslimatına zorlama gibi bir durum söz konusu. Şeytanın aklına gelmeyen bunların aklına geliyor.

Mesela komşumuz Yunanistan; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atina'da iyi niyet gösterisi ziyaretine rağmen “Türk tehdidine karşıAmerikan "garantileri" ve mali tazminat paketi karşılığında Patriot PAC-3 hava savunma sistemini Ukrayna'ya devretmeyi planlıyor.

Yunanlılar hem Türkiye'yi saldırgan pozisyona sokuyor hem ABD’nin Türkiye üzerinde baskı kurmasını sağlıyor hem de Amerikalılardan mali destek tazminat istiyor. Derenin taşıyla derenin kuşunu vurmak deyimi bile Yunanlıların bu hamlesini ifade de yetersiz.

Bir diğer konu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 9 Mayıs'ta resmi davetli olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmesi ve Erdoğan, ilk kez Beyaz Saray'da ABD Başkanı Joe Biden ile görüşecek olmasıydı. Ama ne olduysa bu gezinin iptal edildiğine dair dedikodular ortalığa yayıldı.

Benim dikkatimi çeken; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak’ın Başkenti Bağdat’ı ve ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkenti Erbil’i ziyaretinin hemen öncesinde bu iddianın medyaya düşmesiydi.

Erdoğan’ın Washington ziyaretini iptal ettiği ve iptal etmesinin nedeninin ABD Temsilciler Meclisi’nin İsrail’e yardımı da içeren tasarıyı onaylaması olduğu Türk medyasına servis edilmişti.

Belki de bu söylentinin perde arkasında Washington temasları öncesinde yapılan pazarlıklar etkili olmuştur. Biraz zaman geçsin ABD’li ve Türk yetkililerden “ne istediler de vermedik” açıklamasını öğrenme imkanımız olur.

Her iki taraftan da davet programının akıbetine ilişkin resmi bir açıklama yapılmadı. Erdoğan'ın prestij açısından önem verdiği bilinen bu gezinin, ABD tarafından iptalinin faturası Türk Dışişleri bürokrasisine fatura edilmesi ve Dr. Hakan Fidan’ın karnesine eksi not olarak yansıması kaçınılmaz gibi görünüyor.

İstanbul kaynaklı bir kulis bilgisinde; Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile telefon görüşmesinde Erdoğan'ın ABD ziyaretinin iptali ve Irak temasları ve Putin'in Türkiye ziyareti hakkında bilgi alışverişinde bulunduğu ifade edilmişti.

Neden Bakan Lavrov değil de neden sözcü Zaharova?

Devlet ile hesaplaşma hevesine kapılan dini cemaat veya grupların Türkiye Cumhuriyeti için bir güvenlik sorunu olduğu sadece Milli Güvenlik Kurulu’nun tespiti değil.

Daha düne kadar hoşgörü/ hizmet kavramlarının arkasına sığınan pakrudini asıllı dönmelerin masum insanlar üzerinde dehşet bir maneviyat baskısı uyguladıklarına hep birlikte tanıklık etmedik mi?

Çıkar çarklarına çomak sokmak isteyenleri “gayretullaha dokunur diyerek nasıl tehdit ettikleri unutuldu mu?

İrtica kalkışmalarına dini bir hüviyet kazandırmak isteyenlerin bu isyanlara Kıyam’ yakıştırması ne kadar absürt olsa da bu akıl tutulmasına iman zaviyesinden prim verenlerin halen iktidar desteğine ihtiyaç duydukları, korunup kollandıkları bir gerçek. Bu tür din tacirleri hakkında yolun sonu göründü diyebilmek gerekiyor.

Şimdilik üç büyük Nakşi tarikata yönelik bir tasarruftan söz edilebilir. Bunlardan ilki ve diğerlerine göre cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kökleşmiş olan kendilerine Sûleymanlı/ Süleymancı denilen cemaatir.

Devletin kısmen kol kanaat germesinin sebebi, bu cemaatin anne tarafından nesli Fatih Sultan Mehmet'e uzanan Şeyh Süleyman Hilmi Tunahan’ın bütün çalışmalarını Kur’anı Kerim tedrisatına adamış olmasındandır.

Hazret, II. Dünya Savaşı sonrasında Hitler'in İstanbul'da yaşadığını söylemesi ve Fransızların Cezayir’i işgal etmesine karşı çıkması ile tanınmıştır. Kendisi istihbarat yüzbaşısı Senirkentli Ziya Uygur tarafından sıklıkla ziyaret edilmiştir. Ölümünden sonra cemaat, damadı Kemal Kaçar’ın kontrolüne girmiştir.

Süleymancıların Türkiye dışında birçok ülkede faaliyetlerinin yanı sıra Türkiye’deİnsan ve Hayat, Çamlıca Çocuk, Yedikıta dergileri yayınlanmaktadır. Ayrıca Fazilet ve Çamlıca yayınevleri vardır. Büyük ticaret organizasyonlarına sahiptirler. Cemaatin başındaki isim, aynı zamanda şirketlerin ‘ceo’sudur. Kemal Kaçar sonrası Tunahan'ın diğer kızı Feriha Ferhan ile evli Alanyalı Kamil Denizolgun’un oğlu Arif Ahmet Denizolgun şirketin, pardon cemaatin başına geçti.

Süleyman Hilmi Tunahan’ın ölümünden sonra yerine geçen damadı Kemal Kaçar, 2000 yılında vefat etmiş ve tarikat ikiye bölünmüştü. Tunahan'ın kızının çocukları olan Ahmet Arif Denizolgun ile Mehmet Beyazıt Denizolgun’a kalan tarikat, DYP ve AK Parti arasında kalmıştı. DYP’den sonra MHP’yi destekleyen tarikatın lideri Ahmet Arif Denizolğun da yakın bir zamanda vefat edince yerine kardeşi Mehmet Beyazıt Denizlgun’un geçmesi beklenirken, Denizolgun'un ablasının oğlu olan 39 yaşındaki Mimar........

© Dikgazete.com


Get it on Google Play