Geçtiğimiz günlerde Riyad'da düzenlenen "İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi"nde, geleneksel kınama dışında dünyaya sunulan bazı önemli vurgular oldu.

Zirvede Müslüman liderler, yaşanan katliamı kınadı ve bununla birlikte somut bazı hususların da altını çizdi.

Sadece ateşkese odaklanmadı, kalıcı barışın formülünü ortaya koydu.

BM’ye ödevleri hatırlatıldı ve kalıcı barışın iki devletli çözümden geçtiği belirtildi.

Filistin devletinin kurulması yönünde önemli bir fikir birliği dikkatleri çekti.

EZBER BOZULDU

Bununla birlikte İsrail’in bilinen ama kimsenin konuşmadığı ve uluslararası kurumlarının da denetlemediği nükleer silahları gündem oldu; bu silahların denetlenmesi istendi.

Nükleer silah denince dünya, İran ve Kuzey Kore üzerinden dar bir bakışa sahip. Peki İsrail? İsrail’in dokunulmazlığı mı var?

“Nükleer silahımız yok” diyen İsrail, daha dün Gazze’yi, bakan düzeyinde nükleer bomba fırlatmakla tehdit etti. Olmayan bir silah üzerinden tehdit nasıl oluyordu? Tabii ki vardı ve sümen altı edilmek isteniyor.

Bu açıdan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın son zirvesi önemli bir gündemi dünyanın önüne koydu.

O nedenledir ki; İsrail Başbakanı Netanyahu, BBC’de şu cümleyi kurdu: “Arap liderlere şunu söylüyorum. Çıkarlarınızı, iktidarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız. Sessiz kalın.”

ARAP LİDERLER ARAP HALKLARINI KAZANABİLECEKLER Mİ?

Netanyahu bir ezber üzerinden gidiyor, kendini güncelleyemiyor. Arap liderlerinin gördüğünü, göremiyor.

ABD’nin Orta Doğu’daki büyükelçileri, Müslüman halkların İsrail ve ABD karşıtlığının geldiği seviyeyi iyi gözlemlediler ve ABD merkez makamlarına geçtikleri mesaj şu: “Bir nesil Arap halklarını kaybettik.”

İşte bu nedenledir ki, Arap liderler de bir yere kadar “halka rağmen” hareket edebilmekteler. Şu sıralar Batı ile olan çıkarlar ve Arap halklarının tepkisel durumu arasında bir denge kurmaya çalışıyorlar.

Arap liderler o nedenledir ki; Türkiye’nin çok net ve somut söylemlerine kulak kesilmek, hak vermek ve bir kısmının da altına imza atmak durumunda kalıyorlar.

Bu açıdan bakıldığında son zirve, pek çok açıdan bir başlangıç anlamı taşıyor.

ERDOĞAN’IN EZBER BOZAN SÖYLEMLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze soykırımını çok geniş çerçeveden ele alıyor.

Çünkü konuyu palyatif çözümlerle ele almak sonuç getirmiyor.

75 yıllık kangren olmuş bir problem var. Artık sorunu köklü bir şekilde ele almak elzem görünüyor.

Aksi takdirde İsrail, “çim biçme” olarak niteledikleri katliamları iki-üç senede bir tekrar ederek Filistinlilerin nüfusunun büyümesinin önüne geçiyor, işgallerini sürdürüyor.

Bu insanlık dışı, vahşi anlayışa artık dur deme zamanı!

Evet, önce acil insani yardımların ulaştırılması ve ateşkes.

Sonrasında da artık Filistin devletini konuşmak ve hayata geçirmek zorundayız.

Bu açıdan Türkiye ezber bozan söylemleriyle dikkat çekiyor. Türkiye kavramları yeniden belirliyor; bölgede kim kimdir, ne nedir; yeniden tanımlıyor. Bu o kadar önemli ki… Sonuca ulaşmak için âdeta bir temel atılıyor.

“YERLEŞİMCİ” DEĞİL “İŞGALCİ HIRSIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan “yerleşimci” tabirinin çok yanlış tanımlandığını söylemselleştiriyor.

Filistinli, çarşıya gidip döndükten sonra bir de bakıyor ki dededen kalma evi, siyonistler tarafından ele geçirilmiş ve bir Yahudi aile yerleştirilmiş. Bu ailelere de “yerleşimci” tanımını getiriyorlar.

Binlerce Filistinli bu şekilde evini kaybetti ve çoğu, mülteci kamplarında evsiz bir şekilde çadırda yaşıyor.

Bu gerçek olamaz, olmamalı.

Uluslararası hukuk gereği, süreç işletilirse Filistinliler evlerini yargı konusu hâline getirebilecek ve evlerine yeniden dönebilecek.

Uzun bir yolculuk ama bu davanın takipçisi olmak durumundayız.

İSRAİL’İN NÜKLEER SİLAHLARI DENETLENMİYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir diğer ezber bozan söylemi, İsrail’in nükleer silahları hakkında oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'in reddettiği nükleer silahlar denetlenmeli, geçiştirilmemeli. BM İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından bunlar incelenmeli, sorumlular hakkında gereken başlatılmadı. İsrailli bakanlar tarafından ikrar edilen nükleer silah meselesi araştırılmalı, Atom Enerjisi Ajansı'ndan kaçırılan nükleer bombalar ortaya çıkarılmalı" dedi.

Bu çıkış, İsrail’e yönelik büyük bir darbe anlamı taşıyor.

HAMAS NEDİR, KİMDİR?

Hamas, Batı dâhil çoğu Arap diktatör liderin pek haz etmediği bir profili temsil ediyor.

ABD ve İsrail için âdeta bir oyun bozucu. Çünkü Hamas, yerel ve özne rolüyle ortaya çıkmış; bununla birlikte bağımsız bir ruha sahipler. Amaçları işgal altındaki topraklarını özgürleştirmek ve Kudüs’ü zincirlerinden kurtarmak.

Filistin’deki diğer grup gibi değiller. İsrail ile savaşarak özgürlüğü kazanabileceklerine inanıyorlar. İsrail’den maaş almıyor, gizli kapaklı işlere girmiyorlar. İşte bu nedenledir ki İsrail’in işgal politikasını sekteye uğratacak bir profilden bahsediyoruz ve bu açıdan Batı, Hamas’ı tabiri caizse ayrık ot gibi görüyor. İşte o nedenle de “terörist” yaftası yapıştırıyorlar.

Peki Arap liderler neden rahatsız?

Onlar da koltuklarını tehdit eden bir yapı olarak görmekteler.

Hamas, Mısır’daki Müslüman Kardeşler ekolünün Filistin’deki versiyonu gibi görüldüğünden, Arap diktatörler için bir çıbanbaşı gibi değerlendirilmekte.

Peki biz nasıl bakmalıyız?

Bizler hakkı teslim etmeliyiz.

Kim topraklarını savunuyor ve işgale karşı duruyorsa onun tarafında olmak hakikatin tarafını seçmektir.

Hamas seçimlerle iş başına gelmiş, halkının desteğini almış bir siyasi yapıdır. Kassam Tugayları da Hamas’ın askerî kanadıdır.

İstiklal mücadelesi vermiş bir halk olarak Hamas’ın yanında olmak, tarihe karşı olan bir sorumluluğumuzdur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu bağlamda Hakk’ı haykırdı ve “Hamas terörist değildir, Hamas toprağını savunan mücahitler grubudur.” dedi.

Sonuna kadar destekliyorum.

QOSHE - Türkiye’nin Filistin vizyonu Arap liderlerini de etkiledi - Betül Soysal Bozdoğan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye’nin Filistin vizyonu Arap liderlerini de etkiledi

20 1
15.11.2023

Geçtiğimiz günlerde Riyad'da düzenlenen "İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi"nde, geleneksel kınama dışında dünyaya sunulan bazı önemli vurgular oldu.

Zirvede Müslüman liderler, yaşanan katliamı kınadı ve bununla birlikte somut bazı hususların da altını çizdi.

Sadece ateşkese odaklanmadı, kalıcı barışın formülünü ortaya koydu.

BM’ye ödevleri hatırlatıldı ve kalıcı barışın iki devletli çözümden geçtiği belirtildi.

Filistin devletinin kurulması yönünde önemli bir fikir birliği dikkatleri çekti.

EZBER BOZULDU

Bununla birlikte İsrail’in bilinen ama kimsenin konuşmadığı ve uluslararası kurumlarının da denetlemediği nükleer silahları gündem oldu; bu silahların denetlenmesi istendi.

Nükleer silah denince dünya, İran ve Kuzey Kore üzerinden dar bir bakışa sahip. Peki İsrail? İsrail’in dokunulmazlığı mı var?

“Nükleer silahımız yok” diyen İsrail, daha dün Gazze’yi, bakan düzeyinde nükleer bomba fırlatmakla tehdit etti. Olmayan bir silah üzerinden tehdit nasıl oluyordu? Tabii ki vardı ve sümen altı edilmek isteniyor.

Bu açıdan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın son zirvesi önemli bir gündemi dünyanın önüne koydu.

O nedenledir ki; İsrail Başbakanı Netanyahu, BBC’de şu cümleyi kurdu: “Arap liderlere şunu söylüyorum. Çıkarlarınızı, iktidarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız. Sessiz kalın.”

ARAP LİDERLER ARAP HALKLARINI KAZANABİLECEKLER Mİ?

Netanyahu bir ezber üzerinden gidiyor, kendini güncelleyemiyor. Arap liderlerinin gördüğünü, göremiyor.

ABD’nin Orta Doğu’daki büyükelçileri, Müslüman halkların İsrail ve ABD karşıtlığının geldiği seviyeyi iyi gözlemlediler ve ABD merkez makamlarına geçtikleri mesaj şu: “Bir nesil Arap halklarını kaybettik.”

İşte bu nedenledir ki, Arap liderler de bir yere kadar “halka rağmen” hareket edebilmekteler. Şu sıralar Batı ile olan çıkarlar ve Arap halklarının tepkisel durumu arasında bir denge kurmaya çalışıyorlar.

Arap liderler o nedenledir ki;........

© Diriliş Postası


Get it on Google Play