Kendilerince çok iyi oynadıklarını düşündükleri bir tiyatro, tam bir CHP klasiği olarak İstanbul’da icra edildi.

Gerçek olan neredeyse sadece yalanın kendisiydi.

Seçmenin aklıyla alay eden ve bir önceki dönemin icraatlarına “çökme stratejisi” üzerine kurulu “dedik ve yaptık” pişkinlikleri ve vadedilenlerin yerine getirilmemesinin “sistematik bir yalancılıkla” kotarılmaya çalışılması ana temasıyla sahnelendi tiyatro.

Öyle anlaşılıyor ki tiyatronun son perdesinde de “tam yol ileri” temasıyla, yeni ama gerçekleşme ihtimali olmayacak vaatleri konu ediniyorlar.

Bu, “gerçekleşmeyecek” ifadem sadece “kaybedecekler” anlamında değil; “kazansalar da gerçekleşmeyecek” olarak da okunmalı.

Çok büyük bir kurnazlıkla “en fazla metroyu biz açtık” ifadesini kullanıyorlar.

Buradaki kurnazlık ne biliyor musunuz?

Tıpkı Belgrad Ormanları’ndaki biten fidanlıkla ilgili afişleri savundukları gibi bir kurnazlıktan bahsediyorum.

Hatırlarsanız o zaman, “Biz yaptık demiyoruz, açıyoruz diyoruz, bunda ne var?” dediler.

Metrolar konusunda da dikkat ederseniz “yaptık” diyemiyorlar, “açtık” kurnazlığının dışında.

Bu, bir Karadeniz fıkrasındaki hocanın uyanıklığını hatırlatıyor.

Fıkrada, bir tarlanın, hiç hakkı olmayan başka birine ait olduğunu yeminle ispat etmek isteyen bir hoca vardır.

Güya yalan yere yemin günahını işlememek için adına yemin edeceği kişinin, gerçek sahibi olduğu tarladan aldığı toprakları ayakkabısına doldurur ve diğer tarlaya gider.

Tarladakiler hocanın yemin etmesini beklerken hoca, “Vallahi de billahi de habu ayaklarumun altundaki topraklar habu adamundur” demiş.

Tabii, böyle bir yeminin hiçbir geçerliliğinin olmadığını bundan daha iyi anlatacak bir hikâye yoktur.

Tıpkı CHP’li İBB başkanının başvurduğu kurnazlığın da hakikati bilenler nezdinde hiçbir geçerliliği olmadığı gibi.

Her türlü açık delile rağmen hâlâ ideolojik miyoplukla malul kafalara diyecek bir şey yok.

Lakin yanan otobüslerin “dumanla haberleşme” olmadığını, yürüyen merdivenlerin “sağlıklı hayat” için kapatılmadığını çok iyi idrak eden kahir ekseriyetle seçmen, seçimlere damgasını vuracaktır.

Bu millet, mecellede; “Ortada da açık delil varken söze itibar edilmez” ilkesinin hâlâ cari olduğunu da CHP’ye bir kez daha gösterecektir.

Beceriksizliğin milyonlarca liralık algı ve reklamla kapatılamayacağını çok iyi anlamış olacaklar böylece.

Zira mart ayında yapılacak olan seçimler, sadece adayların ve partilerin rekabeti olmayacak.

Bir yalan ve hakikat ayrışmasını da oylamış olacağız.

Yalanın ve yalancının cesaret kazanacağı bir sonucun, irrasyonel bir tezahür olacağı muhakkak iken seçmen buna geçit vermeyecektir.

Gerçekler mutlaka kazanır; çünkü arkasında ilahi kudret barındırırlar…

QOSHE - CHP’nin İstanbul tiyatrosunda sona doğru - İsmail Öz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

CHP’nin İstanbul tiyatrosunda sona doğru

9 1
08.01.2024

Kendilerince çok iyi oynadıklarını düşündükleri bir tiyatro, tam bir CHP klasiği olarak İstanbul’da icra edildi.

Gerçek olan neredeyse sadece yalanın kendisiydi.

Seçmenin aklıyla alay eden ve bir önceki dönemin icraatlarına “çökme stratejisi” üzerine kurulu “dedik ve yaptık” pişkinlikleri ve vadedilenlerin yerine getirilmemesinin “sistematik bir yalancılıkla” kotarılmaya çalışılması ana temasıyla sahnelendi tiyatro.

Öyle anlaşılıyor ki tiyatronun son perdesinde de “tam yol ileri” temasıyla, yeni ama gerçekleşme ihtimali olmayacak vaatleri konu ediniyorlar.

Bu, “gerçekleşmeyecek” ifadem sadece “kaybedecekler” anlamında değil; “kazansalar da gerçekleşmeyecek” olarak da okunmalı.

Çok büyük bir kurnazlıkla “en fazla metroyu biz açtık” ifadesini kullanıyorlar.

Buradaki kurnazlık ne biliyor musunuz?

Tıpkı Belgrad Ormanları’ndaki biten fidanlıkla ilgili afişleri savundukları gibi bir........

© Diriliş Postası


Get it on Google Play