İBB Başkanı ve ekibinin en mahir olduğu konu, malumunuz olduğu üzere manipülasyon ve algı yönetimiyle ilgili.

Hizmet politikalarını geliştirmek ve kaynakları bu yönde kullanmak yerine, algı politikaları geliştirip paraları da sosyal medya trolleri ve yandaş medyaya harcıyorlar.

Yalan haberlerini ya da manipülasyonlarını akredite eden bir de Saymaz’ları var tabii.

Kurgu bitince, ona da sadece paylaşmak kalıyor hâliyle.

En son icraatları da şu: Güya AK Parti, İETT arızaları için bir reklam filmi çekmek istemiş ve bir otobüsü de “arıza süsü vererek” bu filmde kullanmış.

“Hem de belgeleri var ha! Altı boş bir iddia sanmayın” kısmını da kendilerince doldurmuşlar tabii.

Fakat “Valilik izni” dedikleri şey, genel bir yazı ve konuya dair hiçbir ibare yok.

Şoförün ifade tutanağı olarak sunulan “belge” ise onlar için tezgâhın en kolay tarafı.

Fakat benim anlamadığım en önemli kısım şu ve ona dair bir cevapları da yok: Binlerce arıza, yanma, itme, çarpma, çekme görüntüsü varken ve reklam açısından çok daha etkiliyken kim ve neden bir kurguya ihtiyaç duyar? Hem de bunun AK Parti’nin işine yaramayacağı, hatta gerçeği gölgeleyeceği çok açıkken.

Peki, o hâlde Romalı yargıç Lucius Cassius’un o meşhur sorusunu bir kez daha soralım; “Cui Bono?” yani “Kimin yararına?”

Bana göre bu sorunun cevabı CHP’li İBB Başkanını işaret ediyor.

Nedeni de şu: Hakikati bulandırmak için ihtiyaç duyulan kurmacalar.

Bu sayede güya yaşanan yaklaşık 700 bin İETT vakasını perdelemiş olacaklar.

Fakat her zamanki gibi yanan mum, yatsıyı bulmadan sönmüş oldu.

Eğer bir kurmaca olmasaydı AK Parti’nin bu reklam filminin yayınlanmasını beklerlerdi muhakkak.

Zira hiçbir şüpheye yer kalmazdı o zaman.

Ne yaparlarsa yapsınlar; o “musakka” kurgusunu, Halk Ekmek kuyruğu kurmacalarını ve daha nicelerini geride bırakacak bir kurgu sanırım üretilemez.

Hele hele “Fazilet Durağı” gibi jeneriği “organize kötülük” olarak yansıtılan bir film var ki; sormayın.

Murat Ongun’un en büyük başyapıtı olarak “algı haberciliği” tarihine geçmiştir artık.

İletişim fakültelerinde muhakkak yerini alacak ve “yalan haber” örneklerinin en ilginçlerini temsil edecek daha nice örneğe ne bu köşe yeter ne de sizin okuma performansınız.

Hakikatin yerini tutacak bir reklamı ise hiç hatırlamıyorum.

Bugün en büyük güç -hep de öyleydi- dürüstlük ve samimiyettir.

Kendisini bu değerlere yaslayan hiçbir siyasetçi, bu topraklarda kaybetmemiştir.

Bu toplum, gerçeğin kılıfında sunulmaya çalışılan yalanları çok kısa zamanda fark etme irfanına sahiptir.

Bu hakikati herkes bir kez daha 31 Mart 2024’te müşahede edecektir.

Özellikle de “sistematik yalancılık”, hakikat dağına çarpacak ve yok olacaktır.

Hakikatin ilahi kudretinin yenemediği hiçbir yalan olmamıştır çünkü…

QOSHE - Organize kötülük öyle mi? - İsmail Öz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Organize kötülük öyle mi?

4 10
19.01.2024

İBB Başkanı ve ekibinin en mahir olduğu konu, malumunuz olduğu üzere manipülasyon ve algı yönetimiyle ilgili.

Hizmet politikalarını geliştirmek ve kaynakları bu yönde kullanmak yerine, algı politikaları geliştirip paraları da sosyal medya trolleri ve yandaş medyaya harcıyorlar.

Yalan haberlerini ya da manipülasyonlarını akredite eden bir de Saymaz’ları var tabii.

Kurgu bitince, ona da sadece paylaşmak kalıyor hâliyle.

En son icraatları da şu: Güya AK Parti, İETT arızaları için bir reklam filmi çekmek istemiş ve bir otobüsü de “arıza süsü vererek” bu filmde kullanmış.

“Hem de belgeleri var ha! Altı boş bir iddia sanmayın” kısmını da kendilerince doldurmuşlar tabii.

Fakat “Valilik izni” dedikleri şey, genel bir yazı ve konuya dair hiçbir ibare yok.

Şoförün ifade tutanağı olarak sunulan “belge” ise onlar için tezgâhın en kolay tarafı.

Fakat benim anlamadığım en önemli kısım şu ve ona dair bir cevapları da........

© Diriliş Postası


Get it on Google Play