Şu ana kadar Filistin ve Gazze’de katledilen insanların sayısı 20 bini aştı. Buna enkaz altında kalan ve çıkarılamayan binlerce Gazzeli de dâhil edildiğinde tam bir soykırımla karşı karşıya olduğumuz açıktır.

Sadece katledilenleri değil yaralananları da konuşmalıyız. Nitekim İsrail’in bombardımanlarında yaralanan sivillerin büyük çoğunluğu beden bütünlüğünü yitirmiş durumda. Batı Şeria ve Cenin’de siyonist rejim yüzlerce Filistinliyi ayaklarından vurarak sakat bırakıyor. Direnen masum silahsız sivilleri acımasız şekilde katlediyor, evlerini yıkıyor, küçücük çocukları tutukluyor. Gazze’de tutuklanan yüzlerce sivil bilinmeyen yerlere götürülüp infaz ediliyor. Tüm bu katliamlar Uluslararası örgütlerin gözleri önünde gerçekleşiyor. Yaşanan bu manzaralar geçmişte Alman SS birliklerinin uygulamalarını aratmıyor. Siyonist rejim tıpkı Hitler gibi bir halkı toptan yok etmek için türlü yollar deniyor.

Son tespitlere göre Gazze’de yaralananların sayısı 70 bini geçti. Toplamda 2 milyon nüfusu olan küçük bir bölge için bu rakamlar dehşet verici. Bu rakamlar sadece iki ayda Gazze halkının %10’unun hayatlarının yok edildiği anlamına geliyor. Nitekim 2 milyon nüfusun yarısına yakınını çocuklar ve bebekler oluşturuyor.

İsrail’in planı, toplu şekilde bir halkı tarihten silmek üzerine kurulmuş. Bu planlı soykırımın dünyanın gözleri önünde gerçekleşiyor olması tam bir akıl tutulması tam bir zillet tam bir ikiyüzlülük. Batı ülkelerinde yükselen çığlıkların asıl sebebi de bu. Batılılar şahit oldukları bu manzaraya kendi ülkelerinin izin verdiğini düşündükçe insanlıklarını sorgulamak zorunda kalıyor.

Maraş depreminde 50 bin canımızı yitirdik. 86 milyon nüfuslu güçlü bir ülke olmamıza rağmen depremin yaralarını sarmakta zorlanıyoruz. Dayanışma ruhumuz olmasa, akrabalık bağlarımız olmasa, güçlü bir iktidar olmasa emin olun koca ülkeye diz çöktürebilecek ölçüde bir yıkım yaşadık.

Gazze’de yaşananları bir deprem senaryosuyla ülkemize uyarlayacak olursak toplamda 1 milyon insanımızın can verdiği, 10 milyon insanımızın vücut bütünlüğünü yitirdiği bir dehşet tablosu karşımıza çıkar. İşte Gazze’de iki ayda yaşanan soykırımın boyutu esasında budur.

Gazze’de yaşanan soykırım, küresel sistemin işleyişini de gözler önüne serdi. Buna göre BM (Birleşmiş Milletler) sadece ceset toplayıcı olarak düşünülmüş. BMGK (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) cezalandırılacak ülkelerin karar verildiği, katliamın icrasının planlandığı kurtlar konseyi olarak düşünülmüş. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) katliam yapılan toprakların karantina işlemlerini yürütüyor. Yani buralardaki salgın hastalıkların Batı’ya ulaşmasını engelliyor. NATO ise katliamı yapan ülkeye kimse müdahale etmesin diye suyun başını tutuyor. İşte küresel sistemin yönetim organları asıl itibarıyla bu şekilde çalışıyor.

Küresel sistem ırkçı bakış açısını da açık etmiş durumda. Ukrayna için saatler içerisinde karar alan, uçak, tank, füze, tanksavar dâhil her türlü silahı gönderen küresel sistem, Müslümanlar söz konusu olduğunda katilden yana tavır alıyor. Gazze’ye uygulanan abluka, İsrail’e taşınan Amerikan bombaları, Akdeniz’deki uçak gemileri ve tüm bu kuşatma, Batı’nın ikiyüzlülüğü kadar ırkçı yaklaşımını da gösteriyor.

Küresel sisteme göre Ukrayna’da ölenler insan! Fakat Gazze’de ölenlerin insan olduğunu anlamak için araştırmalar yapılması gerekiyor. ABD yönetiminin başını çektiği bu ahlaksız sistem, özü itibarıyla Müslümanları kontrol altında tutmak ve Batılı ülkeleri korumak üzerine kurulmuş. Bu sisteme dâhil edilen bizim gibi Müslüman ülkelere de kendi işlerini yaptırıyorlar. Küresel sistemin Türkiye’nin güvenliği veya Müslümanların yaşam hakkı diye bir gündemi yok. Derin rüyadan uyanmamız lazım. Biz sadece bu zalimlerin ayak işlerini yapan bir aparat olarak kabul görüyoruz. F-35 ve F-16 hadisesi bunu anlatmıyor mu?

Şunu iyi anlamamız lazım ki Gazze’de yapılan katliam ve saldırılar, özü itibarıyla Türkiye için ilerleyen zamanlarda gerekebilecek cezalandırma girişiminin ufak ölçekli bir tatbikatıdır. ABD yapımı silahlar burada deneniyor. Yıkımın her metrekaresi inceleniyor, uçakların isabet oranları not ediliyor. Sıra bize gelene kadar bekleyecek olursak tıpkı Gazze’de olduğu gibi tüm dünyanın sadece izlediği daha büyük bir facia ile karşılaşabiliriz. Biz bugün sessiz kaldıkça, olan bitene müdahale etmedikçe aslında kendi yakın geleceğimizi belirliyoruz.

Kurda sormuşlar “Neden ensen kalın?” diye, “Kendi işimi kendim görürüm de ondan!” demiş. Türkiye’nin Gazze olayında fiilî olarak bir şeyler yapması lazım ki aynı plan kendi üzerinde de gerçekleşmesin. Ticaret Bakanı’nın “İsrail ile ticaretimiz %50 düştü.” açıklamasını bu anlamda ibretle düşünmemiz lazım. Zalime karşı kendi bölgemizde bile net bir tavır geliştiremiyorsak sloganların bizi kurtaracağını düşünmek ham hayal olur. Filistinli bir mücahidin sözüyle yazımızı tamamlayalım: Bizim için milyon tane kınama yayınlamak yerine bir tane mermi gönderin! Çünkü kınamalarınız düşmanı durdurmaya yetmediği gibi daha da yüreklendiriyor. Oysa göndereceğiniz tek bir mermi duruşunuzun hakikatini gösterecektir. Bu sebeple bize duruşunuzu gösterin! Yakınmalarınızı değil…

QOSHE - Filistin’de bir halk yok ediliyor! - Yunus Emre Altuntaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Filistin’de bir halk yok ediliyor!

13 1
24.12.2023

Şu ana kadar Filistin ve Gazze’de katledilen insanların sayısı 20 bini aştı. Buna enkaz altında kalan ve çıkarılamayan binlerce Gazzeli de dâhil edildiğinde tam bir soykırımla karşı karşıya olduğumuz açıktır.

Sadece katledilenleri değil yaralananları da konuşmalıyız. Nitekim İsrail’in bombardımanlarında yaralanan sivillerin büyük çoğunluğu beden bütünlüğünü yitirmiş durumda. Batı Şeria ve Cenin’de siyonist rejim yüzlerce Filistinliyi ayaklarından vurarak sakat bırakıyor. Direnen masum silahsız sivilleri acımasız şekilde katlediyor, evlerini yıkıyor, küçücük çocukları tutukluyor. Gazze’de tutuklanan yüzlerce sivil bilinmeyen yerlere götürülüp infaz ediliyor. Tüm bu katliamlar Uluslararası örgütlerin gözleri önünde gerçekleşiyor. Yaşanan bu manzaralar geçmişte Alman SS birliklerinin uygulamalarını aratmıyor. Siyonist rejim tıpkı Hitler gibi bir halkı toptan yok etmek için türlü yollar deniyor.

Son tespitlere göre Gazze’de yaralananların sayısı 70 bini geçti. Toplamda 2 milyon nüfusu olan küçük bir bölge için bu rakamlar dehşet verici. Bu rakamlar sadece iki ayda Gazze halkının ’unun hayatlarının yok edildiği anlamına geliyor. Nitekim 2 milyon nüfusun yarısına yakınını çocuklar ve bebekler oluşturuyor.

İsrail’in planı, toplu şekilde bir halkı tarihten silmek üzerine kurulmuş. Bu planlı soykırımın dünyanın gözleri önünde gerçekleşiyor olması tam bir akıl tutulması tam bir zillet tam bir ikiyüzlülük. Batı ülkelerinde yükselen çığlıkların asıl sebebi de bu. Batılılar şahit oldukları bu manzaraya kendi ülkelerinin izin verdiğini düşündükçe insanlıklarını sorgulamak zorunda kalıyor.

Maraş depreminde 50 bin canımızı yitirdik. 86 milyon nüfuslu güçlü bir ülke olmamıza rağmen depremin........

© Diriliş Postası


Get it on Google Play