Gazze'yiz ve Küresel Firavunların koalisyonuna direnen Gazze'ye selam ile...

NATO...

Türkiye'nin de üyelerinden olduğu NATO, elimizdeki kaynaklara göre insanlık tarihinin en geniş tabanlı ve aynı zamanda en kanlı örgütlü yapısıdır!

Bu yapıyı oluşturan ilkeler her ne kadar bütün üyeleri eşit görüyor olsa da uygulamada ABD'nin bir ordusu gibidir! Diğer üyeler bunu zımnen kabul ederler ve içlerinden bazıları bıçak kemiğe dayandığında biraz maraza çıkarıyor olsalar da hadlerini bilirler. Hadlerini aştıkları vaki olduğunda ise, hemen bildirilir.

Hatırlanacağı gibi, ABD, NATO'yu Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda ve 12 kurucu üye ile birlikte 4 Nisan 1949 yılında kurdu. Türkiye'nin bir çeşit baskı ve şantajla bu askeri pakta alınması 1952 yılına tekabül etmektedir.

ABD'nin ileri sürdüğü Rus tehdidi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'nin (SSCB) 1990'larda dağılmasıyla birlikte ortadan kalktı, ama ABD ittifaka yeni üyeler almaktan geri durmadı. Gerek Balkanlardan ve gerekse Avrupa'dan yeni üyeleri aldı.

Şimdiye kadarki süreçte Türkiye'nin İsveç'ten talebi, kendisine karşı terörist eylemler içinde olan PKK ve benzeri yapıların faaliyetlerini yasaklaması ve Kur'an yakma eylemlerine izin vermemesi oldu...

İsveç de inadına Kur'an yakma eylemlerini sürdürdü. Fakat PKK'nin ve ona bağlı yapılardan bazılarının faaliyetlerini durdurdu... İlk fırsatta misliyle destekleyeceğinden Türkiye'nin de şüphesi yoktur.

Sonuçta, Türkiye ve Macaristan'ın da onay vermeleri halinde, İsveç de bu yapıdaki yerini alacaktır...

Bu iki ülkenin onayı elbette ki, önemlidir, ama İsveç, er ya da geç NATO'ya alınacağından adı kadar emindir. Fakat İsveç, bu şer ittifakına sessizce girmeyi o şeytani gururuna yedirmedi. O da kendi üyeliğine şerh düşenleri kendince ezerek ve daha yalın bir dil kullanmak gerekirse, onurlarıyla oynayarak girmeyi tercih etti. Hedef tahtasına da Macaristan'ı değil, sadece Türkiye'yi koydu... Çünkü onayına muhtaç olduğu Türkiye'nin sinir uçlarıyla oynamak anlamına gelen Kur'an yakma eylemlerini ve Türkiye'ye karşı terör eylemlerinde bulunan yapıların faaliyetlerini yasaklıyormuş gibi yapmasını böyle okumak gerekir!

Dün (26 Aralık) itibariyle TBMM'nin ilgili komisyonu da İsveç'in NATO üyeliğini onayladığına göre, önümüzdeki gün veya hafta yahut aylarda TBMM'nin onayına sunulacaktır.

Görünen o ki, TBMM de oy çokluğuyla onaylayacak ve Türkiye de böylece hem kendi onuruyla oynama ve hem de kendi vatandaşlarının kutsal değerlerini yakma cüretinde bulunan NATO'nun bu nevzuhur üyesine "hoş geldin" selamını çakacak...

Sahi daha düne kadar üç kıtada aleme nizam verenlerin torunlarına ne oldu da dünyanın en kanlı bir örgütünün tetikçisi olma derekesine kadar düşüverdiler?

QOSHE - Türkiye, İsveç'in NATO üyeliğine kabulünü onaylamak zorunda(mı)dır! - Dr. Bekir Tank
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye, İsveç'in NATO üyeliğine kabulünü onaylamak zorunda(mı)dır!

10 0
28.12.2023

Gazze'yiz ve Küresel Firavunların koalisyonuna direnen Gazze'ye selam ile...

NATO...

Türkiye'nin de üyelerinden olduğu NATO, elimizdeki kaynaklara göre insanlık tarihinin en geniş tabanlı ve aynı zamanda en kanlı örgütlü yapısıdır!

Bu yapıyı oluşturan ilkeler her ne kadar bütün üyeleri eşit görüyor olsa da uygulamada ABD'nin bir ordusu gibidir! Diğer üyeler bunu zımnen kabul ederler ve içlerinden bazıları bıçak kemiğe dayandığında biraz maraza çıkarıyor olsalar da hadlerini bilirler. Hadlerini aştıkları vaki olduğunda ise, hemen bildirilir.

Hatırlanacağı gibi, ABD, NATO'yu Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda ve 12 kurucu üye ile birlikte 4 Nisan 1949 yılında kurdu. Türkiye'nin bir çeşit baskı ve şantajla bu askeri pakta alınması 1952 yılına tekabül etmektedir.

ABD'nin ileri sürdüğü Rus tehdidi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'nin (SSCB) 1990'larda dağılmasıyla birlikte........

© Doğruhaber


Get it on Google Play