Ülkenin seçim sathının son virajına girdiği günlerdeyiz. Kim nereyi kazanacak, kim yüzde kaç alacak soruları tartışıladursun HÜDA PAR ve onun içinde bulunduğu durum bizi Firavun ve
Musa mücadelesine götürmektedir.

Rivayet olunduğu üzere Hz. Musa (as) şehirde dolaşmaya çıkınca, biri Mısırlı Kıpti diğeri de İsrailoğullarından iki kişinin kavga ettiklerine şahit olmuştur. İsrailoğullarından olan kişi, Hz. Musa (as)’dan yardım istemiştir. Hz. Musa’nın yaptığı şey, belki de ayırırken, sadece bir tokat atmaktı ve Kıpti o tokatla ölüyor.


Olay, hepimizin malumu… O günden sonra Hz. Musa Kıptiler tarafından düşman bellenir. Çünkü bir Kıpti’yi öldürmüştür. Olayın sebebi neydi, o tokat hangi nedenle atılmıştı, Hz. Musa hangi hissiyatla hareket etti pek tartışılmaz, hatta hiç üzerinde durulmaz olayın.
Herkes olaya sonuç odaklı bakmakta…Hz. Musa ile Kıptiler arasına kan girmiştir artık. Bundan sonra Hz. Musa tebliğ götüreceği topluluğa karşı lal kesilmiştir, konuşamaz bir durumdadır
çünkü, alnında bir katil yaftası yapışmış duruyor! Ancak Allah tarafından tebliğ göreviyle vazifelendirilmiştir ve bu mesajı o topluma da götürmekle mükelleftir. Katil olarak görüldüğü topluma ilahi mesajı Harun vasıtasıyla insanlara duyurmak için Allah’a yalvarır. Allah, Harun’u O’na yardımcı ve peygamber olarak gönderir. Harun, Hz. Musa’nın mesajını insanlara götürecektir, zira Hz. Musa içinde bulunduğu topluluğa kendisini ifade edememektedir. Toplum bir kere bir etiketi yapıştırmıştır kendisine. Harun ise belagati düzgün, duruşu sağlam ve en önemlisi yargılanacak bir pozisyonu yoktur.

Olayın gelişimine baktığımızda 90’lı yıllarda Doğu’da mütedeyyin insanların aynısını yaşadığını görmekteyiz. Zalim ve acımasız zamane Kıptileri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da dindarlara kan kusturmaktaydı. Acımasızlıkta Firavun’a rahmet okutan bu güruha karşı mütedeyyin insanların nefsi müdafaa niyetiyle zamane Kıpti’sine attığı tokat onların
toplum nazarında lal kesilmesine neden oldu. Mütedeyyin insanların çektiklerini anlatacak hiçbir yayın organları yoktu, olan biten sadece dezenformasyonla haber üreten ve kirliliğin her türlüsünü meşru gören şer odaklardan gidiyordu.


Perinçek’in ekibinin çıkardığı 2000’e Doğru dergisi ve PKK’nın basın yayın organları kirli bir dezenformasyonla her yerde ciddi bir algı oluşturdular. Dedim ya, mütedeyyin kitlenin kendini ifade edecek hiçbir aracı yoktu. Kitle iletişim araçlarını kullanamıyor, seslerini duyuracakları, bırakın haklılıklarını duyurmayı, “imdat” çığlıklarını duyuracakları bir mecraları yoktu. Batıdaki mütedeyyin insanlar da bölge ile ilgili bilgileri yine bu algı operasyonları
ile yönetilen merkezlerden alıyordu. Ve uzun süre Doğu’da dindar insanlar yalnız bırakıldı, yalnız bırakılmakla kalınmadı düşmanlarının etiketleriyle yaftalandı, etiketlendi, aralarına mesafe kondu.


Kitlenin kendini ifade edecek bir aracı yoktu. Boynunda şiddet yanlısı olmakla suçlanan bir yafta… İlahi mesajı götürmek için gittiği halkın karşısında lal kesilmiş bir hâlde…

HÜDA PAR, belki de bu kitlenin yaymak istediği ilahi mesajı kitlelere Harun misali taşımak için bir lütuf… HÜDA PAR’ın önemi tam da burada ortaya çıkmakta. Lal kesilmiş Musa bugün susacak, HÜDA PAR Harun gibi konuşacak, Harun gibi anlatacak, Harun gibi kitlelere ulaşacaktır. 90’lı yılların bıçkın delikanlıları Musa gibi sabredecek bugün.


Bugün gelinen noktada sahaya baktığımızda Harunları her yerde görüyoruz. Her derde deva, her yaraya merhem oluyorlar. Her yere koşuyor, her yerde konuşuyorlar… Çok da güzel
konuşuyorlar… Sadece konuşmuyorlar, söylediklerini yaşıyorlar, yaşadıklarını
söylüyorlar. Din ile yaşam onlar için ayrılmaz bir bütün olmuş. İkide bir karşılarına Hz. Musa’nın etiketlendiği gibi bir etiketle karşı karşıya kalıyorlar.
Yapmaları gereken tek bir şey var:
Tebessümle gülmek.
….
Musa sabrediyor dedik.

Musa, Firavun’un ordusu çıkmayana kadar sabredecek.
Firavun’un ordusu Musa’nın karşısına çıktığı zaman da direnecek, sabredecek, Allah’ın inayetiyle Kızıldeniz’i yarıp geçecek.

Allah’ın selamı Harun ve Musaların ve onların yolunu takip edenlerin üzerine olsun.
Allah’a emanet olun.

HAMDULLAH YILDIZ

QOSHE - Bırakın Harun Konuşsun! - Konuk Yazar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bırakın Harun Konuşsun!

11 1
28.03.2024

Ülkenin seçim sathının son virajına girdiği günlerdeyiz. Kim nereyi kazanacak, kim yüzde kaç alacak soruları tartışıladursun HÜDA PAR ve onun içinde bulunduğu durum bizi Firavun ve
Musa mücadelesine götürmektedir.

Rivayet olunduğu üzere Hz. Musa (as) şehirde dolaşmaya çıkınca, biri Mısırlı Kıpti diğeri de İsrailoğullarından iki kişinin kavga ettiklerine şahit olmuştur. İsrailoğullarından olan kişi, Hz. Musa (as)’dan yardım istemiştir. Hz. Musa’nın yaptığı şey, belki de ayırırken, sadece bir tokat atmaktı ve Kıpti o tokatla ölüyor.


Olay, hepimizin malumu… O günden sonra Hz. Musa Kıptiler tarafından düşman bellenir. Çünkü bir Kıpti’yi öldürmüştür. Olayın sebebi neydi, o tokat hangi nedenle atılmıştı, Hz. Musa hangi hissiyatla hareket etti pek tartışılmaz, hatta hiç üzerinde durulmaz olayın.
Herkes olaya sonuç odaklı bakmakta…Hz. Musa ile Kıptiler arasına kan girmiştir artık. Bundan sonra Hz. Musa tebliğ götüreceği topluluğa karşı lal kesilmiştir, konuşamaz bir durumdadır
çünkü, alnında bir katil yaftası yapışmış duruyor! Ancak Allah tarafından tebliğ göreviyle vazifelendirilmiştir ve bu mesajı o topluma da götürmekle mükelleftir. Katil olarak görüldüğü topluma ilahi mesajı Harun vasıtasıyla insanlara duyurmak için Allah’a yalvarır. Allah, Harun’u O’na yardımcı ve peygamber olarak gönderir. Harun, Hz. Musa’nın mesajını insanlara götürecektir, zira Hz. Musa içinde........

© Doğruhaber


Get it on Google Play