Hala içimiz kan ağlayarak maalesef izlemekle yetiniyoruz. Yaptıklarımızı çok şey yapmış biri olarak görmektense yetersiz ve durağan olarak adlandırmak daha doğru olur. Şöyle somut ve göze gelir bir şey yapmanın gönlü rahatlatan sonucunu; ancak Kassam sahada yapıyor, biz de ferahlıyoruz.

Yine de yapılacak şeylerin bireysel, kurumsal ve devlet üçgeninde yapılabileceğini herkes biliyor. Bireyler sokaklarda, dualarda ve gösterilerde; kurumlar yani STK’lar hakeza meydanlarda aynı görevi maddi ve manevi yardımlarla icra derdindeler. Devlete gelince yapabildikleri, muadillerine göre daha fazla iken daha azla yetinme tercihini kullanıyor.

İspanya aynı din ve aynı kutsalı paylaşmamasına rağmen meclisinde dahi fazlasıyla işgalciyi dillendirip suçluyor. Hatta üyesi olmasına rağmen Avrupa Birliğine karşı aynı tonda, birliği suçlayıcı söylemlerde bulunmaktan çekinmiyor. Güney Afrika ise soykırım yapmakla işgalciyi suçlayıp Uluslararası Adalet Divanına şikâyette bulunuyor. Halbuki bunları yapmak bize yakışırdı. Sonuç olumsuz bile olsa mesele fiili girişimde bulunmak değil mi?

Üçgenin ayaklarından biri bugün yeterince destek vermemek veya yükü taşımamakta direniyorsa üçgen, uzun süreli olmaz. Kırılgan ve pasif olur. Şu an öyle değil mi? İlk günlerdeki gibi bir duyarlılık, gittikçe pasif bir desteğe yahut bağışıklık kazanmış bir anlayışa evrilmiyor mu? Elbette buna izin vermeyenler de var.

Umutsuz olmak bize yakışmaz ama umut aşılayacak, motivasyon yükseltecek desteklerden de bahsetmek gerek. Düzenli ama sürekli olan bir HÜDA PAR desteği var. Az veya çok olması önemli değil, desteğin kendisi önemli, taraf olmayı göstermek ve bakın buradayım demek önemli.

Bu desteklerden en son olanı anlamlı olanıydı. İstanbul’daki Mısır Konsolosluğu önünde dün gece saat 22.00’de yapılan protesto idi. Maksat Mısır’ın “Refah Sınır Kapısı”nı sürekli açmada iradesini kullanması konusunda ve siyonistlere karşı dik bir duruş sergilemesinde teşvikte bulunmaktı. Geceydi, çok da dikkat çekmezdi, katılımcılar azdı, çevre “Bebek” gibi konuya ilgisiz yılbaşı ve Noel’e göründüğü kadarıyla aşırı ilgili bir semtti gibi hiçbir olumsuzluk, gerçeği haykırmak ve hatırlatmak için bir engel olamazdı.

Ayrıca hemen her ilde düzenli ve sürekli yapılan destek gösterilerinin bereketi, toplumun Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda duyarlılığını artıracağından aslında bu gösterilere daha çok bizim ihtiyacımızın olduğunu anlatıyor.

Galiba Aksa Tufanı bireysel, kurumsal ve küresel bir uyanışa sebep oldu. Tek eksik, devletlerin hala uyanmaması, ABD’den izin alamaması…

QOSHE - Uyanış! - Mehmet Ali Gönül
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Uyanış!

9 0
31.12.2023

Hala içimiz kan ağlayarak maalesef izlemekle yetiniyoruz. Yaptıklarımızı çok şey yapmış biri olarak görmektense yetersiz ve durağan olarak adlandırmak daha doğru olur. Şöyle somut ve göze gelir bir şey yapmanın gönlü rahatlatan sonucunu; ancak Kassam sahada yapıyor, biz de ferahlıyoruz.

Yine de yapılacak şeylerin bireysel, kurumsal ve devlet üçgeninde yapılabileceğini herkes biliyor. Bireyler sokaklarda, dualarda ve gösterilerde; kurumlar yani STK’lar hakeza meydanlarda aynı görevi maddi ve manevi yardımlarla icra derdindeler. Devlete gelince yapabildikleri, muadillerine göre daha fazla iken daha azla yetinme tercihini kullanıyor.

İspanya aynı din ve aynı kutsalı paylaşmamasına rağmen meclisinde dahi fazlasıyla işgalciyi dillendirip suçluyor. Hatta üyesi olmasına rağmen Avrupa Birliğine karşı aynı tonda, birliği suçlayıcı söylemlerde bulunmaktan........

© Doğruhaber


Get it on Google Play