“Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et! Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa inkâr edenlerden iki yüz kişiyi yener. Sizden yüz kişi olursa bin kişiyi yener: Çünkü onlar yaptıklarının bilincinde olmayan bir topluluktur.” (Enfal, 65)

Tüm zorluklara karşı sabır ve sebatla mücadele edilmesi gerektiğini emreden bir ayeti kerime...

İki yüz günü aşkındır azgın, vahşi bir güruha karşı, sabırlı ve imanlı bir topluluğun mücadelesine şahitlik etmekteyiz.

Bir tarafta bütün galibiyeti; masum çocukları, çaresiz kadınları ve beli bükülmüş ihtiyarları vahşice katletmek olan mağlup terör şebekesi İsrail varken

Diğer tarafta izzetli, onurlu ve her anlamda savaş hukukunu muhafaza eden, düşmanı zelil bir hale getiren Mücadele şehri Gazze var.

Gazze kıyamında tüm bu süreçler yaşanırken iki baharın içinde bulduk kendimizi...

Birincisi: Üstadımızın, “Acaba her senede dört yüz bin envâı birden zemin yüzünde icad eden ve semâvat ve arzı altı günde halk eden ve altı haftada, her baharda, kâinattan daha san’atlı, hikmetli, zîhayat bir kâinatı inşa eden bir kudret-i ezeliye, bir ilm-i ezelînin...” şeklinde tarif ettiği bahar mevsimidir.

Evet, haşrin bir provası olan bahar mevsiminin içerisindeyiz. Tefekküründen mahrum olmamaya bakmalıyız.

Kışta öldüren, baharda dirilten bir Rabbimiz var.

Zorluğun içine rahmeti yerleştiren, zifiri karanlıktan sonra sadık fecirlere kavuşturan bir Rabbimiz…

Gazzemizde de bugün kıştır; ama yarın şehidlerin mübarek kanları, mazlumların gözyaşları ve mücahidlerin terleri ile sulanan tohumlar neşv-ü nema bulacaktır. Gazze’de bahar olacak!

Gazze dünyaya bahar olacak!

Diğer baharımız ise âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimizin dünyaya teşrif ayı olan Nisan ayıdır.

O’nun(s.a.v) gelişi, dünyanın karakışına bir bahardır.

Her bir sözü, her bir fiili, her bir ahlakı bahar çiçekleri gibidir.

O’nu(s.a.v.) okuyabildigimiz anlayabildigimiz anlatabildigimiz ve

yaşayabildiğimiz kadar bizim üzerimizde de bu renk ve kokular yansır.

Sünneti seniyyesi; hem ahlakın hem adaletin hem ibadetin hem cihadın en makbul şekilde kabul edilmesinin en somut, en güzel halidir.

Bu bahardan da kendimizi mahrum etmemeliyiz.

Bu vesile ile;

Her yıl Nisan ayında Peygamber Sevdalıları Vakfınca düzenlenen Mevlid-i Nebi etkinlikleri bu yıl da farklı şehirlerde gerçekleşmektedir. Bu pazar günü de Diyarbakır’da gerçekleşecektir.

Katılmak için şartları zorlayalım, programımızı ona göre ayarlayalım.

Efendimiz ve bahar mevsimi birbirine nasıl yakışıyor bizzat şahitlik edelim.

Katılacağımız en güzel, en hayırlı kalabalıklardan birinin burası olduğunu bilelim.

Zira buraya gelen kuru bir kalabalık değil;

Yeryüzünün her yerinde insanlık mevsimi hep bahar olsun gayesinde olanlardır.

O baharın bir parçası olma duası ile...

QOSHE - İki Yüz Gün ve İki Bahar - Mehmet Aydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İki Yüz Gün ve İki Bahar

13 0
26.04.2024

“Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et! Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa inkâr edenlerden iki yüz kişiyi yener. Sizden yüz kişi olursa bin kişiyi yener: Çünkü onlar yaptıklarının bilincinde olmayan bir topluluktur.” (Enfal, 65)

Tüm zorluklara karşı sabır ve sebatla mücadele edilmesi gerektiğini emreden bir ayeti kerime...

İki yüz günü aşkındır azgın, vahşi bir güruha karşı, sabırlı ve imanlı bir topluluğun mücadelesine şahitlik etmekteyiz.

Bir tarafta bütün galibiyeti; masum çocukları, çaresiz kadınları ve beli bükülmüş ihtiyarları vahşice katletmek olan mağlup terör şebekesi İsrail varken

Diğer tarafta izzetli, onurlu ve her anlamda savaş hukukunu muhafaza eden, düşmanı zelil bir hale getiren Mücadele şehri Gazze var.

Gazze kıyamında tüm bu süreçler yaşanırken iki baharın içinde bulduk kendimizi...

Birincisi: Üstadımızın, “Acaba her senede dört yüz bin envâı birden zemin yüzünde........

© Doğruhaber


Get it on Google Play