Aksa Tufanı, insanlığın ölmüş, uykuda olan vicdanını uyandırmaya devam ediyor.

İşgal edilmiş, zihin ve akılları özgür ve azade kılıyor.

Ölü kalpleri uyandırıyor, uyuyanları uyandırıyor.

Ama ölü ve uyuyor numarası yapanları diriltemiyor, uyandıramıyor.

Batı ülkelerinin başkentlerinde yüz binlerin katılımıyla Gazze’deki soykırım protesto edilirken Filistin’e olan destek ifade ediliyor.

ABD Washington’da Siyonist rejimin Büyükelçiliği önünde 25 yaşındaki ABD’li bir asker üzerine benzin dökerek kendini yaktı. ABD Hava Kuvvetlerinde aktif görevde olan 25 yaşındaki Aaron Bushnell, kendini yakmadan önce, "Artık soykırıma iştirak etmeyeceğim. Şimdi oldukça şiddetli bir protesto düzenleyeceğim ancak Filistinlilerin işgalcilerin elinden yaşadıkları karşısında benim eylemim çok da büyük bir şey değil’ diyerek kendini ateşe veriyor ve nefesi kesilene kadar "Filistin'e özgürlük" diye bağırıyor.

Asker, hayatını kaybediyor.

Zulme, işgale karşı olmak için Müslüman olmaya, Filistinli olmaya gerek yok.

Salim, bozulmamış bir fıtrat ve vicdan yeterlidir.

Batı dünyasında bunlar olurken, İslam ülkelerinden istenen tepki ve destek gelmiyor.

Kudüs’e giden ve Mescid-i Aksa’ya giden Türkiyeli bir gruba Filistinli bir kardeşimizin Türkiyeli kardeşlerine sitem ve şikâyet içeren sözleri çok manidardır.

Kudüslü kardeşimiz şunları söylüyor.

…

Evet, kardeşimiz, kardeşlerimiz haklı.

Kırmızıçizgilere daha ulaşamadık mı?

Nerede kırmızıçizgi…

Bu kırmızıçizgi nasıl bir şey…

Kırmızıçizgiye ulaşılması ve Müslümanların gözlerinin kırmızı olması, hiddetlenmesi, öfkelenmesi, işgalcilerin üzerine ordularıyla yürümesi için ne lazım.

Ne kadar Filistinli kadın ve çocuğun şehit olması, gerekiyor?

İşte Kudüs’ü başkent olarak ilan ettiler.

Aksa, her gün Siyonistlerin necis postallarıyla kirletiliyor. Altı kazılarla oyuluyor ve yıkıma doğru gidiyor.

Kırmızıçizgi olan Kudüs ve Aksa’nın ne kadarının işgal edilmesi, ne kadarının yıkılması gerekiyor?

Tamamen işgal edilmesi ve bir gün uyandığımızda yıkıldığı haberini duyduğumuzda mı?