Aradan el atılıp kurtulanlar hariç, toplumun kahir ekseriyeti muktedir gücün dizayn ettiği kalabalıklardır.

Sahile vuran milyonlarca deniz yıldızı ve deniz kabuklusundan alıp geri atabildiklerimizdir kurtulanlar. Sahile vuran deniz yıldızlarını denize geri atan adamın hikayesini bilirsiniz. Üzerine düşeni yapar ve kurtardığı üç beş ile yetinir ve durulur. Niye denizi terk ettiklerini sorgulamaz.

Çok çok çalışıp biraz daha atsanız ne olur. Galiba bu “erdemli” davranışımızla bizi asırlardır avutup durdular. Tabii biz de asırlardır “iyilik” kastık. “Sen üzerine düşeni yap, geri kalanını biz yeriz” dediler. Haram diye yemedik. Tatmin olduk. İyiyiz ya… Ölü midyeleri bile iyilik adına toplattılar. Dönüşte kırık kasalı kamyonetimizle taşıdık pazara; kıramamıştık onları. İyiyiz ya… Hatta tezgâhta bekçilik de yaptık, “zarif elleri ve kibar dudaklarıyla” gelip yesinler diye. Biz pişirdik biz yedirdik. Yıldızlaşmıştık kurtardığımız yıldız adedince. Yedirdiğimiz midye sayısınca.

Mutmaindik. Yasağı ihlal etmemiştik, harama dokunmamıştık ya… Yememiştik. Birkaçını da biz kurtarmıştık. “Varsın elleri zarif, dudakları kibar olsun. Ateştir yedikleri” sanıyorduk. Fena “yemiştik”. Sahile çok adamla inmeyi akıl etmişti bir akilimiz. Kimsecikler inmedi. İnandıramamıştık midyeleri kurtarmanın onu yemekten daha iyi bir şey olduğunu… 3 kişi olmuştuk anca. Ama 3 kat olmuştuk. Mutluyduk; coşkulu… Sonra 9… Sonra 27… milyonlara varırız bir gün. “Yıldızlar” kurtulur. Gizliden yiyenlerimizi saymazsak tabi… Belki de “harama” uzanan çok elimiz var da biz göremedik.

Asırlar geçti midyeler hep öldü, biz ölülerini taşıdık çocuklarımız pişirdi, günahkârlar yedi. Sahi bu “günahı” kim yedi?

Sahili hiç dolduramadık. Hem doldursak ne olur ki… Denize hükmetmeli. Suları kirletmemeli. Okyanusları aşmalı… Ferman sahibi olmalı… Denizaltı ve deniz üstü donanmalarımız olmalı. Dümene geçmeli. Dalga kıranlar yapmalı. Ölüm mukadder olduktan sonra leşlerle ve leş yiyenlerle zaman harcamanın beyhude olduğunu anlamalı…

Estirdiğimiz rüzgâr sahil kuşlarını bile ürkütmüyorsa denizi dalgalandırmaya kalkışma ile dalga geçerler elbet…

Muktedir olmalı… Ferman yazmalı… Uğraşıp uğraşıp sahile götürmeye ikna ettiğimiz 3-5 çocuğumuzu, 3-5 kuruşluk enstrüman ile saf saf saflarını alıyorlar.

Zafer'in yollarını bilmeyenler sefer eylemekle mesuliyetten kurtulamazlar. Hatta harcadıkları ve harcattıkları enerjinin mesulüdürler.

QOSHE - Üç Beş Deniz Yıldızını Kurtarmakla Hep Avunduk - Mehmet Gülsever
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Üç Beş Deniz Yıldızını Kurtarmakla Hep Avunduk

14 0
22.04.2024

Aradan el atılıp kurtulanlar hariç, toplumun kahir ekseriyeti muktedir gücün dizayn ettiği kalabalıklardır.

Sahile vuran milyonlarca deniz yıldızı ve deniz kabuklusundan alıp geri atabildiklerimizdir kurtulanlar. Sahile vuran deniz yıldızlarını denize geri atan adamın hikayesini bilirsiniz. Üzerine düşeni yapar ve kurtardığı üç beş ile yetinir ve durulur. Niye denizi terk ettiklerini sorgulamaz.

Çok çok çalışıp biraz daha atsanız ne olur. Galiba bu “erdemli” davranışımızla bizi asırlardır avutup durdular. Tabii biz de asırlardır “iyilik” kastık. “Sen üzerine düşeni yap, geri kalanını biz yeriz” dediler. Haram diye yemedik. Tatmin olduk. İyiyiz ya… Ölü midyeleri bile iyilik adına toplattılar. Dönüşte kırık kasalı kamyonetimizle taşıdık pazara; kıramamıştık onları. İyiyiz ya… Hatta tezgâhta bekçilik........

© Doğruhaber


Get it on Google Play