Çok değil daha düne kadar ne güzeldi şu dünyamız. Herkes eşit; ununu elemiş eleğini de asmıştı. Gerçi dünyayı; ..değiştirilmesi teklif dahi edilemez” yasalarına razı etmiş tanımsız bir azınlık da vardı ve bunlar daha da eşitti ama olsundu!

Aynı azınlık herkesin kaftanını biçmiş, giydirmişti. Haddini bildirmiş, hududunu çizmişti. Azınlığın işine aklımız ermiyordu. Ham aklımız yetse de gücümüz, yüreğimiz yetmiyordu. Alan almış, satan satmıştı tabi ki 7 Ekim 2023’e kadar.

O gün neler olduğunu iyi biliriz ama bildiğimizin ötesinde de çok şeyler oldu.

Haydi; “Şem’a yanan pervaneler,/ Gelsin beraber yanalım/ Aşka düşen divâneler,/ Gelsin beraber yanalım”

Söz basit ama iz’an, vicdan, vicdan ister. Öyle değme herkes anlamaz. Çünkü; “Kandillere katran dökmüş geceler!”

Sadece Sakarya ve Fırat değil kardeşleri Yeşil Nil, Cömert Tuna da “öz yurdunda garib!” Amazonlar ise beyhude çağlar!

O gün; Devletler değil, Halklar yeni bir güne uyandı.

Dünyada düne kadar güzel denen her şeyin aslında çirkin olduğu görüldü. Bazılarının ununu henüz elemediği, eleğini ise asla asmadığı görüldü. Dünyada herkesin eşit olmadığı, daha eşit olduğu sanılan azınlığın aslında “daha eşitin ötesindeki eşitler” oldukları yani dünyanın beyazları hatta Bembeyazları oldukları görüldü. Bu Bembeyazların yasalarının dokunulmaz değil, dokunanın bin pişman olduğu görüldü. Gayrısının, Zencinin ötesinde Kazandibi Kömür Siyahlar kayıldığı görüldü.

Gazze’nin bu tespit ve teşhirlerinin meydanında asırlardır tanımlanamayan azınlığın aslında kadim küfür ve zulmün postmodern varisleri olduğu kusursuz görüldü.

Rahman ve Rahim’in Dört kitapta mükerreren öğrettiği küfrün aynı küfür, zalimin aynı zalim, münafığın aynı münafık, fasığın aynı fasık, gaflet ve cehaletin aynı gaflet ve cehalet olduğu.. şeksiz göründü Gazze’den bakınca!

Değişen bir şey yokmuş! “Su insanı boğar, ateş yakarmış.” Milattan önceki Firavun, Galya, Barbarlar, Drakulalar… yok ama bunlara rahmet okutan Amerika varmış. Bu Amerika’nın, silah ve sermayesini kullandırdığı bir Avrupa Birliği varmış. Batının kapitalist sömürü kültürünün üst aklı olan Derin İngiliz Aklını gördük. Bu İngiliz aklının süzülmüş Şeytani aklı olan Siyonist Akıl ve Sermaye’yi gördük. Bu şeytanın kalesi Amerika’ymış! Pedofilik Sinagogların profesyonel yapılanması Amerika’daymış! Bildik, Gazze’de öğrendik elhamdülillah!

Yani asıl katil Siyonizm’in Kalesi Amerika’dır.

Hep söylerim; Kapitalist Siyonist sermaye aslında bir ırk veya din değildir. O, insanoğlunun din, değer ve dünyasının yakasından düşmeyen Şeytan’ın insan suretidir.

Halkı Müslüman milletleri yöneten ekser “devlet, hükümet ve her gece ansızın dolaplar çeviren o liderleri unuttuğum düşünülmesin! Ew jî Hırç in. Hirç jî ji xwe bê xisêt u xedare!

Ne kadar da koyun postuna bürünmüşlerdi tabi ki Gazze’den önce!

İsrail mi? Aş nîne çeqçeqûn e! (Değirmen değil, öğütücü taşın üstündeki imleç). Kurulduğu günden beri bir devlet gibi davranamayan israil’e yakışır. İngiliz aklının, Ümmetin nimetlerini sömürmek için kurduğu bir haydut yapılanma. Kuruluş amacına uygun olarak işliyor. Yeryüzünde en çok katliama uğramış olan Yahudi milletinin yarınlarının; beraber yaşadığı millet ve komşu devletlere bağlı olduğunu düşünemeyecek kadar beyinsiz; bilemeyecek kadar çılgın; Rahman ve Rahim’in dört kitapta lanet ettiği bir ucubedir. Yani israil kabul etsin veya etmesin, bilsin veya bilmesin artık bugün için son ama tarihinin en büyük soykırımına uğrayacağı zaman ve zemine doğru hızla yol alıyor mel’un.

Yarın kimse ona acımayacak! Bulundukları yerde acınacak hale düşecek, uğruna tüm değerlerini feda ettikleri, en nihayetinde ilah diye taptıkları o zenginlik ve kazanımlarını asıl sahiplerine bırakacaklar!

Çünkü şeytanın maşası olmuş o lanetli; canavarca hislerle her suç ve günaha, masumların kanına bulanmış kanlı elleriyle biledikleri katillerini çağırmakta!

Beyazsaray’ı basacak kadar insanlık için çırpınan bir azınlık Yahudi de var ama o gün yetmeyecek! Ona her suç ve günahı işleten asıl katil de onu katledecek veya katliama uğramaları için ciğerini yaktığı birilerine terk edip seyredecek tıpkı bugün Gazze’yi seyrettiği gibi! Çünkü;

Zalimlere dedirir bir gün Hazret-i Mevlâ/ Tallâhi lekad âsereke'llahu aleynâ!

Çünkü; “Allah insanların birini diğeri ile defetmeseydi, yeryüzünde düzen bozulurdu. Fakat Allah, âlemlere karşı lütufkardır.” (Bakara-251) Wesselam.

QOSHE - GAZZE’DEN BAKINCA Asıl Katil - Mirali Yıldırım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

GAZZE’DEN BAKINCA Asıl Katil

6 0
30.01.2024

Çok değil daha düne kadar ne güzeldi şu dünyamız. Herkes eşit; ununu elemiş eleğini de asmıştı. Gerçi dünyayı; ..değiştirilmesi teklif dahi edilemez” yasalarına razı etmiş tanımsız bir azınlık da vardı ve bunlar daha da eşitti ama olsundu!

Aynı azınlık herkesin kaftanını biçmiş, giydirmişti. Haddini bildirmiş, hududunu çizmişti. Azınlığın işine aklımız ermiyordu. Ham aklımız yetse de gücümüz, yüreğimiz yetmiyordu. Alan almış, satan satmıştı tabi ki 7 Ekim 2023’e kadar.

O gün neler olduğunu iyi biliriz ama bildiğimizin ötesinde de çok şeyler oldu.

Haydi; “Şem’a yanan pervaneler,/ Gelsin beraber yanalım/ Aşka düşen divâneler,/ Gelsin beraber yanalım”

Söz basit ama iz’an, vicdan, vicdan ister. Öyle değme herkes anlamaz. Çünkü; “Kandillere katran dökmüş geceler!”

Sadece Sakarya ve Fırat değil kardeşleri Yeşil Nil, Cömert Tuna da “öz yurdunda garib!” Amazonlar ise beyhude çağlar!

O gün; Devletler değil, Halklar yeni bir güne uyandı.

Dünyada düne kadar güzel denen her şeyin aslında çirkin olduğu görüldü. Bazılarının ununu henüz elemediği, eleğini ise asla asmadığı görüldü. Dünyada herkesin eşit olmadığı, daha eşit olduğu sanılan azınlığın aslında “daha eşitin ötesindeki eşitler” oldukları yani dünyanın beyazları hatta Bembeyazları oldukları görüldü. Bu Bembeyazların yasalarının dokunulmaz değil, dokunanın bin pişman olduğu görüldü. Gayrısının, Zencinin ötesinde........

© Doğruhaber


Get it on Google Play