Halkı Müslüman Ülkelerdeki hemen her şey terörle yaşıt. Bu ülkelerdeki sermaye, medya, siyaset, yasalar, uluslararası anlaşmalar, barış ve savaşların alayı yüzyıllık bir geçmişe sahip. Genç, dinamik, zeki ve çevik.

Daha dün gibi. Dedelerimiz yaşadı, babalarımız anlatırdı. Kulağımızda çınlıyor. Çok yakın; bir o kadar da tanıdık. Olay şuydu:

“Ezan sesi duyulmuyor/ Haç dikilmiş minbere/ Kâfir Yunan bayrak asmış/ Camilere, her yere

Öyle ise gel kardeşim/ Hep verelim el ele/Patlatalım bombaları/ Çanlar sussun her yerde!

Çanlar sustu!/ Ve birden yüzyılların yabancısı bir ses değdi minarelere:/ “Tanrı uludur! Tanrı uludur!/ Polistir babam!...” (İ.Özel)

Azami yüzyıllık bir mazisi olan Müslüman ülkeler; Osmanlının kanına giren Haçlı Haramilerce görülen lüzum üzere bahşedilmişti. Suya sabuna dokunmadan avucumuzda bulmuştuk.

Aynen de böyle oldu. Bu bir.

Alınteri değil, miras da değil; yerli değil, yabancı hiç değil. Düşman değil ama hep dostları ve dostluğu çarpıyor.

Rabbimiz; “Mü’minler ancak kardeştir..” diyor. Kardeşler çözümü; BM’de, Londra’da, Lahey’de, Cenevre’de arıyor. Filistin, Kıbrıs, Karabağ… için Cenevre’de bir ömür beyhude aradığımız çareler gibi.

Peygamberim; Müminin üç günden fazla küs kalması haramdır” diyor; neredeyse yüz yüze buluşan, konuşabilen Müslüman devlet, cemaat, cemiyet kalmamış. Mesela Suudi ve İran’ın buluşması Çin’in arabuluculuğuyla mümkün oldu.

Kadim Aksa ve Kudüs’un yurdu olan Filistin Meselesi, Gazze’de olan etnik temizlik ve soykırıma karşı yükselen meydanların en gür sesi artık Garbın Afaklarıdır. Güneş Batı’dan doğmakta..

Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric; "Gazze, 1945'teki Berlin'den daha kötü durumda. Derhal ateşkes olmalı” diyor. Guatemala Devlet Başkanı Bernardo; yemin töreninden önce; "Gazze 1945'teki Berlin'den daha kötü. Neredeyse tüm evler yıkılmış durumda ve 1,5 milyon insanın yatacak yeri yok. İnsanların yiyecek çok az şeyleri var" diyor.

CIA’nın kalesi Amerika’da Sinagog altındaki tünellerin rezaleti; siyaset, medya ve sermaye çevrelerinin bulaştığı fuhuş melanetinin kirli çamaşırları mezattayken Müslüman ülkelerdeki kirli ve karanlık yapılanmalar hala utanmadan yasama, yürütme ve yargıda, din ve değer sahalarında en güçlü dönemini yaşıyor…

Muhammed ümmetinin son bir asırlık manzarası bu!Kul olayım kalem tutan -Gazze’de de silah tutan- ellere!/ Katib arzuhalim yaz yare böyle!”

Ümmetin diyarında bir öze dönüş çırpınışı var ama Gamzeden bakınca yetmiyor!

Diyar-ı İslam’ın manzarası; “Tiştkê min heye tişt nîne! Ser kevirê xwişt nîne! Hêk dike Mirîşk nîne!. Bu, kaplumbağaydı ama Müslüman devletlerin bilmecesi hala bir muamma! Hala stratejik kurum ve kuruluşlar, sınırlar, meskûn mahaller, yemin metinleri, yasa ve tüzükler… Yerli olan ne varsa onu bunaltıyor. Dokunamıyoruz, konuşamıyoruz… Mekruhun ötesinde zinhar haram olan engebelerle, tuzaklarla dolu.

Birilerinin çıkıp bu ezberi bozması lazım. Kral gerçekten çıplak ama birilerinin söylemesi lazım.

“Bizim oğlan bina okur/ Döner döner yine okur!/ Çuval çuval sırtlar/ Harar harar unutur!”

Mesele de o unuttuğumuz hararlar! Birilerinin -mürteci yaftalaması pahasına- geriye dönüp o hararları yüklemesi, getirip hizmete sunması lazım. Dilimizin üzerinde! Tam diyeceğimiz sırada söz dilimize dolanıyor. Çünkü Siyonist Sermayeli CIA/MOSSAD’dan ihale alan terör de ayağımıza dolanıyor.

Ümmetin aşiretleri bile Hilafet ve tevhitle savaştı, ayrıştı. Hakkın ve aklın bir olan yoluyla çatışan ama Kürd’e Hakk’ı ve tevhidi dayatan; dayattıkça da işi Batıla süren bir ümmet ve bunun merkezi bir Ortadoğu var.

Birilerinin bu konuda da ezber bozması lazım. 50 yıldır denenen, denendikçe küresel istihbaratlara iş ve alan çıkaran miadı geçmiş reçeteler var. Maziye, dram ve acılara, hayır ve şerre, dost ve düşmana ulaşmanın bir tık ötede olduğu dünyamızda onlarca tekrarla denenmiş ret ve inkara dayalı amatör çözümleri denemenin manası nedir?

CIA/MOSSAD’ın koordine ettiği/edeceği provokatörlerin, keskin nişancı fırsatçıların; vatan, millet, mağduriyetler, bayrak gibi kutsallar üzerinden ateşe benzin taşıdığı bir zemin ve zamandayız.

Giden canlara yazık. Heba olan sermaye, kelepçelenen kadim aklımıza sahip.

Siyonist Sermayeli ABD; bölgeyi şekillendirmekte ama tekliyor. Silah, uçak istediğimiz bir ABD’yle hala yürümek felakettir. İncirlik, Kürecik kapatılsın! İsrail’e ihracat yasaklansın!

İran, Irak hatta Suriye’de kullanılan Kürd ve Kürdistan kelimeleri artık sıradanlaşmalı; korku olmaktan çıkmalı.

Terör mü? Bu zaten medeniyetlerin beşiği olan Anadolu’nun kaderi ve bizim seçimimiz ancak Şeytanımızı da artık anlamamız, tanımamız hatta sevmemiz(!?) şarttır!

“Varrol Şeytanım! Çünkü benim ilham kaynağımsın!”(Şeriatî) Derdimiz mi? Derdimizi de seviyoruz! Behren, beren ve Cewwen gelsin! Göreceği de var. Vesselam!

QOSHE - GAZZE’DEN BAKINCA- Müslüman Ülkelerde Terörle Mücadele - Mirali Yıldırım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

GAZZE’DEN BAKINCA- Müslüman Ülkelerde Terörle Mücadele

7 0
16.01.2024

Halkı Müslüman Ülkelerdeki hemen her şey terörle yaşıt. Bu ülkelerdeki sermaye, medya, siyaset, yasalar, uluslararası anlaşmalar, barış ve savaşların alayı yüzyıllık bir geçmişe sahip. Genç, dinamik, zeki ve çevik.

Daha dün gibi. Dedelerimiz yaşadı, babalarımız anlatırdı. Kulağımızda çınlıyor. Çok yakın; bir o kadar da tanıdık. Olay şuydu:

“Ezan sesi duyulmuyor/ Haç dikilmiş minbere/ Kâfir Yunan bayrak asmış/ Camilere, her yere

Öyle ise gel kardeşim/ Hep verelim el ele/Patlatalım bombaları/ Çanlar sussun her yerde!

Çanlar sustu!/ Ve birden yüzyılların yabancısı bir ses değdi minarelere:/ “Tanrı uludur! Tanrı uludur!/ Polistir babam!...” (İ.Özel)

Azami yüzyıllık bir mazisi olan Müslüman ülkeler; Osmanlının kanına giren Haçlı Haramilerce görülen lüzum üzere bahşedilmişti. Suya sabuna dokunmadan avucumuzda bulmuştuk.

Aynen de böyle oldu. Bu bir.

Alınteri değil, miras da değil; yerli değil, yabancı hiç değil. Düşman değil ama hep dostları ve dostluğu çarpıyor.

Rabbimiz; “Mü’minler ancak kardeştir..” diyor. Kardeşler çözümü; BM’de, Londra’da, Lahey’de, Cenevre’de arıyor. Filistin, Kıbrıs, Karabağ… için Cenevre’de bir ömür beyhude aradığımız çareler gibi.

Peygamberim; Müminin üç günden fazla küs kalması haramdır” diyor; neredeyse yüz yüze buluşan, konuşabilen Müslüman devlet, cemaat, cemiyet kalmamış. Mesela Suudi ve İran’ın buluşması Çin’in arabuluculuğuyla mümkün oldu.

Kadim Aksa ve Kudüs’un yurdu olan Filistin Meselesi, Gazze’de olan etnik temizlik ve soykırıma karşı yükselen meydanların en gür sesi........

© Doğruhaber


Get it on Google Play