“Ölümden korkmuyoruz! Kalp kırıklığından ağlıyoruz! Dünyanın tüm köpeklerini üzerimize saldılar! Araplar da dâhil, tüm dünya bizi yalnız bıraktı!”

Bu sözler, Gazze’min duman bağlamış kor harabelerde dolaşan bir babanın. Tekrar tekrar dinledim. Dinliyorum ağlamak, demlenmek; kendini ve Hakk’ı bulmak ve insanlığa haykırmak için!

Gazze’mde “Hava kurşun gibi ağır!/ Bağır bağır bağır bağırıyorum.// «Deeeert çok, hemdert yok»/ Yüreklerin kulakları sağır.../ Hava kurşun gibi ağır...// —Kül olayım Kerem gibi yana yana./ Ben yanmasam/ Sen yanmasan/ Biz yanmasak,/ Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.// Hava toprak gibi gebe… ”

Nazım ne kadar yandı bilmem ama Gazze’min kor ateşlere yandığı ortada ve bir hakikat. Yanıyor Gazze, dünyayı aydınlığa, barışa, kardeşliğe erdirmek için ama yalnız!..

Dünya seyrediyor! İki milyarlık bir Ümmet, canlı yayınlarda izliyor! Çocuklar gibi ağlıyor, ateş gibi ancak düştüğümüz yeri bile yakamıyoruz!

Gazze yanıyor! Havadan, karadan ölüm geliyor! Denizin serinliği, dalgaları, meltemi ecel kokuyor…

Gazze’de yerin üstü cehennem, altında hayat var ama yetmiyor!

Domuzdan post, gâvurdan dost olmaz derdik ama belli ki artık bu da yetmiyor hatta gayri insanlık borsasında geçmiyor!

İspanya meydanlarına, futbol sahalarına, sanat ve kültüre, türbinlere.. bakıyorum...

Belli ki Gazze’nin şahsında dünya ve değerleri yeniden şekilleniyor! “Dost, post, onur, izzet, cesaret, gurur..” kelimeleri yeniden tanımlanıyor!

Gazze’de kuvözlerin fişi çekilmiş, nefes alamayan bebek ölümleri var. Yumurtadan çıkmış kuş yavrusundan da çaresiz olan o bebeklerin çırpınışlarını dünya seyrediyor. Rahman ve Rahim olan Allah’a inanan insanlar bakıyor… Hayvan bile duygulanır, o yavruya saldıran canavara saldırır ama Ümmet harekete geçemiyor; tepkisi bile yetersiz.

Ebu Ubeyde bin Cerrah (ra)’ın varisi Gazzeli Ebu Ubeyde artık dünyanın sevgilisi, milli kahramanı ancak birçok Halkı Müslüman Ülkede aranan bir suçlu hatta terörist! Tam da bu yüzden;

Sanmayın: Şevk-ı şehâdetle coşan bir kan var/ Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!// Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza!/ Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!// Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!/ Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!// Tükürün (Siyonist’in) Ehl-i Salîb'in o hayâsız yüzüne!/ Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!// Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:/ Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!

Dahası da var; İslam kavramını kullanan devlet ve hükümetler ve dahi liderler…

Mesela geçen Riyad'da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği Ortak Zirvesi'ndeki üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları... Bunların jest, mimik; hal ve hareketlerine; dost ve düşmanlarına baktım.

Bütün bunlara bir de İsrail, ABD, AB görüşme masalarındaki duruşlarına baktım, düşündüm. Bir de Arap ülkeleri dışındaki liderlere baktım. Kardeşlerim bağışlasın ama Muhammed(sav)’ın din ve devletinin, izzet ve onurunun, şeriat ve medeniyetinin Hicaz Beyliklerinde kalmadığını gördüm. Hayber için Siyoniste tazminatı konuşan BAE, Suud’un MBS (Prens)’deki çapsızlık ortada. Brelzilya’dan Lula da Silva’ya kurban olsunlar.

Bir de İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği Ortak Zirvesinin sonuç bildirisine baktım: tam bir ibret ve zillet abidesi! İşte:

“…teyit ediyoruz./ ..özgürlük ve bağımsızlık hakkı ile ilgili tüm kararlarını hatırlıyoruz./ … iki devletli çözüm temelinde çözümlenmesi olmadan gerçekleşmeyecektir./ İsrail… adil ve kapsamlı bir barışın sağlanmasını engellemektedir./ ..nefret, ayrımcılığın tüm biçimlerini ve aşırılık kültürünü pekiştiren tüm tezleri kınıyoruz.(Bu, Siyonizmin lanetlenmesine ceza kesmek içindir)./ ..endişe ediyoruz…” gibi trajikomik ifadeler. Endişe etmeye devam edin bakalım.

Bir de kararları var bu ekseri Ucube Acizlerin. İşte:

“..saldırıların derhal durdurulması çağrısında bulunuyoruz./ …uygun olacaktır./ ciddi şekilde kötüleşmesine yol açmıştır./ …çağrısında bulunulması.//31.Madde: Arap Birliği Genel Sekreteri ve İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri'nin, kararın uygulanmasını takip etmekle görevlendirilmesi.”

İşte bu(!:)) Vay Siyonist’in haline! Xwedê we ji min bigrî! Hun nava rixê kevin lawo! Xwelî li te bî tu mêrî/ Tu pisîngê newêrî…

Rabbim Filistinli kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun! Onların Veli ve Vekili ol Ya Âziz’un-Zuntikam! Ya Seriul Hisab! Ya Kahhar! Wesselam.

QOSHE - Gazze’yi Yalnız Bıraktık - Mirali Yıldırım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gazze’yi Yalnız Bıraktık

8 0
17.11.2023

“Ölümden korkmuyoruz! Kalp kırıklığından ağlıyoruz! Dünyanın tüm köpeklerini üzerimize saldılar! Araplar da dâhil, tüm dünya bizi yalnız bıraktı!”

Bu sözler, Gazze’min duman bağlamış kor harabelerde dolaşan bir babanın. Tekrar tekrar dinledim. Dinliyorum ağlamak, demlenmek; kendini ve Hakk’ı bulmak ve insanlığa haykırmak için!

Gazze’mde “Hava kurşun gibi ağır!/ Bağır bağır bağır bağırıyorum.// «Deeeert çok, hemdert yok»/ Yüreklerin kulakları sağır.../ Hava kurşun gibi ağır...// —Kül olayım Kerem gibi yana yana./ Ben yanmasam/ Sen yanmasan/ Biz yanmasak,/ Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.// Hava toprak gibi gebe… ”

Nazım ne kadar yandı bilmem ama Gazze’min kor ateşlere yandığı ortada ve bir hakikat. Yanıyor Gazze, dünyayı aydınlığa, barışa, kardeşliğe erdirmek için ama yalnız!..

Dünya seyrediyor! İki milyarlık bir Ümmet, canlı yayınlarda izliyor! Çocuklar gibi ağlıyor, ateş gibi ancak düştüğümüz yeri bile yakamıyoruz!

Gazze yanıyor! Havadan, karadan ölüm geliyor! Denizin serinliği, dalgaları, meltemi ecel kokuyor…

Gazze’de yerin üstü cehennem, altında hayat var ama yetmiyor!

Domuzdan post, gâvurdan dost olmaz derdik ama belli ki artık bu da yetmiyor hatta gayri insanlık borsasında geçmiyor!

İspanya meydanlarına, futbol sahalarına, sanat ve kültüre, türbinlere.. bakıyorum...

Belli ki Gazze’nin şahsında dünya ve değerleri yeniden şekilleniyor! “Dost, post, onur, izzet, cesaret, gurur..” kelimeleri yeniden........

© Doğruhaber


Get it on Google Play