Çin’in 2023 son çeyrek büyüme oranı yüzde 5.2 olarak açıklandı. Bu rakam hükümetin resmi hedefine uygun. Üçüncü çeyrekte yüzde 4.9 olan büyümeye kıyasla bir ivmelenmeye de işaret ediyor. Peki pek çok devlet için gayet tatmin edici olabilecek bu rakamlar Çin için yeterli mi? Ekonomik büyüme ve kalkınma tüm devletlerin en temel amaçları arasında kuşkusuz.

Ancak siyasi meşruiyetini kesintisiz büyüme ve refah artışı üzerine inşa etmiş olan Çin Komünist Partisi (ÇKP) için yüksek büyüme oranları adeta bir ölüm kalım meselesi. Benzer şekilde Çin’in uluslararası liderlik iddiası ve yumuşak gücü de ekonomik cazibesine endeksli. Dolayısıyla büyümede yavaşlama ekonomik olduğu kadar siyasi ve jeopolitik bir mesele. Çin özellikle son yirmi yılda ekonomik modelini ihracat üzerine kurdu.

Bu model Çin’i dünyanın en büyük ihracatçısı ve ikinci büyük ekonomisi konumuna taşıdıysa da üretimin dış talebe bağımlı hale gelmesi özellikle küresel kriz dönemlerinde bir kırılganlık unsuru oldu. Çin’in yeni bir ekonomik model arayışının merkezinde de dışa bağımlılığı dengeleyecek iç talebin yaratılması var. Bununla birlikte dönüşüm sancıları çeken Çin ekonomisi için ihracat halen hayati bir önemde.

Bu bakımdan Çin’in 2023 performansına dair dikkat çeken ilk veri ihracatın 2016 yılından beri ilk kez gerilemiş olması. 2023’teki 3.38 trilyon dolarlık ihracat yıllık bazda yüzde 4.6’lik bir daralmaya işaret ediyor. Bu durumda Çin ile ABD arasında yaşanan jeopolitik gerilimlerin ve batılı devletlerin arz zincirlerini çeşitlendirmeye yönelik politikalarının etkisi var.

İhracatın yavaşladığı koşulda Çin’in ekonomik büyümesi iç talebe yaslanıyor. Ancak analistlerin de işaret ettiği önemli bir nokta iç talebin dengesizliği. Nispeten canlı bir hizmet sektörü ve devlet desteğiyle büyüyen elektrikli araç pazarı iç tüketimi olumlu etkilerken, başta inşaat olmak üzere pek çok kilit sektörde durgunluk devam ediyor.

Çin Ulusal İstatistik Dairesi (National Bureau of Statistics) verilerine göre Aralık 2023’te yeni konut fiyatlarında son 9 yılın en hızlı düşüşü yaşandı. Zayıf talep ortamında hali hazırda borç yükü altındaki inşaat şirketleri yeni projelere girişmedikleri gibi mevcut projeleri tamamlamakta da zorlanıyorlar. İnşaat sektörü Çin ekonomik modelinin belkemiğini teşkil ediyor.

GSYH’nin dörtte birini oluşturmanın yanısıra milyonlarca insan için de istihdam kaynağı. Dolayısıyla bu sektörde yaşanan kriz sadece ekonomi için değil ÇKP’nin bekası için de bir tehdit. Teknoloji sektörü de 2020 sonunda yaşanan devlet müdahalesinin ardından tam olarak toparlanabilmiş değil.

Bir diğer olumsuz gösterge ise genç işsizliği. 16- 24 yaş grubundaki işsizlik oranı yakın dönemde hızla artmış ve Haziran 2023 itibariyle yüzde 21.3’e ulaşmıştı. Pekin’de alarm çanlarının çalmasına neden olan bu durumun ardından Ulusal İstatistik Dairesi genç işsizliği rakamlarını yayınlamaya bir süre ara verdi.

Aralık 2023’te bu gruptaki işsizlik oranı yüzde 14.9 olarak açıklandı. Özellikle kentli ve eğitimli kesim iş bulmakta zorlanıyor ki bu durum toplumsal istikrarı önceleyen Çin yönetimini endişelendiriyor. Şu anda beklenti 2024’te Çin ekonomisin yüzde 4.5 büyüyeceği yönünde.

Burada esas soru şu: Yavaşlama ekonominin döngüsel dinamiklerinden mi kaynaklanıyor (ki bu durumda isabetli politika tercihleri ile büyüme ivmesi yeniden yakalanabilir) yoksa Çin’in büyüme hikayesinin artık sonuna mı geliniyor? Gelecek yazımda bu sorunun yanıtını arayacağım. Başta Çin’in azalan ve yaşlanan nüfusu olmak üzere büyümeye etki eden yapısal faktörleri ele alarak teknolojik ilerlemenin yeni bir Çin ekonomisi yaratmak için yeterli olup olmayacağını tartışacağım.

QOSHE - Çin ekonomisi nereye gidiyor? - Prof. Dr. Tolga Demiryol
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çin ekonomisi nereye gidiyor?

31 0
26.01.2024

Çin’in 2023 son çeyrek büyüme oranı yüzde 5.2 olarak açıklandı. Bu rakam hükümetin resmi hedefine uygun. Üçüncü çeyrekte yüzde 4.9 olan büyümeye kıyasla bir ivmelenmeye de işaret ediyor. Peki pek çok devlet için gayet tatmin edici olabilecek bu rakamlar Çin için yeterli mi? Ekonomik büyüme ve kalkınma tüm devletlerin en temel amaçları arasında kuşkusuz.

Ancak siyasi meşruiyetini kesintisiz büyüme ve refah artışı üzerine inşa etmiş olan Çin Komünist Partisi (ÇKP) için yüksek büyüme oranları adeta bir ölüm kalım meselesi. Benzer şekilde Çin’in uluslararası liderlik iddiası ve yumuşak gücü de ekonomik cazibesine endeksli. Dolayısıyla büyümede yavaşlama ekonomik olduğu kadar siyasi ve jeopolitik bir mesele. Çin özellikle son yirmi yılda ekonomik modelini ihracat üzerine kurdu.

Bu model Çin’i dünyanın en büyük ihracatçısı ve ikinci büyük ekonomisi konumuna taşıdıysa da üretimin dış talebe bağımlı hale gelmesi özellikle küresel kriz dönemlerinde bir kırılganlık unsuru oldu. Çin’in yeni bir ekonomik model arayışının merkezinde de dışa bağımlılığı dengeleyecek iç talebin yaratılması var. Bununla birlikte dönüşüm sancıları çeken Çin ekonomisi için ihracat halen hayati bir önemde.

Bu bakımdan........

© Dünya


Get it on Google Play