Küçük ülkenin derdi de küçük olur mu? Olmuyor. Nüfusu 4 milyonu bulmayan Hırvatistan, kısa bağımsızlık tarihinde siyasetin kayıkçı kavgalarından kurtulamıyor. Üslup en tepede bile zaman zaman yerlerde sürünse de, Allah’tan ülke kırılıp dökülmeden ama zaman ve enerji kaybederek, alışmaya çalışıyor bu hallere.

Şimdi 17 Nisan'da yapılacağı ilan edilen erken parlamento seçimleri ve ardı arkasına gelen sürpriz hamlelerle ortalık yine toz duman oldu. Ülkede kavraması hayli zor olan bir ‘karma’ sistem var. Teorik olarak parlamenter rejimle yönetiliyor. Ama diğer yandan yine halk oyuyla seçilen partili devlet başkanının yetkileri de pek sembolik değil. Özellikle dış politikada kimin sözüne bakılacağı sık sık içeride ve dışarıda kriz nedeni oluyor.

Örneğin büyük ortağı ve ülkede “yerleşik düzenin” temsilcisi Hırvat Demokrat Birliği'den (HDZ) Andrey Plenkoviç’in başbakan olduğu koalisyon hükümeti, Ukrayna’ya tam destek veriyor. Buna rağmen rakip Hırvatistan Sosyal Demokrat Partisi'nden (SDP) devlet başkanı seçilen Zoran Milanoviç Kiev'e askeri desteğe karşı ve “Kırım Ukrayna’nın parçası olmayacak, Rusya ile anlaşma sağlanmazsa 3’üncü Dünya Savaşı çıkacak” diyerek, Macar komşusu Orban’ın çizgisinde duruyor. Bu ikilik dış politikayla sınırlı olsa neyse.

Daha önce başbakanlık da yaptıktan sonra devlet başkanlığına seçilen Milanoviç, ilk günden beri “azılı düşman” gördüğü Başbakan Plenkoviç ile, zaman zaman ağza alınmayacak hakaretlerle polemiğe girmeye devam etti, ediyor. Ülkenin tepesinde ahenk yok. Halk şikayetçi. Sokak ve hayatın içinde olmayan bu gerginliğin siyasette gittikçe kesinleşmesi Hırvat halkının huzurunu kaçırıyor. İşte tam böyle bir dönemde, Milanoviç sürpriz bir hamle yaptı. Bu yıl sonbaharda yapılması gereken parlamento seçimini 17 Nisan’a aldı.

Yetkisini kullanarak parlamentoyu feshetti. Bunun, yaz başında yapılacak Avrupa Parlamento seçimleri arifesinde siyasette kan değişimi için hayırlı olduğunu düşünenler çoğunluktaydı. Ancak bu hamleyi sıradanlaştıran çok daha büyük sürpriz ardından geldi: Devlet Başkanı Milanoviç, “Parlamento seçiminde Hırvatistan Sosyal Demokrat Partisi’nin başında adayım” dedi.

Bir anda, Hırvat siyasetinin iki ağır sikleti Milanoviç ile Plenkoviç’in kozlarını paylaşacağı ’süper final’ ihtimali doğdu. Ama Milanoviç, “Ancak başbakan seçilirsem başkanlıktan istifa ederim” diye ekleyince çarşı karıştı. Başkanlıkta görev süresi normalde gelecek sene dolacak olan Milanoviç'in böylece iktidarını bu kez başbakan olarak sürdürme niyetinde olduğu yorumları arşa yükseldi.

Ama evdeki hesap şimdilik çarşıya uymadı. Anayasa Mahkemesi buna onay vermedi. Mahkeme “Cumhurbaşkanı tanımı gereği ‘partilerüstü bir kişi' olduğundan, bu makamda otururken herhangi bir siyasi partinin faaliyetlerine katılmasına izin verilemeyeceğini” duyurdu.

Milanoviç'in "Hırvatistan Cumhuriyeti'nde başbakan adayı olması veya başka bir kamu veya mesleki görev yapması durumunda, bunun anayasal konumu ve yetkileri ile kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmayacağını” vurguladı. Yani mealen “İstiyorsan önce cumhurbaşkanlığından istifa et, sonra başbakanlığa aday ol” dedi.

Milanoviç şifreli bir mesajla bayrak açtı: "Adalet nehirleri geliyor!” Anketler, bu çıkışla Milanoviç’e desteğin zayıfladığını söylüyor. Seçim arifesinde tansiyon yüksek. HDZ yüzde 30, SDP yüzde 20 sınırında. Tek başına iktidar çıkmıyor. “Artık yeter” diyerek, protesto gösterileri düzenleyen muhalefet, Milanoviç’in nasıl bir adım atacağının belirsizliği ile gergin.

İktidarı elinde tutan, muhalefetin yoğun yolsuzluk suçlamalarının muhatabı olan Hırvat Demokrat Birliği (HDZ), seçimlerden bir kez daha galip çıkacağından emin. Başkan Milanoviç “İstifa etmeyeceğim çünkü Hırvatistan'ı Plenkoviç'e ve onun suç örgütüne, diktatörlüğüne bırakmayacağım” diyor. Ülkede muhafazakar “müesses nizam”ın temsilcisi olan Plenkoviç, “17 Nisan Dünya Sirk Günü.

Durun bakalım Milanoviç’ten daha ne sirkler göreceğiz!” diye dalga geçiyor. Velhasıl küçük ülkenin dertleri daha da büyüyeceğe benziyor. Uzaktan bakınca muazzam Adriyatik kıyıları ile Hırvatistan “sakin bir deniz” ama, içine girince “hırçın dalgalı” halleri göz korkutuyor...

QOSHE - Bir küçük ülkenin büyük siyasi dertleri - Suat Taşpınar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir küçük ülkenin büyük siyasi dertleri

21 0
28.03.2024

Küçük ülkenin derdi de küçük olur mu? Olmuyor. Nüfusu 4 milyonu bulmayan Hırvatistan, kısa bağımsızlık tarihinde siyasetin kayıkçı kavgalarından kurtulamıyor. Üslup en tepede bile zaman zaman yerlerde sürünse de, Allah’tan ülke kırılıp dökülmeden ama zaman ve enerji kaybederek, alışmaya çalışıyor bu hallere.

Şimdi 17 Nisan'da yapılacağı ilan edilen erken parlamento seçimleri ve ardı arkasına gelen sürpriz hamlelerle ortalık yine toz duman oldu. Ülkede kavraması hayli zor olan bir ‘karma’ sistem var. Teorik olarak parlamenter rejimle yönetiliyor. Ama diğer yandan yine halk oyuyla seçilen partili devlet başkanının yetkileri de pek sembolik değil. Özellikle dış politikada kimin sözüne bakılacağı sık sık içeride ve dışarıda kriz nedeni oluyor.

Örneğin büyük ortağı ve ülkede “yerleşik düzenin” temsilcisi Hırvat Demokrat Birliği'den (HDZ) Andrey Plenkoviç’in başbakan olduğu koalisyon hükümeti, Ukrayna’ya tam destek veriyor. Buna rağmen rakip Hırvatistan Sosyal Demokrat Partisi'nden (SDP) devlet başkanı seçilen Zoran Milanoviç Kiev'e askeri desteğe karşı ve “Kırım Ukrayna’nın parçası olmayacak, Rusya ile anlaşma sağlanmazsa 3’üncü Dünya Savaşı çıkacak” diyerek, Macar komşusu Orban’ın çizgisinde duruyor. Bu ikilik dış politikayla sınırlı olsa neyse.

Daha önce başbakanlık da yaptıktan sonra devlet başkanlığına seçilen Milanoviç, ilk günden beri “azılı düşman”........

© Dünya


Get it on Google Play