Eğitim sistemimize yön veren kurumların başında MEB, YÖK ve ÖSYM geliyor. Cumhurbaşkanlığı Eğitim Öğretim Politikaları Üst Kurulu, Milli Eğitim Şurası gibi Danışma ve yön verme kurulları da var ama etkili değiller!

Peki, bu kurumlarımız ve kurullarımız sıkı bir işbirliği ve koordinasyon içerisinde mi?

Evet demek mümkün değil.

Çoğu zaman birinin yaptığından, diğerinin haberi sile olmuyor.

Eğitim sistemimizin bugün içinde bulunduğu durumdan, bir nebze de olsa onlar kadar diğer tüm paydaşların da sorumluluğu var.

Neden mi?

Sorunlarını ya yeterince duyuramıyorlar ya da haykırıyorlar da kimse onları duymuyor.

Her üç kurumda da, devlet sorumluluğunu gerektiren süreklilik yok.

Sık sık el değiştiren bu kurumlarda kurumsal kimlik diye bir şey kalmadı.

Her Bakan ya Başkan değişiminde hafıza sıfırlanıyor. Her şeye sil baştan yeniden başlanıyor.

Çoğu zaman alınan kararlar daha mürekkebi kurumadan ya iptal ediliyor ya da revize.

Üst kurulların bu ortak aklı sağlanması bekleniyordu ama bir türlü sisteme adapte olamadılar ve onlar da kendilerine göre ayrı bir yön belirlediler...

YÖK’ün yurt dışı eğitime yönelik olarak yaptığı son denklik düzenlemesi, hem zamanlama hem de içerik açısından gelinen noktayı özetleyen çok çarpıcı bir gelişme!

Hem hukuki açıdan, hem uluslararası ilişkiler açısından hem de kazanılmış haklar ve bireysel hukuk açısından pek çok tartışmayı beraberinde getiriyor..

Ötelenmez, değiştirilmez ya da biz yaptık oldu dayatması içerisine girilirse muhtemelen davalar peş peşe gelecektir.

Diplomaların artık bir değerinin kalmadığına ilişkin olarak geçtiğimiz günlerde çok yazı yazdık ama en çarpıcı olan, diğer kurumlar bir yana MEB’in de artık onları tanımıyor olması!

ÖSYM’ye gelince dünya değişti, eğitim değişti, beklentiler değişti, meslekler değişti ama onlar yarım asır önce ne iseler hala o’lar.

Kuruluş amaçları adil seçim, doğru yönlendirme ve güvenilir bir sınav ama maalesef hepsi de sık sık ihlal edildi...

Tüm bu kurumlarımızın bir şekilde günümüzün ve geleceğin koşullarına göre yeniden yapılanmaları gerekiyor ama nedense bir türlü o noktaya gelemiyoruz!..

Diploma çok, değeri yok!

“Bir okulda lise müdürü olarak çalışıyorum.

27 yıllık öğretmenim.

Bu sürenin 7 yılını öğretmen geriye kalan sürenin tamamını müdür yardımcısı ve okul müdürü olarak geçirdim.

Eğitim kariyerim boyunca 2 lisans, 1 ön lisans ve 3 yüksek lisans okudum. Yani toplamda 6 adet diplomaya sahibim.

Malumunuz MEB okul müdürleri atama yönetmeliği yakın zamanda yenilendi.

Yeni yönetmelik ile bütün okumuşluğumuz berhava oldu. Okuduğumuz ikinci üniversite bir işe yaramadığı gibi eğitim alanında yaptığımız yüksek lisansa bile kısıtlamalar getirildi.

Yeni yönetmeliğin Yönetici Değerlendirme ek 2 formunun B. Eğitimler bölümünde “Kendi alanında veya eğitim yönetimi alanında tezsiz yüksek lisans” seçeneğine binaen başvuruda bulundum. Ancak komisyon diplomamda Eğitim Yönetimi yerine Eğitim Yönetimi ve Teftişi Planlaması ve Ekonomisiyazdığı için puanla değerlendirmedi.

Bu ülkede okumak, daha çok bilmek değer etmiyor. Sahip olduğum 6 üniversite diploması 0(sıfır) puan, 1 yıl müdürlük yapmak 4 puan.

Sizlerle bunları paylaşmam atama endişe yaşadığımdan değildir.

Nitekim Büyükşehirde 7. Sıradayım. Yalnızca eğitimin düştüğü seviyeyi sizlerle paylaşmayı uygun gördüm.

Eğitim gazeteciliğinde takip ettiğim saygıdeğer bir kalemsiniz ve yazdıklarınızın ciddiyeti herkesin malumudur.

Bu yanlış gidişatın ülkemizin eğitim yöneticilerini okul müdürünün odasına hapsettiğini, yeniliğe karşı statükoculuğa zorladığı endişesi ile düşüncelerimi sizlerle paylaştım. Saygılarımla...”

Geldiğimiz son nokta maalesef bu!

QOSHE - MEB, YÖK, ÖSYM - Abbas Güçlü
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

MEB, YÖK, ÖSYM

35 0
22.03.2024

Eğitim sistemimize yön veren kurumların başında MEB, YÖK ve ÖSYM geliyor. Cumhurbaşkanlığı Eğitim Öğretim Politikaları Üst Kurulu, Milli Eğitim Şurası gibi Danışma ve yön verme kurulları da var ama etkili değiller!

Peki, bu kurumlarımız ve kurullarımız sıkı bir işbirliği ve koordinasyon içerisinde mi?

Evet demek mümkün değil.

Çoğu zaman birinin yaptığından, diğerinin haberi sile olmuyor.

Eğitim sistemimizin bugün içinde bulunduğu durumdan, bir nebze de olsa onlar kadar diğer tüm paydaşların da sorumluluğu var.

Neden mi?

Sorunlarını ya yeterince duyuramıyorlar ya da haykırıyorlar da kimse onları duymuyor.

Her üç kurumda da, devlet sorumluluğunu gerektiren süreklilik yok.

Sık sık el değiştiren bu kurumlarda kurumsal kimlik diye bir şey kalmadı.

Her Bakan ya Başkan değişiminde hafıza sıfırlanıyor. Her şeye sil baştan yeniden başlanıyor.

Çoğu zaman alınan kararlar daha mürekkebi kurumadan ya iptal ediliyor ya da revize.

Üst kurulların bu ortak aklı sağlanması bekleniyordu ama bir türlü sisteme adapte olamadılar ve onlar da kendilerine göre ayrı bir yön belirlediler...

YÖK’ün yurt dışı eğitime yönelik olarak yaptığı son denklik düzenlemesi, hem zamanlama hem de içerik açısından gelinen noktayı........

© Eğitim Ajansı


Get it on Google Play