Dilimizde bir söz var ya, “Adı çıkmış dokuza, inmez sekize” diye, TÜİK’in durumu da böyle. İnandırıcılık bir kez yitirildi mi, güven bir kez kayboldu mu; artık onları yerine koyabilmek çok ama çok zor oluyor; TÜİK’in yaşadığı da bu.

2024 yılının TÜFE ağırlıklarının açıklanmasıyla birlikte bir tartışma koptu...

“TÜİK, madde ağırlıklarını bu yıl yapılacak zamların enflasyona az yansımasını sağlayacak şekilde şimdiden ayarlamıştı.”

İddia buydu. Bu iddia, elektriğin TÜFE’deki ağırlığının düşürülmesine bağlanıyordu. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan da geçen hafta enflasyon raporunu açıklarken seçimden sonra elektriğe zam gelebileceğine dönük bir ifade kullanınca adeta "Tamam işte taşlar yerine oturdu, demek ki tüm hazırlıklar yapılmış" türü yorumlardan geçilmez oldu.

Elektriğe yüklü zam yapılacaktı ama TÜİK bunun önlemini(!) çoktan almış ve TÜFE’deki ağırlığı buna göre düzenlemişti.

TÜİK’e yöneltilen elektriğin ağırlığıyla oynadığı iddiası tümüyle dayanaksız.

Bu iddia, TÜFE’de madde ağırlıklarının nasıl belirlendiğini bilmemekten kaynaklanıyor. TÜFE'de madde ağırlıkları nasıl belirleniyor, özetlemeye çalışalım...

Hanehalkı bütçe anketi bu konudaki en temel veri. Bu ankete dahil olan 15 bin hanenin tüketim verileri esas alınarak bir sepet oluşturuluyor. Yalnızca bu anket değil, göz önünde bulundurulan başka veriler de var. Detaylar TÜİK’in TÜFE verilerinin metaverisinde anlatılıyor.

Diyelim yıldan yıla tüketimdeki yeri ve önemi hiç değişmeyen bir kalem var, o da elektrik olsun.

Bir hane düşünün, her yıl aynı miktarda elektrik kullanıyor. Peki bu durumda elektriğin TÜFE’deki ağırlığının sabit kalması mı beklenmeli? Hayır!

2023 yılı başına dönelim. Toplam harcama 100, elektriğin ağırlığı da örneğin yüzde 10 olsun. 2023 yılı bittiğinde enflasyon yüzde 65, yani artık harcamamız (ya da herhangi bir hanenin harcaması) 100 liradan 165 liraya çıktı. Ama 2023 yılında elektriğe hiç zam gelmemiş, ödediğimiz tutar hala 10 lira. Şu durumda elektriğin 2023 için 100 lirada 10 lira olan payını 2024 için 165 lirada 10 lira olarak güncellemek durumundayız.

Bu hesaba göre elektriğin payı yüzde 10’dan yüzde 6’ya düşer. Elektriğin fiyatı 2023 yılında sabit kalmak bir yana bir de gerilemişse, ki geçen yıl öyle oldu, 2024 için dikkate alınacak pay daha da azalır.

Elektrikte olan bundan ibarettir.

Elektriğin TÜFE’de geçen yıl yüzde 3.58 olan payı bu yıl yüzde 1.76’ya inmiştir.

Yukarıda verdiğim örneği gerçek değerlere uygulayarak bu köşede 6 Şubat’ta anlatmıştım, tekrarda yarar var:

“2023 başında 100 lira olan harcamanın 3.58 lirası elektriğe ayrılıyordu. Geçen yıl elektrik fiyatları ortalama olarak yüzde 13.4 aşağı çekildi. 2024 başına gelindiğinde toplam harcama yüzde 65 artışla 165 liraya çıkmıştı ama elektriğe ödenen 3.58 lira yüzde 13.4’lük indirimin etkisiyle 3.10 liraya geriledi. İşte 3.10 liranın toplam 165 lira olan harcamadaki payı da 1.88 liraya indi. TÜİK’in açıkladığı ağırlık da zaten yüzde l.76; aradaki küçük fark kullanıma ilişkin diğer etkenlerden kaynaklandı.”

Elektriğe, üstelik yanlış bir yaklaşımla odaklanmak, başka gerçeklerin gözden kaçırılmasına yol açıyor.

Örneğin akaryakıtın ağırlığı da çok fazla olmasa da düştü. Üstelik akaryakıt fiyatlarındaki artış genel artışın üstünde. Yani çok zam geldi de tüketim mi azaldı, bu düşüşün nedeni o mu, buna bakmalı.

Örneğin doğalgazın ağırlığı da geriledi. Hani geçen yıl mayısta sıfır fiyat uygulanmış ve sonrasında bu mayısa kadar sürmek üzere aylık 25 metreküplük sübvansiyon kararı alınmıştı ya, bu düşüşün nedeni o mu? Doğalgazın fiyatında gerçekten bir ucuzlama var mı, yoksa TÜİK’e göre yüzde 18’lik ucuzlama o 25 metreküplük sübvansiyon uygulamasına ilişkin fiyatlama tercihinin bir sonucu mu? Hem o sübvansiyon bitecek, o zaman ne olacak, düşürülmüş bu ağırlık gerçeği yansıtmaktan uzak kalmayacak mı?

Şebeke suyunun fiyatında geçen yıl genel artış oranı olan yüzde 65’e çok yakın düzeyde, yüzde 60 artış oldu. Peki artık vatandaşın su kullanımı azaldı mı ki şebeke suyunun TÜFE’deki ağırlığı geriledi?

Yani, elektrikteki ağırlık düşüşü yapılanın en normali. Dolayısıyla yanlış yere odaklanıp asıl yanlışları gözden kaçırmamak gerek!

QOSHE - TÜFE’de elektriğin ağırlığının düşmesi normal - Alaattin Aktaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

TÜFE’de elektriğin ağırlığının düşmesi normal

66 10
13.02.2024

Dilimizde bir söz var ya, “Adı çıkmış dokuza, inmez sekize” diye, TÜİK’in durumu da böyle. İnandırıcılık bir kez yitirildi mi, güven bir kez kayboldu mu; artık onları yerine koyabilmek çok ama çok zor oluyor; TÜİK’in yaşadığı da bu.

2024 yılının TÜFE ağırlıklarının açıklanmasıyla birlikte bir tartışma koptu...

“TÜİK, madde ağırlıklarını bu yıl yapılacak zamların enflasyona az yansımasını sağlayacak şekilde şimdiden ayarlamıştı.”

İddia buydu. Bu iddia, elektriğin TÜFE’deki ağırlığının düşürülmesine bağlanıyordu. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan da geçen hafta enflasyon raporunu açıklarken seçimden sonra elektriğe zam gelebileceğine dönük bir ifade kullanınca adeta "Tamam işte taşlar yerine oturdu, demek ki tüm hazırlıklar yapılmış" türü yorumlardan geçilmez oldu.

Elektriğe yüklü zam yapılacaktı ama TÜİK bunun önlemini(!) çoktan almış ve TÜFE’deki ağırlığı buna göre düzenlemişti.

TÜİK’e yöneltilen elektriğin ağırlığıyla oynadığı iddiası tümüyle dayanaksız.

Bu iddia, TÜFE’de madde ağırlıklarının nasıl belirlendiğini bilmemekten kaynaklanıyor. TÜFE'de madde ağırlıkları nasıl belirleniyor, özetlemeye çalışalım...

Hanehalkı bütçe anketi bu konudaki en temel veri. Bu ankete dahil olan 15 bin hanenin tüketim verileri esas alınarak bir sepet oluşturuluyor. Yalnızca bu anket değil, göz önünde bulundurulan başka veriler de var. Detaylar........

© Ekonomim


Get it on Google Play