“Sistemlerin Sistemi” Dassault Systèmes sanal ikiz çözümleriyle öncü rol üstleniyor

Dassault Systèmes, 1981 yılında Charles Edelstenne liderliğinde, Dassault Aviation'dan ayrılan mühendislerden oluşan küçük bir ekip tarafından kuruldu. Geçen 42 yıl içinde 5.67 milyar euro'luk geliri olan küresel bir şirkete dönüştü. 150'den fazla ülkede 300 binden fazla müşteriye erişen kuruluş, üç temel ekonomik sektörde “Yaşam Bilimleri ve Sağlık Hizmetleri”, “İmalat Sanayileri” ve “Altyapı ve Şehirler faaliyet gösteriyor.

Sahip olduğu teknolojiyle; ürünlerin tasarım, üretim ve desteklenme şeklini değiştiren ve çok önemli endüstriyel inovasyonlara imza atan Dassault Systèmes’in düşünce sistemi dünyanın her yerinde devrim yaratan uygulamalara zemin hazırlıyor.

22.500 çalışanı olan kuruluş “İşbirlikçi İnovasyon” adını verdiği bir yaklaşımla ilerliyor. Dassault Systèmes yönetimi, şirketin özünü “The System of the Systems”, “Sistemlerin sistemi” olarak tanımlıyor.

1989’da Boeing 777'nin ilk sanal ikizini yaratmayı başaran Dassault Systèmes, son yıllarda insan vücudunun sanal ikiz deneyimi üzerinde çalışıyor. “The Living Heart Project” (Yaşayan Kalp) isimli projede olduğu gibi, gerçek organın tüm sistemleri üzerinde ayrı ayrı çalışılıyor. Yapay zeka ve derinlikli veri sayesinde her katmanın farklı bileşenleri ve değişkenleriyle sayısız senaryo üretiliyor. Gerçeğe mümkün olduğunca yakınlaşan sanal ikiz üzerinde farklı senaryolar çalışılarak, etkin ve kalıcı çözümler geliştirilmesi sağlanıyor.

Şirketin Fransa’daki binalarının camlarında, kapılarında, duvarlarında “If We?” ibaresi bulunan yazılar yer alıyor. “Eğer biz.. …” şeklinde çevirebileceğimiz bu iki sözcük, Dassault kültürünün temelini oluşturuyor. “Dassault ekipleri için her şey sorularla başlıyor.

Bu vizyon “Eğer biz doğru sorular sorarsak dünyayı değiştirebiliriz” (If we ask the right questions we can change the world) cümlesiyle özetleniyor. Kuruluş birlikte çalışma kültürünü “We "BİZ" yeni olasılıklara olan inancımızı ifade eder. topluluğumuzu bir araya getirerek anlamlı bir değişime olanak sağlayabiliriz. Değerlerimiz, amacımıza ulaşmamız ve sonuçta birlikte hayalleri mümkün kılmamız için gerçek bir ilham kaynağıdır. “ifadesiyle özetliyor.

3DEXPERIENCE Lab

Dassault Systèmes’in biri Fransa’daki merkez binasında, diğer ikisi ABD’de MIT’de ve Hindistan’da olmak üzere üç 3DEXPERIENCE Lab’i bulunuyor. Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu sanal ikiz deneyimleri sağlıyor.

Platform, ürünleri, süreçleri ve hizmetleri bilimsel doğrulukla kopyalayabiliyor. Fiziksel üretime geçilmeden önce, performansı sanal olarak test etmek ve iyileştirmek için verilerden yola çıkarak zenginleştirilmiş modeller yaratıyor. Biyoloji, kimya, malzeme bilimi, mekanik ve elektromanyetizmaya dayanan Sanal İkiz Deneyimleri, 3D modelleme, sosyal işbirliği, simülasyon ve bilgi zekası teknolojileri ve hizmetlerini entegre ediyor.

2015 yılında kurulan laboratuvar, dünya çapında 25'ten fazla kuluçka programı, hızlandırıcı, eğitim, girişimcilik ve teknoloji laboratuvar ortaklarıyla, 1.800 mentoruyla ve belirli endüstrilerde gelecek vaat eden projeleriyle çok uluslu şirketlerle iş birlikleri yaparak büyümeye devam ediyor.

Açık inovasyon laboratuvarı ve start-up hızlandırma programı olan 3DEXPERIENCE Lab, girişimciliği teşvik etmek ve toplumun yaratım geleceğini güçlendirmek için yeni bir açık inovasyon yapısı ortaya koyuyor. Bu laboratuvarda, robotların kullanıldığı büyük ölçekli eklemeli inşaat, cerrahi simülasyonu için kişiselleştirilmiş organların 3D baskısı ve uzun menzilli güneş enerjisiyle çalışan insansız hava araçları da dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu projelere imza atılıyor.

30 Kasım 2023 tarihinde, Avrupa’nın farklı ülkelerinden gelen gazetecilerden oluşan bir basın grubu olarak Dassault Systèmes’in Fransa’nın başkenti Paris’teki Kampüsünde, şirketin geleceğe yönelik çalışmaları hakkında bilgi aldık. Dijital dünyadaki en önemli teknolojik inovasyonları mümkün kılan ve onlara yön veren 3D tasarım, 3D Dijital Modeller, 3D Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi ve sanal ikiz teknolojisi alanlarında 42 yıllık bilgi birikimine sahip Dassault Systèmes’in yetkililerinden gelecek trendlerini dinledilk.

Dassault Systèmes Kampüsündeki toplantıda, şirketin Sanayi, Pazarlama ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Florence VERZELEN; EMEAR Başkan Yardımcısı Olivier RIBET; Ulaşım ve Mobilite Sektörü Başkan Yardımcısı Laurence MONTANAR; Havacılık ve Savunma Sanayi Başkan Yardımcısı David ZIEGLER; Şehirler ve Kamu Hizmetleri Sektörü Başkan Yardımcısı, Jacques BELTRAN ve 3DEXPERIENCE Laboratuvar Direktörü Frédéric VACHER kuruluşun vizyonu, çalışmaları ve gelecek planları hakkında ayrıntılı bilgiler paylaştılar.

Toplantıda sürdürülebilir inovasyonunun, mobilitenin geleceğini nasıl yeniden tasarladığı, “Sanal İkiz” teknolojisinin mobiliteye katkıları, dijital teknolojilerin yenilikçi ve sürdürülebilir bir toplum inşa edilmesindeki rolü, sanal dünyada gerçekleştirilen eylemlerin gerçek dünyayı dönüştürmedeki rolü benzeri konular üzerinde duruldu.

Dassault Systèmes gençlere ve yeteneklere yönelik farklı çalışmalara imza atıyor. Dassault Systèmes Vakfı ve 3D Experience Edu platformlarıyla eğitime de destek veriyor.

Paris’teki basın buluşmasında Dassault Systèmes EMEAR Başkan Yardımcısı Olivier Ribet, şirket kültürü ve yetenek yönetimi hakkında sorularımıza şu yanıtları verdi:

İnovasyon kültürünüzün başarılı olmasının gerisinde ne var?

Biz hepimiz, yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere, zamanımızın yüzde 10’unu istediğimiz bir konuda çalışmaya ayırabiliyoruz. Bu bir yeni girişime mentorluk veya koçluk yapmak olabilir. Laboratovarımızda bunların pek çok örneğini görebilirsiniz.

Geçtiğimiz günlerde şirket içindeki bir toplantımızda inovasyonun ilk aşamalarında olan fikirleri dinledik. Bu tür toplantılarda, en fazla 10-12 kişiden oluşan küçük gruplar, hazırladıkları projeyi Dassault Systèmes’in Yönetim Kuruluna sunabiliyorlar. “Biz bu fikrin yeni bir metod, yeni bir süreç, yeni bir ürün, yeni bir sektör yaratabileceğine veya yeni bir ülkeye yatırım imkanı yaratabileceğine inanıyoruz” diyebiliyorlar.

Dünyanın her yanından bir girişimci bize projesini sunabilir, bu benim hayalim, ürünüm veya projem diyebilir, maket yapmak, dijital teknoloji veya sanal ikiz oluşturmaya ihtiyacım var diyebilir. Bize sunumunu yapabilir.

Seçilirse ona bir süreliğine yazılım sağlarız, daha sonra çok uygun ticari koşullarla destek veririz. Her şeyden önemlisi, ona koçluk yapar ve yol gösteririz.

Örneğin, başvuranlar bir mekatronik şirketiyse, Dassault Systèmes’in mekanik, elektronik ve mühendislik bölümlerindeki çalışanlarımızla destek veririz. Onlarla bir kaç hafta veya bir kaç ay birlikte çalışırız ve bir sonraki basamağa geçmelerine yardımcı oluruz.

Bizim desteğimiz sadece para verilen bir finansal kuluçka işi değil. Bilgi, uzmanlık ve deneyimin transferi.

Genç yetenekleri nasıl çekiyorsunuz ve sizde kalmaları için neler yapıyorsunuz?

Biz her yıl bazı genç mühendislerimize başka ülkelerdeki eko sistemimizde çalışma imkanı sunuyoruz. Japonya, Kore, ABD, Afrika gibi farklı coğrafyalarda çalışmayı sağlayan bu mekanizmayla yeteneklerin ve yetkinliklerin de dönüşümünü sağlıyoruz. Böylece inovasyon modelleri yaratmaya yardımcı olan bir kültür oluşturuyoruz.

“Sürdürülebilir inovasyon” tanımını sıklıkla kullanıyorsunuz, bu kavramla ne kastediyorsunuz?

İnovasyon sadece teknoloji üretmek için teknoloji yapmak anlamına gelmiyor. Sürdürülebilir bir inovasyon dediğimizde öncelikle ürünün sürdürülebilirliğnden söz ediyoruz.

Bir önceki versiyondan daha iyisini, daha az enerji, daha az kaynak ve daha az su kullanarak yapmak önemli Ürün geliştirirken yeni şeyler eklemek kolay. Zor olan azaltmak.

Şu anda günlük hayatımızda kullandığımız taşıtlar, yediğimiz yiyecekler, çevremizdeki bütün altyapı 50-60 yıl önce yaratıldı. Geçen zamanda önemli ölçüde geliştirildi. Ama, gerçek anlamda bir dönüşüm geçirmediler. Bugünlerde enerji, mobilite, tıp ve yaşam bilimleri alanlarında yaşanan değişim, araştırma geliştirme alanları için çok büyük bir çaba gerektiriyor. Bunun yanısıra mühendislik ve finansal konularda da büyük çaba gerekli.

Büyük bir dönüşüm var. Bu hemen ve kolay olmayacak. Teknolojinin uyum sağlayacak şekilde gelişmesi gerekli ancak teknolojinin gelişmesi de yeterli değil. Yeterince yetenek ve yetkinlik yoksa nasıl yapacaksınız?

Bu nasıl sağlanacak?

Bizim için sürdürülebilirliğin önemli bir başka ayağı bilgi ve “know how”dan oluşuyor.

Biz her yeni ürün çıktığında, bir önceki bilgi ve deneyimi bir sonraki nesile, bir sonraki evreye nasıl aktaracağımızı düşünüyoruz. Meşaleyi bir elden bir ele nasıl devredeceksiniz? Bu çok önemli bir nokta.

Paris’teki Dünya Nükleer Enerji Kongresi’nde gündeme geldi. Sadece Fransa’da nükleer enerji alanında çalışacak, yeni sistemler ve altyapı kuracak 120 bin elemana ihtiyaç var.

Kongrede en çok tartışılan konular güvenlik, enerji, girişimden çok yetenek bulma sorunuydu. Okullardan, üniversitelerden yeni yetenekleri nasıl çekeceğiz sorusu soruldu.

Sürdürülebilirlik yeni işlerde ve kariyerlerden gelecek. 5-10 yıl önce var olmayan işler ortaya çıkıyor.

Avrupa’da mükemmel üniversitelerimiz var ancak en iyi okullardan mezun olan mühendislerimiz otomobil veya makine üretimini tercih etmiyorlar, finansa ve özel bankacılık sektörlerine yöneliyorlar.

Yetenekleri çekmemiz gerekiyor.

Dassault Systèmes, sahip olduğu teknoloji ve bilgi birikimini araştırma, eğitim, kültür ve sanatsal yaratım alanlarının hizmetine sunmak ve sürdürülebilirliğe olan taahhüdünü bu alanda da yerine getirmek için birçok girişimde bulunuyor.

La Fondation Dassault Systèmes

La Fondation Dassault Systèmes, kendisini 3D teknolojisi ve sanal evrenler aracılığıyla eğitim ve araştırmanın geleceğini dönüştürmeye adamış bir kuruluş olarak öne çıkıyor. Vakıf; Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan'daki akademik kurumlar, araştırma enstitüleri, müzeler, dernekler, kültür merkezleri ve diğer kamu yararına hizmet eden kuruluşlardaki eğitim ve araştırma girişimlerine hibeler veriyor, sanal teknolojilerle ilgili dijital içerik ve beceri setleri sağlıyor. La Fondation halihazırda bu bölgelerde yaklaşık 100 projeyi destekliyor.

3DEXPERIENCE Edu

Dassault Systèmes'in 3DEXPERIENCE Edu hizmeti, yaşam boyu öğrenme sunmak ve istihdam edilebilirliği artırmak için akademik kurumlarla sanayi arasında bağlantı kurmak amacıyla 3DEXPERIENCE platformu üzerinden yeni olanaklar sunuyor ve öğrencileri sürdürülebilir inovasyonu anlamaları için gerekli endüstri becerileriyle donatıyor. Profesyonellerin ise iş yerinde gelişmelerine yardımcı oluyor.

3DEXPERIENCE Edu, becerilerle ilgili yayınlar hazırlıyor, küresel ortaklıklar ve eğitim merkezleri kuruyor, öğrencileri sürdürülebilirlik testlerine ve yarışmalarına dahil ediyor ve ayrıca 3DEXPERIENCE platformu üzerinde profesyoneller için yeni öğrenme deneyimleri ve sertifikasyon portföyü sunuyor. Söz konusu bu programlar ve kaynaklar, oluşan kilit rol ve becerilerle ilgili kolektif zekayı geliştirmeyi, akademik kurumlarla şirketler arasında, endüstride yeni yöntemlerin benimsenmesini hızlandırmak için iş birliği yapma şeklini değiştirmeyi ve deneyime dayalı öğrenme yoluyla eğitimi dönüştürmeyi amaçlıyor.

Dassault Systèmes'in onlarca yıllık endüstriyel deneyimine dayanan 3DEXPERIENCE Edu, her yıl her yaş grubundan altı milyondan fazla öğrenciyi, enstitüleri ve profesyonelleri; bilgilerini, uzmanlıklarını ve istihdam edilebilirliklerini geliştirmek için destekliyor. 3DEXPERIENCE Edu kapsamında COVID-19 pandemisi sürecinde yaşanan kapanmalar sırasında dünya çapındaki kuruluşlara eğitim paketleri sağlanmasının yanı sıra Ecole Normale Supérieure Paris-Saclay, Re-Engineering Australia Foundation, Arts et Métiers ParisTech, Illinois Institute of Technology ile yaşam bilimleri konusunda, Dünya Ekonomik Forumu ile ileri üretim becerileri konusunda ortaklıklar kuruldu. Ayrıca 3DEXPERIENCE platformunun deneyimsel, yaşam boyu öğrenme merkezleri ağı olan 3DEXPERIENCE Edu Mükemmeliyet Merkezleri programı bulunuyor.

Dassault Systémes ekipleri dijital sözcüğü yerine “virtual” yani sanal kavramını kullanmayı tercih ediyor. Bu yaklaşımı da şu cümlelerle açıklıyorlar.

“Yaptığımız şeyin değeri, geleceği hayal etmek için sunduğumuz potansiyelde olduğu için sanal olarak adlandırıyoruz. Çünkü "Sanal", neyin mümkün olabileceğiyle, yani potansiyeliyle ilgili. Bu bağlamda sanallık, aslında insan doğasının özünde var; bizler sanal varlıklarız, olasılık varlıklarıyız. Dassault Systèmes'in nihai amacı ve birincil kaynağı da aynı, yani insan. Dolayısıyla bizim için deneyim demek insan demektir.”

Dassault Systèmes, müşterilerinin tüketici deneyimini simüle etmelerini kolaylaştırmak için, müşterilerinin faaliyet gösterdikleri sektörlerin en kritik iş ihtiyaçlarını, yani onların "iş deneyimlerini" anlamaya çalışıyor.

Bu doğrultuda, 2012 yılında 3D, DMU ve PLM alanlarındaki çalışmalarına dayanarak ve farklı sektörlerdeki müşterilerin eğilimlerini, zorluklarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, son kullanıcılara ödüllendirici deneyimler sunma süreçlerinde müşterilerine yardımcı olmak için 3DEXPERIENCE iş ve teknoloji platformunu oluşturdu.

3DEXPERIENCE platformu ile sanal ikiz deneyimleri, araştırma, tıp, cerrahi ve sağlıkla ilgili diğer disiplinlerin insan vücudunu diğer endüstriyel disiplinlerin arabalar, binalar veya uçaklarla yapabildiği kadar hassas, güvenli ve etkili bir şekilde anlamasını, modellemesini, araştırmasını, test etmesini ve tedavi etmesini sağlayarak yaşam bilimleri ve sağlık hizmetleri için yeni olanaklar sunuyor.

Sektörel çözüm deneyimleri: " Simülasyon-İş Zekası-Bağlantı kurma

Sanal ikiz deneyimi genel olarak fiziksel ürün veya sistemin şeklini, boyutlarını ve özelliklerini temsil eden bir 3D modelden başlıyor. Bir sonraki adım ise montajı yapıldığında, çalıştırıldığında veya sıra dışı olaylara maruz kaldığında ürünün nasıl davranacağını keşfetmek için sanal ikiz üzerinde simülasyonlar yapmak oluyor. Simülasyonlar tasarımı, malzemeleri ve üretim süreçlerini optimize etmeye ve doğrulamaya yardımcı oluyor ve alınan kararlar izlenip sanal ikizle ilişkilendirilebiliyor. Bu da gerçek ürünün yaşam döngüsü boyunca izlenebilirlik sağlıyor.

Bu, "as-designed" (tasarlanan) sanal ikiz deneyimi ürün üretildikten sonra değer çok daha fazla artıyor. Gerçek ürün yaşam döngüsü boyunca ilerlerken, sensörlerden gelen operasyonel veriler, performans ölçümleri ve bakım kayıtları gibi yeni veri kaynakları sanal ikize ekleniyor. Sanal ikiz, başlangıçtaki gereksinimler, tasarım kararları ve simülasyon sonuçlarıyla birlikte bu bilgiyi tutuyor. Gerçek ürün yaşam döngüsünden geçerken sanal ikizde de durum böyle oluyor, böylece "as-made" (üretilen) ve "as-used" (kullanılan) ürün ikizi olarak kendi yaşam döngüsünü oluşturuyor.

Buradan hareketle sanal ikiz, hem ürünün kendisinin hem de geçmişinin ve gelişiminin dijital kopyası oluyor. Ayrıca sanal ikizler birbirleriyle etkileşime girerek sistemlerin veya ortamların sanal ikizlerini yaratabiliyorlar. Örneğin bir şampuan şişesinin sanal ikizi, sanal üretim hattından, sanal paketlere ve sanal sevkiyata kadar gidebiliyor, sanal bir rafta görselleştirilebiliyor ve nihai olarak sanal bir tüketici tarafından kullanılabiliyor.

QOSHE - “Sistemlerin Sistemi” Dassault Systèmes sanal ikiz çözümleriyle öncü rol üstleniyor - Fatoş Karahasan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Sistemlerin Sistemi” Dassault Systèmes sanal ikiz çözümleriyle öncü rol üstleniyor

11 1
07.12.2023

“Sistemlerin Sistemi” Dassault Systèmes sanal ikiz çözümleriyle öncü rol üstleniyor

Dassault Systèmes, 1981 yılında Charles Edelstenne liderliğinde, Dassault Aviation'dan ayrılan mühendislerden oluşan küçük bir ekip tarafından kuruldu. Geçen 42 yıl içinde 5.67 milyar euro'luk geliri olan küresel bir şirkete dönüştü. 150'den fazla ülkede 300 binden fazla müşteriye erişen kuruluş, üç temel ekonomik sektörde “Yaşam Bilimleri ve Sağlık Hizmetleri”, “İmalat Sanayileri” ve “Altyapı ve Şehirler faaliyet gösteriyor.

Sahip olduğu teknolojiyle; ürünlerin tasarım, üretim ve desteklenme şeklini değiştiren ve çok önemli endüstriyel inovasyonlara imza atan Dassault Systèmes’in düşünce sistemi dünyanın her yerinde devrim yaratan uygulamalara zemin hazırlıyor.

22.500 çalışanı olan kuruluş “İşbirlikçi İnovasyon” adını verdiği bir yaklaşımla ilerliyor. Dassault Systèmes yönetimi, şirketin özünü “The System of the Systems”, “Sistemlerin sistemi” olarak tanımlıyor.

1989’da Boeing 777'nin ilk sanal ikizini yaratmayı başaran Dassault Systèmes, son yıllarda insan vücudunun sanal ikiz deneyimi üzerinde çalışıyor. “The Living Heart Project” (Yaşayan Kalp) isimli projede olduğu gibi, gerçek organın tüm sistemleri üzerinde ayrı ayrı çalışılıyor. Yapay zeka ve derinlikli veri sayesinde her katmanın farklı bileşenleri ve değişkenleriyle sayısız senaryo üretiliyor. Gerçeğe mümkün olduğunca yakınlaşan sanal ikiz üzerinde farklı senaryolar çalışılarak, etkin ve kalıcı çözümler geliştirilmesi sağlanıyor.

Şirketin Fransa’daki binalarının camlarında, kapılarında, duvarlarında “If We?” ibaresi bulunan yazılar yer alıyor. “Eğer biz.. …” şeklinde çevirebileceğimiz bu iki sözcük, Dassault kültürünün temelini oluşturuyor. “Dassault ekipleri için her şey sorularla başlıyor.

Bu vizyon “Eğer biz doğru sorular sorarsak dünyayı değiştirebiliriz” (If we ask the right questions we can change the world) cümlesiyle özetleniyor. Kuruluş birlikte çalışma kültürünü “We "BİZ" yeni olasılıklara olan inancımızı ifade eder. topluluğumuzu bir araya getirerek anlamlı bir değişime olanak sağlayabiliriz. Değerlerimiz, amacımıza ulaşmamız ve sonuçta birlikte hayalleri mümkün kılmamız için gerçek bir ilham kaynağıdır. “ifadesiyle özetliyor.

3DEXPERIENCE Lab

Dassault Systèmes’in biri Fransa’daki merkez binasında, diğer ikisi ABD’de MIT’de ve Hindistan’da olmak üzere üç 3DEXPERIENCE Lab’i bulunuyor. Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu sanal ikiz deneyimleri sağlıyor.

Platform, ürünleri, süreçleri ve hizmetleri bilimsel doğrulukla kopyalayabiliyor. Fiziksel üretime geçilmeden önce, performansı sanal olarak test etmek ve iyileştirmek için verilerden yola çıkarak zenginleştirilmiş modeller yaratıyor. Biyoloji, kimya, malzeme bilimi, mekanik ve elektromanyetizmaya dayanan Sanal İkiz Deneyimleri, 3D modelleme, sosyal işbirliği, simülasyon ve bilgi zekası teknolojileri ve hizmetlerini entegre ediyor.

2015 yılında kurulan laboratuvar, dünya çapında 25'ten fazla kuluçka programı, hızlandırıcı, eğitim, girişimcilik ve teknoloji laboratuvar ortaklarıyla, 1.800 mentoruyla ve belirli endüstrilerde gelecek vaat eden projeleriyle çok uluslu şirketlerle iş birlikleri yaparak büyümeye devam ediyor.

Açık inovasyon laboratuvarı ve start-up hızlandırma programı olan 3DEXPERIENCE Lab, girişimciliği teşvik etmek ve toplumun yaratım geleceğini güçlendirmek için yeni bir açık inovasyon yapısı ortaya koyuyor. Bu laboratuvarda, robotların kullanıldığı büyük ölçekli eklemeli inşaat, cerrahi simülasyonu için kişiselleştirilmiş organların 3D baskısı ve uzun menzilli güneş enerjisiyle çalışan insansız hava araçları da dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu projelere imza atılıyor.

30 Kasım 2023 tarihinde, Avrupa’nın farklı ülkelerinden gelen gazetecilerden oluşan bir basın grubu olarak Dassault Systèmes’in Fransa’nın başkenti Paris’teki Kampüsünde, şirketin geleceğe yönelik çalışmaları hakkında bilgi aldık. Dijital dünyadaki en önemli teknolojik inovasyonları mümkün kılan ve onlara yön veren 3D tasarım, 3D Dijital Modeller, 3D Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi ve sanal ikiz teknolojisi alanlarında 42 yıllık bilgi birikimine sahip Dassault Systèmes’in yetkililerinden gelecek trendlerini dinledilk.

Dassault Systèmes Kampüsündeki toplantıda, şirketin Sanayi, Pazarlama ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Florence VERZELEN; EMEAR Başkan Yardımcısı Olivier RIBET; Ulaşım ve Mobilite Sektörü Başkan Yardımcısı Laurence MONTANAR; Havacılık ve Savunma Sanayi Başkan Yardımcısı David ZIEGLER; Şehirler ve Kamu Hizmetleri Sektörü Başkan Yardımcısı, Jacques BELTRAN ve 3DEXPERIENCE Laboratuvar Direktörü Frédéric VACHER kuruluşun vizyonu, çalışmaları ve gelecek planları hakkında ayrıntılı bilgiler paylaştılar.

Toplantıda sürdürülebilir inovasyonunun, mobilitenin geleceğini nasıl yeniden tasarladığı, “Sanal İkiz” teknolojisinin mobiliteye katkıları, dijital teknolojilerin yenilikçi ve sürdürülebilir bir toplum inşa edilmesindeki rolü, sanal dünyada gerçekleştirilen eylemlerin gerçek dünyayı dönüştürmedeki rolü........

© Ekonomim


Get it on Google Play