Uzunca bir süredir ülke gündemini değil ama parti gündemini meşgul eden CHP Kurultayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun vedasıyla sona erdi. Artık, Özel-İmamoğlu ikilisi partinin bundan sonraki yolculuğuna yön verecek. Kuşkusuz bu yolculuk hakkında birçok değerlendirme yapmak mümkün, zaten hem Ankara hem parti kulislerinde neredeyse yüzlerce olasılık/beklenti dillendiriliyor. Partinin bölünmesinden, yeni ittifak modellerine kadar en akıllıcasından en saçmasına kadar her köşede yeni bir şey duymanız mümkün. Neler olacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Ancak ben tamamen başka bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: İzleyenler görmüş ya da duymuştur kurultay salonunda “ihanet, sırtından hançerlenmek, rüşvet, delege satın almaya çalışmak” gibi her türden suçlama havada uçuştu. Ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve politik sorunlar, bölgede yaşanan can alıcı gelişmeler, dünyanın tartışma konuları hiç bir şekilde gündeme gelmedi. Hiçbir adaydan yaşanan onca sorundan herhangi birisi hakkında dişe dokunur tek bir cümle duymadık. Dolayısıyla “değişim” denen kavramın sadece parti koltuklarında oturanların değişmesinden ibaret olduğu bir hal yaşandı. Oysa eski genel başkanlardan ve partinin saygın isimlerinden Murat Karayalçın’ın gündeme getirdiği önce ilçe ve il kongrelerinden başlayarak ve tüzük değişimi ile sonuçlanacak bir kurultay sürecinin bütün bu tartışmaları ele alarak yürütülmesi önerisi hayata geçirilebilmiş olsa biz de CHP’nin nerede durduğunu, neleri önerdiğini görmüş olacaktık. Bundan sonra değişim kavramının içi doldurulabilir mi? Bana göre zor. Çünkü artık gündem kimin hangi belediye başkanlığını nasıl alacağı pazarlıklarının üzerine oturacak.

İktidar kanadında yerel seçime yönelik çalışmalar hız kazanmış durumda. AK Parti ve MHP 2019’da kaybedilen büyük şehirleri yeniden kazanmak için kolları sıvamış durumda. Muhtemelen seçim beyannamesinin açıklanması ve adayların tanıtımı için Ocak ayı beklenecek. Ve yine muhtemelen 81 ilde ittifak yapılacak ancak iki partiden biri herhangi bir ilde açık farkla öndeyken o il ittifak dışı bırakılacak. İllerde temayül yoklaması adayların belirlenmesinde öncelikli yöntem olacak.

İktidar kanadı Millet İttifakı’nın dağılmış olmasında lehe kullanılacak bir durum olarak görüyor.

Peki, Cumhur İttifakı’nın yeni üyeleri olabilir mi? Misal İyi Parti ve HEDEP gibi? Şu aşamada böyle bir işbirliği gündemde yok. Ama yeni yıl neler getirir bilinmez…

Peki, biz bu siyaset dehlizlerinde kaybolurken dünyada neler oluyor? Küçük bir örnek vermek isterim. Allianz Trade bu yıla ilişkin ikinci İflas Raporunu açıkladı. Rapora göre küresel ticari iflaslar hızlanmış. Ve bu yıl geçen yıla göre yüzde 6 daha fazla küresel iflas bekleniyormuş. 2024’de ise artışın yüzde 10’a çıkması bekleniyormuş. Şimdi önümüzdeki soru şu; peki biz Türkiye olarak bu gelişmelere karşı ne kadar hazırlıklıyız? Muhalefeti ile iktidarı ile global sorunları ne kadar ciddiye alıyor, ne kadar hazırlık yapıyoruz? Bir bilen varsa bize de anlatsa iyi olmaz mı? Zira ben Ankara’da bu konuda hiçbir aydınlatıcı açıklama duymadım…

QOSHE - Değişim tek başına bir şey ifade eder mi? - Mete Belovacıklı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Değişim tek başına bir şey ifade eder mi?

8 20
06.11.2023

Uzunca bir süredir ülke gündemini değil ama parti gündemini meşgul eden CHP Kurultayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun vedasıyla sona erdi. Artık, Özel-İmamoğlu ikilisi partinin bundan sonraki yolculuğuna yön verecek. Kuşkusuz bu yolculuk hakkında birçok değerlendirme yapmak mümkün, zaten hem Ankara hem parti kulislerinde neredeyse yüzlerce olasılık/beklenti dillendiriliyor. Partinin bölünmesinden, yeni ittifak modellerine kadar en akıllıcasından en saçmasına kadar her köşede yeni bir şey duymanız mümkün. Neler olacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Ancak ben tamamen başka bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: İzleyenler görmüş ya da duymuştur kurultay salonunda “ihanet, sırtından hançerlenmek, rüşvet, delege satın almaya çalışmak” gibi her türden suçlama havada uçuştu. Ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve politik sorunlar, bölgede yaşanan can alıcı gelişmeler, dünyanın tartışma konuları hiç bir şekilde gündeme gelmedi. Hiçbir adaydan yaşanan onca sorundan herhangi birisi hakkında dişe dokunur tek bir cümle duymadık.........

© Ekonomim


Get it on Google Play