Öyle veya böyle bir seçim daha geride kaldı.

Seçim sonuçlarına ilişkin yorumlar havada uçuşuyor. “Ben demiştim” diyeni mi ararsınız, birbirini suçlayanı mı, “CHP kazanmadı AK Parti kaybetti” diyeni mi, benim gibi ekonomiyi öne çıkartanı mı? Her kafadan bir ses çıkıyor. Ama kabaca bütün yorumları ikiye ayırmak mümkün; bir kısım vatandaş siyasetin nasıl şekilleneceği üzerinden okuyor seçimleri, diğer kısmı ise sertleşeceği söylenen ekonomik programın adımları üzerinden.

Siyaset üzerinden okuyanlar için; gündem AK Parti’de kadro değişiklikleri, İYİ Parti’de seçimli kongre, YRP’nin özellikle Anadolu’daki çıkışı, CHP’deki üç başlılık, parlamenter sisteme dönüş, erken seçim vb. üzerinden şekilleniyor.

Ekonomi üzerinden okuyanlar için ise; gündem “kalıcı refah artışı için tek haneli enflasyona odaklanan” Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek'in bayram sonrası ajandasındaki 4 madde: Sıkı para politikasıyla enflasyonun düşürülmesi; emekli, memur ve asgari ücret zammı; ihracat artışı ve kamuda tasarruf tedbirleri.

Oysa bir bütün olarak bakınca halimiz başlıkta söylediğim gibi: Oy vermeyip tepki gösteriyoruz anlamıyorlar, seçiyoruz üç oyu adam gibi sayıp seçimi bitiremiyorlar, kime neyi vaat edeceklerini bilemiyorlar.

Müsaadenizle açayım biraz.

Bakın seçimin ardından kazananlar kendi başarıları, “büyük projeleri” ile seçildiklerini düşünüyorlar. Kaybedenler neden kaybettikleri konusunu birbirlerini suçlayarak çözmeye çalışıyorlar. Aslında rakamları yuvarlayarak söylersek 60 milyon seçmenin 15 milyonu ya oy kullanmamış ya da oyu geçersiz sayılmış. (AA verilerine göre 61 milyon seçmen var. Bunların 48 milyonu oy kullanmış. Bu 48 milyon oyun 2 milyonu geçersiz sayılmış). Kimse “neden bu kadar seçmen oy kullanmadı” sorusunu sormuyor. Seçimi kazanan kazanmasıyla, kaybeden kaybettiği ile meşgul çünkü. Hâlbuki ortada, böyle giderse siyasetten umudunu kesecek geniş bir kitle olduğunu görmek gerekiyor. Geniş kitlelerin siyasetten umudunu kesmesi, siyasetin devre dışı kalmasına yol açar ki bütün siyasetçilerin ve siyasi kurumların bunun üzerinde çok ciddi kafa yormaları gerekir.

Bu duruma bir de yaşanan ekonomik zorlukları eklerseniz, onun da üstüne alt üst olan dünya dengelerinin bu ülkeye yansımasını koyarsanız aslında siyaset kurumunun önceliklerinin de neler olması gerektiği ortaya çıkar.

Bu sorunun en net ortaya çıktığı durum da sanırım partilerin ve adayların vaatlerinde ortaya çıktı. Sahi siz ne iktidar kanadında ne de muhalefet kanadında Türkiye’yi kucaklayan bir vizyon önerisi gördünüz mü mesela? Varsa yoksa emekliye verilecek maaş artışı konuşulmadı mı seçim meydanlarında… Mesela CHP'nin "Yüzyılın Projesi" isimli önerisini hatırlıyor mu kimse. Hani 20 yılda 200 milyar dolarlık yatırımla Anadolu'da bir mega kent kurulması hedefleniyordu? Ne oldu o projelere? Hadi CHP unuttu diyelim bu güne kadar büyük projeler gündeme getiren iktidar kanadı ne yaptı? Bu seçimde siz bir hayali olan parti gördünüz mü? Ya da şöyle sorayım siyaset kısır bir düzlemde kalakalmışsa bunun suçlusu kim?

Gelelim seçimi bitirememek durumuna. Gerçekten böyle bir seçim deneyimi başka bir yerde yaşanıyor mu bilmiyorum. Hale bakın, seçim bitti sayım bitmiyor. Oyu doğru sayamayan bir haldeyiz.

Bir bakıyorsunuz Ardahan’da seçimin yenilenmesi kararı iptal ediliyor, bir bakıyorsunuz Samandağ'da oyların yeniden sayılması ve seçimin yenilenmesi talebi reddediliyor, o sırada oyların yeniden sayıldığı İstanbul Gaziosmanpaşa’da kazanan, 848 oy farkla CHP adayı Hakan Bahçetepe oluyor. “Van’da yaşanan mazbata krizi, oyların yüzde 55’ini alan DEM Parti adayı Zeydan’ın mazbata almasıyla şimdilik sona erdi” diyecekken Vatan Partisi, kararın iptali için YSK’ya başvuruyor. Yani bitmiyor, bitemiyor. Yok, yanlış anlamayın itiraz hakkına itiraz etmiyorum. Bir sandıktaki yüz oyu doğru dürüst saymayı beceremeyenlere itiraz ediyorum. Hani o resmi sandık görevlilerine.

Şunu da söyleyerek bitireyim; bu seçim sonuçları siyaseti de aşan ama siyaseti de dizayn edecek gelişmelerin nüvelerini içinde barındırıyor sanırım.

QOSHE - Sandığa gitmedik anlamadılar, seçtik bitiremediler - Mete Belovacıklı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sandığa gitmedik anlamadılar, seçtik bitiremediler

8 1
08.04.2024

Öyle veya böyle bir seçim daha geride kaldı.

Seçim sonuçlarına ilişkin yorumlar havada uçuşuyor. “Ben demiştim” diyeni mi ararsınız, birbirini suçlayanı mı, “CHP kazanmadı AK Parti kaybetti” diyeni mi, benim gibi ekonomiyi öne çıkartanı mı? Her kafadan bir ses çıkıyor. Ama kabaca bütün yorumları ikiye ayırmak mümkün; bir kısım vatandaş siyasetin nasıl şekilleneceği üzerinden okuyor seçimleri, diğer kısmı ise sertleşeceği söylenen ekonomik programın adımları üzerinden.

Siyaset üzerinden okuyanlar için; gündem AK Parti’de kadro değişiklikleri, İYİ Parti’de seçimli kongre, YRP’nin özellikle Anadolu’daki çıkışı, CHP’deki üç başlılık, parlamenter sisteme dönüş, erken seçim vb. üzerinden şekilleniyor.

Ekonomi üzerinden okuyanlar için ise; gündem “kalıcı refah artışı için tek haneli enflasyona odaklanan” Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek'in bayram sonrası ajandasındaki 4 madde: Sıkı para politikasıyla enflasyonun düşürülmesi; emekli, memur ve asgari ücret zammı; ihracat artışı ve kamuda tasarruf tedbirleri.

Oysa bir bütün olarak bakınca halimiz başlıkta söylediğim gibi: Oy vermeyip tepki gösteriyoruz anlamıyorlar, seçiyoruz üç oyu adam gibi sayıp seçimi bitiremiyorlar, kime neyi vaat edeceklerini bilemiyorlar.

Müsaadenizle açayım biraz.

Bakın seçimin ardından kazananlar kendi........

© Ekonomim


Get it on Google Play