Yerel seçim tarihi yaklaştıkça, siyasete kimin, nereden, nasıl aday olacağı tartışmaları damga vuruyor.

İktidar kanadı tarafında hangi illerde kimin adayı desteklenecek, hangi ilde hangi partinin adayı seçime girecek yakında belli olacak.

Daha önce de yazmıştım, MHP’nin istediği iller var ve bu konuda iktidar partileri arasında çok da sıkıntı yok. Bazı büyükşehir ve illerde MHP’li isimler Cumhur İttifakı’nın adayı olarak seçmenin karşısına çıkacak. Misal Adana…

İktidar kanadında en fazla merak edilen konu üç büyük ilin belediye başkanlıkları için belirlenecek isimler. İktidar kanadı önceki seçimde kaybettiği bu illeri “hangi isimlerle, nasıl kazanacak” sorusu etrafında dönen tartışma yakında son bulur. Biz de iktidarın İstanbul adayının gerçekten Erdoğan sonrası başa geçmesi düşünülen kişi olup olmadığını görürüz. Şimdilik iktidar kanadında tek merak yaratan konu bu…

Gelelim muhalefet kanadına. Belli ki altılı masa mayıs seçimlerinden sonra bir daha yan yana gelmemek üzere dağılmış. Belki İYİ Parti ile CHP arasındaki işbirliği devam eder diye düşünen çevreler ise, Meral Akşener’in son açıklamaları ve İYİ Parti’nin aldığı son kararlarla bu düşüncelerinden uzaklaşmış görünüyorlar.

CHP’de ise tartışma Özgür Özel’in Genel Başkanlığa seçilirken kurultayda verdiği “ön seçim yapılacak” sözü etrafında dönüyor.

Hem bu sözü tutmak isteyen hem de adayları kendisi belirlemek isteyen Özel-İmamoğlu ittifakının işi hayli zor.

Hayli zor, çünkü bu iki istek birbiri ile taban tabana zıt.

O yüzden olsa gerek CHP genel merkezinden, genel başkan yardımcılarının imzası ile yapılan açıklamada tam olarak şöyle dendi:

“… 659 seçim çevresindeki tüm seçim türlerinde adayların, “merkez yoklaması” ile saptanmasına, aday saptamaya kaynak olmak üzere seçim çevrelerinin özelliklerine göre; “Örgüt denetiminde ön seçim”, “Örgüt denetiminde basit aday yoklaması”, “Örgüt denetiminde geniş aday yoklaması” yapılarak eğilim yoklaması yöntemlerinin kullanılmasına karar verildi.”

Siz de fark etmişsinizdir iki kritik vurgu var. “Merkez yoklaması” ve bu yoklamaya “kaynak olmak”.

Yani CHP genel merkezi, “kurultayda ön seçim sözü verilmiş olabilir ama ben işime gelen yerlerde adayları kendim belirleyeceğim, diğerlerinde de örgüt kafasına göre takılsın oradan çıkan sonuçları da yine ben kendi kararlarım için kaynak olarak kullanacağım” diyor.

Hatırlarsınız, bu ülkede rektör seçimleri yapılırken en çok eleştirilen konu, üniversitelerin kendi yaptıkları seçimlere saygı duyulmadan üçüncü çıkan adayın cumhurbaşkanı tarafından rektör atanması değil miydi?

Şimdi CHP yönetiminin aldığı bu karar ile rektör seçimlerinde uygulanan yöntem arasında ne fark var?

Aslında tam da bu coğrafyaya uygun bir yöntem, üyeler seçim yapmış oluyor mu oluyor, yöneticiler kendi istediklerini atamış oluyorlar mı oluyorlar. Daha ne olsun?

İşin şakası bir yana demokrasi böyle olmuyor. Bu demokrasinin karikatürü oluyor. Tıpkı sosyal medyada rast geldiğim aşağıdaki karikatürün anlattığı gibi…

Gelelim CHP içindeki bir başka problem. Kurultay Genel Başkan’ın değiştirilmesine yol açtı. Ama sorunları çözdü mü?

Kemal Kılıçdaroğlu’nu her şeyin suçlusu ilan ederek, seçim yenilgisinin faturasını ödemekten kaçmaya çalışmak hiç bir şeyi düzeltmiyor. Kılıçdaroğlu’nun aldığı her karara katılanların, “seçimi kazanınca ben hangi mevkilere gelebilirim” diye kulis yapmaktan başka önceliği olmayanların, bugün doğru ve sağlıklı kararlar üreteceklerini düşünmek sizce de saflık olmaz mı?

Üstelik şimdi CHP’nin bütün sorunlarının üzerine iki çok büyük sorun da eklenmiş durumda.

Birincisi kurultayda delegelerin kararlarını etkilemek için kullanılan çıkar sağlama yöntemlerinin artık parti içi “doğal” uygulamalardan biri haline geliyor oluşu.

İkincisi bütün tarihi boyunca hiç rastlanılmayan şekilde genel başkanın ve parti yönetimin belediye başkanlarının tahakkümü altına girmesi.

Son noktada tam da bu iki nedenle Özel-İmamoğlu ittifakı uzun ömürlü olamayacaktır. Asıl parti içi fırtına seçimlerden sonra kopacaktır. Partinin geleceğinin nasıl şekilleneceği de o aşama da belirlenecektir…

QOSHE - Yerel seçim, merkez yoklaması, ön seçim ve bir karikatür - Mete Belovacıklı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yerel seçim, merkez yoklaması, ön seçim ve bir karikatür

4 11
11.12.2023

Yerel seçim tarihi yaklaştıkça, siyasete kimin, nereden, nasıl aday olacağı tartışmaları damga vuruyor.

İktidar kanadı tarafında hangi illerde kimin adayı desteklenecek, hangi ilde hangi partinin adayı seçime girecek yakında belli olacak.

Daha önce de yazmıştım, MHP’nin istediği iller var ve bu konuda iktidar partileri arasında çok da sıkıntı yok. Bazı büyükşehir ve illerde MHP’li isimler Cumhur İttifakı’nın adayı olarak seçmenin karşısına çıkacak. Misal Adana…

İktidar kanadında en fazla merak edilen konu üç büyük ilin belediye başkanlıkları için belirlenecek isimler. İktidar kanadı önceki seçimde kaybettiği bu illeri “hangi isimlerle, nasıl kazanacak” sorusu etrafında dönen tartışma yakında son bulur. Biz de iktidarın İstanbul adayının gerçekten Erdoğan sonrası başa geçmesi düşünülen kişi olup olmadığını görürüz. Şimdilik iktidar kanadında tek merak yaratan konu bu…

Gelelim muhalefet kanadına. Belli ki altılı masa mayıs seçimlerinden sonra bir daha yan yana gelmemek üzere dağılmış. Belki İYİ Parti ile CHP arasındaki işbirliği devam eder diye düşünen çevreler ise, Meral Akşener’in son açıklamaları ve İYİ Parti’nin aldığı son kararlarla bu düşüncelerinden uzaklaşmış görünüyorlar.

CHP’de ise tartışma Özgür Özel’in Genel Başkanlığa seçilirken kurultayda verdiği “ön seçim yapılacak” sözü etrafında dönüyor.

Hem bu sözü tutmak........

© Ekonomim


Get it on Google Play