Yerel seçimlerde kimin nereden aday olacağı bu hafta sonuna kadar netleşmiş olacak.

Kimi partiler, kimi il ve ilçelerdeki adayların açıkladı ama listelerin son ve kesin şeklini alması için biraz daha bekleyeceğiz.

Görünen o ki iktidar kanadı özellikle İstanbul başta olmak üzere önceki seçimde kaybettiği büyükşehirleri geri almak için varını yoğunu ortaya koyacak. Muhalefet kanadı ise sadece doğru adayı belirleme çabası içinde değil aynı zamanda genel seçimlerdeki birlikteliği devam ettirebilme telaşında. İş birliği konusu muhalefet açısından hayati. Çünkü İYİ Parti’nin ve DEM’in aday çıkarıp çıkarmayacakları ya da çıkaracaklarsa hangi illerde bunu gerçekleştirecekleri hala netleşmiş değil. Unutmadan bu yerel seçimlerin bir aktörü de Zafer Partisi olacak gibi görünüyor ki bu durum da muhalefetteki iş birliğini zora sokan başka bir nokta.

Özetle, iktidar kanadı kendi içinde hangi ilde hangi adayı çıkaracağını netleştirmiş durumda ve seçim söylemi üzerinde çalışıyor. Muhalefet kanadı bir araya gelebilme fikrini geride bırakmış, hangi adayla seçim kazanırız sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor.

Bu noktada iki küçük not eklemek isterim.

Birincisi iktidar kanadının İstanbul için Murat Kurum’u lanse etmesi, seçimde deprem, kentsel dönüşüm, yeni imar planlamaları gibi hayati konuların öne çıkarılacağının işaretini veriyor. Hele iktidarın gündeme getirdiği “yarısı bizden” kampanyasını da düşünürsek, muhalefetin işi zorlaşıyor. Üstelik bu kez CHP, İYİ Parti, DEM ve Zafer Partisi seçmenlerinin oyunu da alamayacak gibi görünüyor. Yine de nihai bir tespit yapabilmek için biraz daha zamana ihtiyaç var.

İkinci notum ise CHP içinde alttan alta yürüyen ve aday isimleri açıklandıktan sonra gün yüzüne çıkacak gibi görünen yapısal bir tartışma sürüyor. Partinin güçlü olduğu ama söz verilmesine rağmen ön seçim yapılmayan bölgeler bir tartışma odağı ve seçimden sonra parti içi bir fırtına kopmasına kaynaklık edecek gibi duruyor.

E peki hayat Türkiye’deki yerel seçimlerin etrafında mı dönüyor? Tabii ki hayır.

Biz kim kiminle ittifak yapacak, kim kimi nereden aday gösterecek falan diye kentsel rant pastasından kimin nemalanacağına odaklanmışken dünya bambaşka tartışmaların, gerginliklerin içinde adeta yeniden şekillenmenin sancılarının yaşıyor.

Misal Amin Maalouf, “Yolunu Şaşırmışlar Labirenti: Batı ve Rakipleri” isimli son kitabı ile ilgili verdiği bir röportajda şöyle demiş:

“Batı krizde, ama rakipleri de krizdeler. Rusya’nın durumu pekiyi değil, Çin’in kendi sorunları var… Bütün dünyanın son derece tehlikeli bir dönemden geçtiğini düşünüyorum. Üstelik bugün, iklimdeki bozulma ya da her yönde çığırından çıkabilecek teknoloji sapmaları gibi, tüm insanlığın yüz yüze gelmek zorunda olduğu tehlikeler var. Eninde sonunda, yönetilmeyen, ya da çok kötü yönetilen, krizlerden ve savaşlardan kaçınmamızı sağlayacak hiçbir mekanizma olmadığı için hiçbir tehlikeden kaçınılamayan bir dünyanın içindeyiz. Dolayısıyla insanlığın bir nevi umumî batışa doğru kayıvermesinden kaçınmak için, hakikaten bilgeliğe ve sorumluluk duygusuna çok ihtiyacımız var.”

Peki, siz etrafınızda bilgeliğin kırıntısını, sorumluluk duygusunun varlığını görüyor, hissediyor musunuz?

Sonra da ekliyor Maalouf, “Uyanalım! Kendimize gelelim! Tıp gibi, yeni bilgi ve iletişim teknolojileri gibi bazı alanlarda büyüleyici biçimde gelişen harikulade bir dünyamız var. Aynı zamanda da tehlikede olan bir dünya bu; çünkü bu ilerlemeyi idare etmeyi bilmiyoruz. İnsanlığın maddî ilerlemesindeki hızlanış ile zihniyetler düzeyindeki, ahlâk düzeyindeki durgunluk, hatta gerileme arasında uyumsuzluk var. Bence insanlığın bugün yüz yüze olduğu en vahim mesele budur.”

Ben etrafta bu konuda düşünen, dertlenen, öyle ya da böyle bu tespitlere yönelik bir vizyon oluşturan siyasi bir yapı ya da kişi görmüyorum. Ama Multiple Skleroz (MS) hastalığına ilişkin “Allah’tan gelen ceza olduğuna inanıyoruz” diye yazan “tıp profesörü” görüyorum.

Eğer siyaset kurumu bir bütün olarak bu ve benzeri konularda bir vizyon oluşturamıyorsa yerel seçimlerde kimin nereden aday olacağı meselesinden çok daha önemli sorunlar yok mu sizce de?

QOSHE - Yerel seçimler, adaylar ve ötesi… - Mete Belovacıklı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yerel seçimler, adaylar ve ötesi…

7 5
08.01.2024

Yerel seçimlerde kimin nereden aday olacağı bu hafta sonuna kadar netleşmiş olacak.

Kimi partiler, kimi il ve ilçelerdeki adayların açıkladı ama listelerin son ve kesin şeklini alması için biraz daha bekleyeceğiz.

Görünen o ki iktidar kanadı özellikle İstanbul başta olmak üzere önceki seçimde kaybettiği büyükşehirleri geri almak için varını yoğunu ortaya koyacak. Muhalefet kanadı ise sadece doğru adayı belirleme çabası içinde değil aynı zamanda genel seçimlerdeki birlikteliği devam ettirebilme telaşında. İş birliği konusu muhalefet açısından hayati. Çünkü İYİ Parti’nin ve DEM’in aday çıkarıp çıkarmayacakları ya da çıkaracaklarsa hangi illerde bunu gerçekleştirecekleri hala netleşmiş değil. Unutmadan bu yerel seçimlerin bir aktörü de Zafer Partisi olacak gibi görünüyor ki bu durum da muhalefetteki iş birliğini zora sokan başka bir nokta.

Özetle, iktidar kanadı kendi içinde hangi ilde hangi adayı çıkaracağını netleştirmiş durumda ve seçim söylemi üzerinde çalışıyor. Muhalefet kanadı bir araya gelebilme fikrini geride bırakmış, hangi adayla seçim kazanırız sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor.

Bu noktada iki küçük not eklemek isterim.

Birincisi iktidar kanadının İstanbul için Murat Kurum’u lanse etmesi, seçimde deprem, kentsel dönüşüm, yeni imar planlamaları gibi hayati konuların öne çıkarılacağının işaretini veriyor. Hele iktidarın gündeme........

© Ekonomim


Get it on Google Play