Ekonomide rasyonelden uzaklaşıldığı dönemde atılan adımlar ve elde edilen sonuçlar nedeniyle para politikası hem itibarını hem de önemini yitirmişti ama seçimlerin ardından “rasyonele dönüş” başladığından beri Para Politikası Kurulu toplantıları daha önemli ve etkili hale geldi. Bugün yine kritik bir toplantı daha yapılacak.

Her toplantıda olduğu gibi iki soru cevap bekliyor. İlki, Merkez Bankası bugün nasıl bir karar alacak? İkincisi ise Merkez Bankası bugün nasıl bir karar almalı?

Ne yapacak?

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’ndan bugün çok muhtemeldir ki; son beş toplantıda olduğu gibi bir faiz artırım kararı çıkacak. Atılacak adımın yönü konusunda kafalar net ancak boyutu konusunda farklı görüşler var.

Enflasyonun ulaştığı seviye, oluşan katılık nedeniyle politika faizinin beş puan arttırılarak yüzde 40’a çıkarılmasının daha güçlü bir adım olacağını düşünsem de ben de piyasanın önemli bir bölümü gibi bu toplantıda Merkez Bankası’nın faizi 2,5 puan artıracağını tahmin ediyorum. Çünkü mayıs sonunda başlayan faiz artırım süreci boyunca şu ana kadar en düşük beş puan artırım yapan TCMB beş puanın altına ineceğinin sinyalini son açıklamalarında bir ölçüde verdi.

Banka, enflasyonun haziran-eylül arasında yükselmesinin temel sebebi olarak akaryakıt fiyatlarındaki artışı, TL’nin değer kaybını, vergiler ve yönetilen fiyatlarda yapılan artışları gösteriyor. Ve tüm bu şokların aynı zamanda geldiğine ve beklenti ve fiyatlama davranışlarında ilave bir bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor. Ancak TCMB’ye göre “Veriler ve göstergeler, söz konusu şokların enflasyona yansımasının büyük ölçüde tamamlandığına işaret ediyor.” Bu bakış açısıyla Banka bu toplantıda faiz artırımının şiddetini azaltabilir.

Bu hafta açıklanan piyasa anketlerine göre de piyasalardaki beklenti ağırlıklı olarak 2.5 puanlık bir artırım geleceği yönünde. Bunun yanı sıra PPK kararının ardından piyasadaki TL’yi çekmek için bankanın ek likidite önlemleri açıklayacağını düşünenler de var. Bu beklentinin gerçekleştiğini de önümüzdeki birkaç günde görebiliriz.

Piyasada satın alınan ağırlıklı senaryoya göre bugün yapılacak 2.5 puanlık artışın ardından gelecek ayda da bir 2.5 puanlık artış daha yapılarak 2023 yüzde 40’lık bir politika faizi ile kapatılacak. Ondan sonrası ise tam bir muamma. Geçen yıl ortasında da o zamanki ekonomi yönetimi ısınan ekonomi ve yükselen enflasyon nedeniyle çok sert olmasa da frene basmış ama seçim öncesi aralık ayında ayağını frenden çekmiş, helikopterle para dağıtmaya başlamıştı. Mart sonunda yine seçim var ve yerli ve yabancı herkes merakla benzer bir sürecin yine yaşanıp yaşanmayacağını anlamaya çalışıyor.

Ne yapmalı?

Mevcut ekonomi yönetiminin ekonominin karşı karşıya bulunduğu sorunların farkında olduğu yapılan açıklamalardan, paylaşılan değerlendirmelerden ve alınan aksiyonlardan belli oluyor. Özellikle Merkez Bankası’ndan bu aşamada güçlü mesajlar geliyor ama ancak geçen seçimde ekonominin nasıl ikinci plana atıldığı ve enflasyonun patlamasına izin verildiği hala hafızalarda çok taze duruyor. Bu neden herkes bir tür bekle gör moduna geçmiş bulunuyor.

Benim çalışmalarını yakından izlemeye çalıştığım bir kuruluş olan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) periyodik olarak para politikası değerlendirme notları yayınlıyor. En son açıklanan kasım notunda TEPAV atılması gereken bazı adımlara dikkat çekmiş:

- Politika faizi bu toplantıda yüzde 40 düzeyine çıkarılmalı ve gelişmelere göre daha da artırılabileceğini açıkça karar metninde belirtilmeli

- Sadece politika faizinin düzeyi değil, mevduat ve kredi faizlerinin düzeyleri de politika faizinin düzeyi ile uyumlu olmalı

- Politika faizi reel olarak pozitif bir düzeye dönmeli ve uluslararası gerginliklerin azalmasıyla beraber sistemi kayıt dışına iten veya sistemin işlevselliğini azaltan düzenlemeler kaldırılmalı

- İtibar açığını kapatmak için bir iletişim politikası aracı olarak TCMB bugünlerde 2024-2026 döneminin her yılsonu için resmi birer enflasyon hedefi açıklamalı.

TEPAV Makroekonomi Çalışma Grubu tarafından hazırlanan notta yapılan önerilere katılıyorum. TCMB 2024 ortalarında yüzde 70’leri görecek bir enflasyonun 2024 sonunda yüzde 36’ya düşeceğini söylüyor. Zor bir durum. Bu öngörünün gerçekleşeceğine insanları ikna etmek oldukça zor. Bu nedenle TEPAV’ın notunda da dediği gibi Banka’nın Mayıs seçimleri sonrası başlayan, “Ekonomide Rasyonele Dönüş” sürecini yeni adımlarla güçlendirerek sürdürmesi gerekiyor. Merkez Bankası’nın son açıklanan Enflasyon Raporu’nda da dediği gibi enflasyonu kontrol altına almanın uzun ve zorlu bir süreç olacağı bilinciyle enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar tüm araçları kararlılıkla kullanmak gerekiyor.

QOSHE - Bugünkü PPK toplantısından ne beklemeliyiz? - Servet Yıldırım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bugünkü PPK toplantısından ne beklemeliyiz?

26 1
23.11.2023

Ekonomide rasyonelden uzaklaşıldığı dönemde atılan adımlar ve elde edilen sonuçlar nedeniyle para politikası hem itibarını hem de önemini yitirmişti ama seçimlerin ardından “rasyonele dönüş” başladığından beri Para Politikası Kurulu toplantıları daha önemli ve etkili hale geldi. Bugün yine kritik bir toplantı daha yapılacak.

Her toplantıda olduğu gibi iki soru cevap bekliyor. İlki, Merkez Bankası bugün nasıl bir karar alacak? İkincisi ise Merkez Bankası bugün nasıl bir karar almalı?

Ne yapacak?

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’ndan bugün çok muhtemeldir ki; son beş toplantıda olduğu gibi bir faiz artırım kararı çıkacak. Atılacak adımın yönü konusunda kafalar net ancak boyutu konusunda farklı görüşler var.

Enflasyonun ulaştığı seviye, oluşan katılık nedeniyle politika faizinin beş puan arttırılarak yüzde 40’a çıkarılmasının daha güçlü bir adım olacağını düşünsem de ben de piyasanın önemli bir bölümü gibi bu toplantıda Merkez Bankası’nın faizi 2,5 puan artıracağını tahmin ediyorum. Çünkü mayıs sonunda başlayan faiz artırım süreci boyunca şu ana kadar en düşük beş puan artırım yapan TCMB beş puanın altına ineceğinin sinyalini son açıklamalarında bir ölçüde verdi.

Banka, enflasyonun haziran-eylül arasında yükselmesinin temel sebebi olarak akaryakıt fiyatlarındaki artışı, TL’nin değer kaybını, vergiler ve yönetilen fiyatlarda yapılan artışları gösteriyor. Ve tüm bu şokların aynı zamanda geldiğine ve beklenti ve fiyatlama davranışlarında ilave bir bozulmaya yol açtığına dikkat çekiyor. Ancak TCMB’ye göre “Veriler ve göstergeler, söz konusu........

© Ekonomim


Get it on Google Play