Bugün gezegen için önemli bir gün. Tam 31 yıl önce başlayan tarihi bir sürecin önemli toplantılarından biri başlıyor. Ama süreci gölgeleyen, umutlu olmamızı engelleyen bazı durumlar; kurda kuzunun emanet edildiğini düşünenler var. Anlatayım…

1992’de 150’den fazla ülke İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler Çerçeve Anlaşması’nı imzaladı. Böylece iklim değişikliğine karşı küresel çapta harekete geçmeyi destekleyecek önemli bir süreç başladı. İmzacı ülke delegeleri yani anlaşmanın tarafları her yıl bir konferansta toplanmaya başladılar. Bu toplantılara “Tarafların Konferansı” (Conference of Parties) yani COP denildi.

İlk COP 1995’te Berlin’de gerçekleştirildi. COP’ların 28’incisi ise bugün Dubai’de başlıyor. Yaklaşık 200 ülkeden onlarca lider, yüzlerce hükümet görevlisi ve 70 bin dolayında delege toplantılara katılacak.

Genelde COP’lardan beklenti büyük olur. Ve bazılarında çok önemli sonuçlar çıkar, insanlık tarihine damga vurur. Mesela Kyoto’da yapılan COP’ların üçüncüsünde ünlü Kyoto protokolü ortaya çıkmıştı. Paris’te yapılan COP21’de ise Paris İklim Anlaşması imzalandı. Bu tarihi anlaşma küresel ısınmaya karşı atılan en güçlü ve somut adımdı. Evrenseldi ve bağlayıcıydı. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı uyum kabiliyetinin ve iklim direncinin arttırılmasını; küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulması; ayrıca bu artışın 1,5°C’nin altında tutulmasına yönelik küresel çabaların sürdürülmesini hedef olarak belirlemişti. Her ülkeye karbon salımını azaltmak için hedefler koyma yükümlülüğü getirmiş ve bu hedeflerin beş yılda bir gözden geçirilmesini istemişti. Dünyanın düşük sera gazı emisyonu yayacak bir kalkınma modeline geçişi öngörmüş ve bu geçişin finansmanının sağlanmasını hedeflemişti. Ve bunun için tüm ülkelerin kendi imkânları ölçüsünde katkıda bulunmalarını amaçlamıştı. Küresel çapta temiz enerjiye geçilmesine vurgu yapmış ve kaynakların iklimi kirleten fosil yakıtlara harcanmaması gerektiğini belirtmişti.

Glasgow’da yapılan COP’ların 26’ncısında ise bazı kritik konularda ilerleme kaydedildi; daha da önemlisi “1,5 derece” hedefi korunmaya devam edildi. Özellikle temiz enerjiye geçiş ile zarar ve kayıpların finansmanı ve küresel ısınmadan en fazla zarar görecek olan ülkelerin talepleri konusunda ilerleme oldu. Kömür kullanımının ve fosil yakıt sübvansiyonlarının tedricen azaltılması, ormansızlaştırmanın önlenmesi, metan gazı emisyonunun azaltılması gibi konularda kâğıt üzerinde de olsa ilerlemeler kaydedildi.

Bugün başlayacak 28’inci COP’a ilişkin ise farklı duygular içindeyiz. Geçenlerde CNBC’deki bir yorumda görmüştüm. Bir uzman Konferans’ın Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) bir BAE’li petrol yetkilisinin başkanlığı altında yapılmasını “tilkiye kümesi koruma görevi” verilmesine benzetmiş. Yani bizdeki meşhur kurda kuzuyu emanet etme durumu gibi görüyorlar. Haksız da değiller.

Çünkü toplantılara yani COP28’e BAE Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sultan al-Jaber başkanlık yapacak. Al-Jaber aynı zamanda Abu Dhabi National Oil Company (ADNOC) isimli dev petrol şirketinin CEO’su. Üniversiteyi de bu şirketin bursu ile okumuş. Gerçi şimdi yenilenebilir enerji şirketinin de kuruluşunu yapıyor ama orada dananın büyüğü ADNOC. Al-Jaber’in yönetiminde ADNOC son yıllarda gaz ve petrol alanından önemli genişleme yatırımları yaptı. Yani dünyanın temiz enerjiye geçişe ihtiyacı olduğunun COP’larda karara bağlandığı sırada o kirleten enerjinin payını artırıyordu.

Geçen hafta medyada yer alan haberlere göre Birleşik Arap Emirlikleri bir yandan en üst düzey iklim konferansına ev sahipliği yapıyor, öte yandan bu toplantıyı kullanarak gaz ve petrol konusundaki yeni yatırımlar için lobi yapmaya hazırlanıyor. Ekibi tarafından hazırlanan ve medyaya sızan konuşma notlarına göre başkan şapkası ile yer aldığı toplantıda al-Jaber gaz ve petrol yatırımları için ikili görüşmeler yapacakmış. Yani dünya zirveden küresel ısınmaya karşı aksiyon çıkmasını beklerken zirvenin başkanı fosil yakıtlara dayalı projelerden nasıl daha fazla para kazanabileceklerinin hesabını yapıyor.

Oysa COP28 küresel sıcaklıkların rekor seviyelere ulaştığı ve aşırı hava olaylarının can ve mal kayıplarına yol açtığı bir dönemde umut bağlanan en kritik buluşma. Böyle bir toplantının, geliri tamamen kirleten fosil yakıtlara dayalı bir ülkede yapılması yanlış olmuş. Kısacası, zirveye ev sahipliği yapacak Birleşik Arap Emirlikleri’nin bir petrol ülkesi olması zirvenin başarısına dair beklentileri de zayıflatıyor. Oysa sera gazı emisyonlarının sınırlanması ve azaltılması için atılacak temel adım fosil yakıt, yani petrol, gaz ve kömür kullanımının azaltılarak sonlandırılması.

QOSHE - Tilkiye kümes emanet edilir mi? - Servet Yıldırım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tilkiye kümes emanet edilir mi?

21 10
30.11.2023

Bugün gezegen için önemli bir gün. Tam 31 yıl önce başlayan tarihi bir sürecin önemli toplantılarından biri başlıyor. Ama süreci gölgeleyen, umutlu olmamızı engelleyen bazı durumlar; kurda kuzunun emanet edildiğini düşünenler var. Anlatayım…

1992’de 150’den fazla ülke İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler Çerçeve Anlaşması’nı imzaladı. Böylece iklim değişikliğine karşı küresel çapta harekete geçmeyi destekleyecek önemli bir süreç başladı. İmzacı ülke delegeleri yani anlaşmanın tarafları her yıl bir konferansta toplanmaya başladılar. Bu toplantılara “Tarafların Konferansı” (Conference of Parties) yani COP denildi.

İlk COP 1995’te Berlin’de gerçekleştirildi. COP’ların 28’incisi ise bugün Dubai’de başlıyor. Yaklaşık 200 ülkeden onlarca lider, yüzlerce hükümet görevlisi ve 70 bin dolayında delege toplantılara katılacak.

Genelde COP’lardan beklenti büyük olur. Ve bazılarında çok önemli sonuçlar çıkar, insanlık tarihine damga vurur. Mesela Kyoto’da yapılan COP’ların üçüncüsünde ünlü Kyoto protokolü ortaya çıkmıştı. Paris’te yapılan COP21’de ise Paris İklim Anlaşması imzalandı. Bu tarihi anlaşma küresel ısınmaya karşı atılan en güçlü ve somut adımdı. Evrenseldi ve bağlayıcıydı. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı uyum kabiliyetinin ve iklim direncinin arttırılmasını; küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulması; ayrıca bu artışın 1,5°C’nin altında tutulmasına yönelik küresel çabaların sürdürülmesini hedef olarak belirlemişti. Her ülkeye karbon salımını azaltmak........

© Ekonomim


Get it on Google Play