Kandilde açıklamalarda bulunan Terörist Murat Karasu Erdoğan ve Murat Kurum’un suçlu olduğunu, muhalefetin iktidarın başına dünyayı yıkması gerektiğini dile getirdi.

Kısacası bir terör örgütü elebaşısının açıklama yaparak İstanbul’un hükümete kaptırılmaması gerektiğini, bunun için de her şeyin göze alınması gerektiği talimatını verdi.
Kandil’in talimatı ile birlikte alınması muhtemel olan kararlar rafa kaldırıldı, Dem Parti’de söylem dili doksan derecelik bir değişime uğramaya başladı.

Oysa Dem Partili Sırrı Süreyya Önder, CHP için ‘bize oylarımızı bölmeyin diyorsunuz, sizi paramparça edeceğiz’ açıklamalarında bulunmuştu. Kandilin talimatından önce ifade edilen bu durum devamlılığını yitirmiş durumda.
Bu iki zıt tavrın ve talimatın siyasi bir tiyatro olduğu yönünde de etkileşimler sürmeye devam ediyor.
Dem Parti açısından daha karmaşık gösterilmek istenen aday çıkarma durumu, son düzlükte Selahattin Demirtaş’ın eşi olan Başak Demirtaş’ın geri adım atması ile farklı bir evreye geçmiş oldu.

Önceki yazılarımda Başak Demirtaş’ın aday gösterilemeyeceğini, ama bunun bir koz olarak kullanılacağını yazmıştım.
Dem Parti şu durumda Kandilin talimatı, HDP’nin aday çıkarma tutumunu iki bakış açısı ile yönetmeye çalışıyor.

Bu iki zıt tutum, yerel seçim öncesi hem kandil açısından hem de Dem Parti açısından bir nabız yoklama çalışmasına dönüşmüş durumda.
Yöneten ve yönetilen boyutunu netleştirmek adına önemli olan bu talimatı PKK ismini değiştirerek YPG yapan ABD’li komutanlar vermiş olabilir.
Dem açısından iki tercih ve tercihin perde arkasındaki mesajlarını iyi okumamız gerekiyor.
Şu durumda ya tamamen sönük olan bir aday çıkararak Ekrem İmamoğlu’na destek verilmesi yönünde bir adım atacak veya Sırrı Süreyya Önder gibi siyasette karşılığı olan bir adayla Türkiye’deki gücünü ortaya koymaya çalışacaklar.
Bu iki tercihin önemli bir kurgu olduğu bilinmeli.

Malumunuz hükümet karşıtı olan bireyler yakın bir süre önce bir şeyler ortaya attılar. Ne demişlerdi?
Ya düşük aday profilli birini çıkarıp belediyelere kayyum uygulanmama garantisi alacaklar veya güçlü bir aday çıkararak hem kayyum uygulamasını hem de Selahaddin Demirtaş’ın salınma koşulunu konuşuyorlar diyorlardı.

Gerçi bu kişiler Türkiye’nin bir çadır devleti olduğunu, Kayyum ve Selahaddin Demirtaş ile ilgili kararların adalet tarafından cevaplanması gereken hususlar olduğunu unutmuş gibiler.
Başak Demirtaş, Selahaddin Demirtaş’ın emaneti olarak büyük bir karşılık bulabilirdi ama bu durumun kandil engeline takıldığı net bir şekilde ortaya çıkmış oldu.


Farklı bir deyişle Kandil Selahaddin Demirtaş ve ailesine siyasi hamleleri biz söyleriz, siz uygularsınız mesajı veriyor.
Diğer taraftan güçlü bir isim ile Kürt olamayan bir Dem Partili tercihi, önlerinde duran yol haritasından sadece biri.
Güçlü isim olarak Sırrı Süreyya Önder haricinde Dem partinin ağırlığını tartabilecek ikinci bir adayın olmadığı da biliniyor.
Sırrı Süreyya Önder’in sağlık sorunları nedeniyle verilecek olan göreve olumlu yönde cevap verip vermeyeceği de bilinmiyor.
Talimatla aday belirlendiği söylenen Dem Partinin, üzerine yapışmış olan bu gerçekten kurtulması için Murat Karasu’dan açıklama yapmasını da istemiş olabilirler. Zira bizi Kandil yönetmiyor düşüncesini yıkmak onlar açısından önemli bir husus.


İlerleyen günlerde siyasi hamleler noktasında daha belirgin adımların atılacağı muhakkak. En belirgin adım ise Dem yöneticilerinin tamamı Kandil’in talimatını uygulamaya koyula bilir.
7-8 puanlık oy getirisi ile Ekrem İmamoğlu’nu destekleyecek olan Dem Parti, verecekleri destek karşısında nasıl sözler alacağını henüz açıklamadı.
Adalar dahil olmak üzere birkaç ilçe belediyesini istediğini, fakat olumlu cevap alamadıkları da biliniyor.
Şu durumda sırf Kandil istedi diye hiçbir beklenti içerisine girmeden, koşulsuz destek vermeleri geçmiş yıllardaki seçimlerle benzerlikler taşıyacak.

Yoksa koskoca İstanbul’u, belediyelerinde çalıştıracağı Dem Partililerin hatrına mı bırakacaklar o da ayrı bir konu.
Malumunuz, Dem destekçisi olan çalışanları yakın bir süre önce sendikal tercihler noktasında dahi özgür bırakmayan bir İstanbul Büyükşehir Belediye başkanından bahsediyoruz.
Başlıklar halinde paylaştığım bu hususların hepsini geçerli saymazsak, bu durum bize şunu mu fısıldıyor?
Kandil’in başka, Dem partinin başka bir yönetim kafası ile yönetildiğini, her iki tarafın tıpkı CHP’de olduğu gibi yönetim kavgasına tutuştuklarını söyleye bilir miyiz?
Kurgulanmış bir tiyatro yok diyorsanız, her şey göründüğü gibidir diyorsanız, siyasallaşmaya çalışan Kandil destekçileri ile Kandil’den kurtulmaya çalışan Dem kafaların olduğunu söyleye bilir miyiz?
Bu konu çok su götürecektir.

Gelelim ‘bu seçimler beka meselesi değil, bütün partiler kendi adaylarını çıkarıyor, İstanbul’un CHP kafasından kurtulmasını istiyoruz ama şu an önümüzde duran tabloda ciddi bir beka meselesi yok’ diyen Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’a
Yeniden Refah, Ak Partiden, Saadet Partisinden küsenlerin, kaçanların kendilerine bulduğu yeni bir adres.
Bu adres hızlı büyüyor. Yaklaşık beş yüz bin üye sayısına da yaklaşmış oldular.

Genel seçimlerde Cumhur ittifakına destek vermeleri tanınırlık potansiyelini zirveye taşıdığı gibi merhum lider Necmeddin Erbakan’ın emanetine sahip çıkıyoruz çıkışları önemli bir kitleyi etkiliyor.
Saadet Partisinin CHP ile birlikte hareket etmesini fırsata dönüştüren, kendisini milli görüşçü olarak görenlerin gerçek adresi dedikleri Yeniden Refah Partisi, milli şuur, faiz hususları, ekonomik sorunlar, Filistin meselesi gibi birçok başlıkta vatandaşın duymak istediklerini dile getiriyor.

Sırtında yumurta küfesi olan hükümetin siyasal krizlere, uluslararası denge politikalarını gözeten tutumuna karşı Yeniden Refah Partisi daha rahat bir üslupla konulara yaklaşıyor ve bu durum YRP’nin daha popüler bir hale dönüşmesine sebep oluyor.
Genel seçimlerde terör örgütleriyle iş tutan altılı masanın desteklenmeyeceğini ülkenin selameti açısından da Cumhur ittifakına destek vereceklerini dile getiren Yeniden Refah Partisi teröre karşı beka diyerek adım atmıştı.
Geçmişte büyük bir adım atarak ülkenin bekasına hizmet eden Yeniden Refah Partisi Kandilin talimatı karşısında havlu mu atacak yoksa beka sorunu diyerek yine kolları sıvayacak mı merak ediyoruz.

QOSHE - Kandil'in talimatı mı, beka sorunu mu? - Osman Doğan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kandil'in talimatı mı, beka sorunu mu?

4 1
09.02.2024

Kandilde açıklamalarda bulunan Terörist Murat Karasu Erdoğan ve Murat Kurum’un suçlu olduğunu, muhalefetin iktidarın başına dünyayı yıkması gerektiğini dile getirdi.

Kısacası bir terör örgütü elebaşısının açıklama yaparak İstanbul’un hükümete kaptırılmaması gerektiğini, bunun için de her şeyin göze alınması gerektiği talimatını verdi.
Kandil’in talimatı ile birlikte alınması muhtemel olan kararlar rafa kaldırıldı, Dem Parti’de söylem dili doksan derecelik bir değişime uğramaya başladı.

Oysa Dem Partili Sırrı Süreyya Önder, CHP için ‘bize oylarımızı bölmeyin diyorsunuz, sizi paramparça edeceğiz’ açıklamalarında bulunmuştu. Kandilin talimatından önce ifade edilen bu durum devamlılığını yitirmiş durumda.
Bu iki zıt tavrın ve talimatın siyasi bir tiyatro olduğu yönünde de etkileşimler sürmeye devam ediyor.
Dem Parti açısından daha karmaşık gösterilmek istenen aday çıkarma durumu, son düzlükte Selahattin Demirtaş’ın eşi olan Başak Demirtaş’ın geri adım atması ile farklı bir evreye geçmiş oldu.

Önceki yazılarımda Başak Demirtaş’ın aday gösterilemeyeceğini, ama bunun bir koz olarak kullanılacağını yazmıştım.
Dem Parti şu durumda Kandilin talimatı, HDP’nin aday çıkarma tutumunu iki bakış açısı ile yönetmeye çalışıyor.

Bu iki zıt tutum, yerel seçim öncesi hem kandil açısından hem de Dem Parti açısından bir nabız yoklama çalışmasına dönüşmüş durumda.
Yöneten ve yönetilen boyutunu netleştirmek adına önemli olan bu talimatı PKK ismini değiştirerek YPG yapan ABD’li komutanlar vermiş olabilir.
Dem açısından iki tercih ve tercihin perde arkasındaki mesajlarını iyi okumamız gerekiyor.
Şu durumda ya tamamen sönük olan bir aday çıkararak Ekrem İmamoğlu’na destek verilmesi yönünde bir adım atacak veya Sırrı Süreyya Önder gibi siyasette karşılığı olan bir adayla Türkiye’deki gücünü ortaya koymaya çalışacaklar.
Bu iki tercihin önemli bir kurgu olduğu bilinmeli.

Malumunuz hükümet karşıtı olan bireyler yakın bir süre önce bir şeyler ortaya attılar. Ne demişlerdi?
Ya düşük aday profilli birini çıkarıp belediyelere kayyum uygulanmama garantisi........

© Elips Haber


Get it on Google Play