31 Mart seçimlerinin siyasetle ilgilenen herkesin gündeminde olmasında bir tuhaflık yok. Aksine kitlelerle ilişkiyi siyasetin(in) kaçınılmaz gerekliliği olarak gören herkes açısından hem normal hem de kaçınılmaz. Ancak devrimci sosyalist siyaset ile burjuva siyaseti ve onun farklı fraksiyonlarının seçimlere yaklaşımı birbiriyle temelden karşıtlık içindedir ve karşıtlık gösterir. Burjuva siyasetinin farklı fraksiyonları seçimlere ve siyasete kapitalist kâr-rant-faiz düzeninde nasıl daha fazla yarar sağlayacakları temel güdüsüyle yaklaşırlar. Aralarında farklılıkların olması kaçınılmazdır. Siyasetin ekonomiden soyutlanamayacağını; buna rağmen kitlelerin siyasetle ilişkisinde geleneksel ön yargı, alışkanlık ve inanç biçimlerinin de önemli rol oynadığını ise hemen her günkü hayatta, sokakta, iş yerlerinde, fabrikalarda, okullarda ve diğer yaşam alanlarındaki tutum ve davranışlarda görüyoruz. Her ne kadar hemen tüm kapitalist ülkelerde burjuva devlet yönetimleri burjuva demokrasisini artan şekilde biçimselleştirme, baskıcı politikalarda yoğunlaşmaya yönelmişlerse de seçimler aracıyla yurttaş iradesine başvurma politikası izlenmeye devam ediliyor. Kuşkusuz hilesi-hurdası-çeşit çeşit entrikalarıyla. Seçimleri kendi burjuva demokrasilerinin en önemli göstergesi olarak reklam edenlerin halk iradesinin serbestçe ortaya çıkmaması için baskı-yasak-satın alma, erteleme, hayali seçmen imal etme, kullanılmış oy pusulalarını değiştirme-geçersiz sayma vb. yöntemlere başvurdukları biliniyor.

Böylesi bir sistemde emek güçleri sömürülen ve baskı altında tutulan işçi ve emekçiler kendi yararlarına bir siyasette ısrar etmeden, en acil ve hemen gerekli taleplerini dahi elde edemezler. Zira yönetimde ya da muhalefette olsunlar tüm burjuva partilerinin önceliği, mevcut sermaye sistemini savunmaktır. Bunu yaparlarken sömürü ilişkilerini ve bu ilişkiler zemininde şekillenen toplumsal farklılaşmaları-cepheleşmeleri farklı şekillerde açıklayabilir, sistemin aksayan ve karşıt muhalefetin büyümesine neden olan açık-göze batan yönlerini eleştirebilir, halk kitlelerine meşru-kaçınılmaz ve yerine başkaca bir toplumsal sistemin geçmesine imkan olmayan mevcut sistemi daha iyi, daha yetenekle işleteceklerine dair vaatlerde bulunabilirler. Bunu neredeyse her gün yapmaktadırlar. Sistemin devamı onların yararınadır. Büyük sermaye sahipleri başta olmak üzere kapitalistlerin sermaye ve servetlerini büyütmesini politik başarılarının başlıca göstergesi olarak sunarlar. İşçi ve emekçilere bol vaatlerde bulunur ve sonra sermaye siyasetini sürdürmeye koyulurlar. Şu ya da bu burjuva partisinin en popüler-en çok adı geçen belediye başkan adaylarının kişisel servetleriyle sisteme ilişkin düşünceleri, göstergelerden sadece biridir.

Sömürülen sınıf ve ezilen tüm toplumsal kesimlerin karşı karşıya oldukları bu durum kesintisizlik gösterir ve fakat seçimler döneminde daha belirgin biçimlerde dışa vurulur. Burjuva devlet iktidarı yönlendirmesindeki burjuva propagandası bu durumun meşru ve kaçınılmaz olduğu düşüncesini topluma hakim kılmak için kesintisiz seferberlik halinde buna eşlik eder. Oligarşik iktidar gücü, burjuva muhaliflerini de baskılamak üzere ekonomik-siyasi, askeri-polisiye gücü kullanır, yargı organlarına kumandayla yasak ve entrikalara gerekçeler yaratır, yasal-yasa dışı yöntemlerle-buna rıza üretmeye yönelik satın alma taktikleri, seçim rüşvetleri eklenir- irade belirlemeye girişir. Bunlar seçim zamanlarında daha belirgin olmak üzere gayet aleni şekilde yaşanmaktadır.

Kapitalist sömürü ilişkileri zemininde belirlenen ilişkiler üzerinden gündeme gelen-getirilen ve burjuva devlet aygıtının-hükümeti, partileri ve diğer başlıca kurumlarıyla yön verip kurallarının belirlenmesinde de etkili oldukları seçimlerin sonuçlarının, mücadelenin kitlesel boyutlarıyla yaygın ve güçlü olmadığı zamanlarda halk kitlelerinin aleyhine olması bu bakımdan şaşırtıcı olmaz. Zira, işçi sınıfı ve tüm diğer emekçiler açısından yarar ve başarı ölçüsü, sadece gösterdikleri kendi adaylarının aldıkları oy sayısı olmamak gerekir. Burjuva siyasetinden kopuş açısından bir gösterge olmakla birlikte bu, emekçiler yönünden tek ölçüt olamaz. Aktüel-acil taleplerin karşılanması için yürüttükleri mücadele ile sınıfsal-toplumsal kurtuluş amaç ve hedefi arasında kurdukları ilişkide bir ilerleme olup olmadığı, sınıf siyasetinin daha geniş kesimler içinde propaganda edilmesinde mevzii ilerleme sağlanıp sağlanmadığı, egemen sınıf düşüncelerinin işçi ve emekçilerin büyük çoğunluğu üzerindeki egemen etkisini zayıflatıcı bir çalışma yürütülüp yürütülmediği ve örgütlü güç olarak bir büyüme elde edilip edilmediği, sonuçlar yönünden önem taşır. Çalışan halk kitlelerinin yoksulluk, işsizlik, açlık, pahalılık sorunlarıyla boğuştuğu ve en küçük itirazda düzen kuvvetlerinin baskı ve saldırısıyla karşılaştığı ancak burjuva siyaseti aracıyla bölünmeleri nedeniyle de düzen siyasetine ve güçlerine gerekli darbeleri vuramadığı koşullarda, şoven milliyetçi, faşist, din bezirganı ve reformist düzen partilerinin etkisini zayıflatıcı bir çalışmada kaydedilen gelişme, şu ya da bu kadar oy alınmış olmasına kıyasla başarı açısından daha fazla belirleyicilik gösterir. İşçi sınıfı politikacıları açısından çünkü belirleyici önemde olan emekçi kitlelerinin düzen siyasetinin etkisinden çıkmalarına yürüttükleri çalışmayla ne denli güç verdikleri ve çıkış yolu bulmalarında yol gösterici olduklarıdır.

QOSHE - 31 Mart seçimleri, sınıf siyaseti ve başarı koşulları! - A. Cihan Soylu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

31 Mart seçimleri, sınıf siyaseti ve başarı koşulları!

17 10
14.03.2024

31 Mart seçimlerinin siyasetle ilgilenen herkesin gündeminde olmasında bir tuhaflık yok. Aksine kitlelerle ilişkiyi siyasetin(in) kaçınılmaz gerekliliği olarak gören herkes açısından hem normal hem de kaçınılmaz. Ancak devrimci sosyalist siyaset ile burjuva siyaseti ve onun farklı fraksiyonlarının seçimlere yaklaşımı birbiriyle temelden karşıtlık içindedir ve karşıtlık gösterir. Burjuva siyasetinin farklı fraksiyonları seçimlere ve siyasete kapitalist kâr-rant-faiz düzeninde nasıl daha fazla yarar sağlayacakları temel güdüsüyle yaklaşırlar. Aralarında farklılıkların olması kaçınılmazdır. Siyasetin ekonomiden soyutlanamayacağını; buna rağmen kitlelerin siyasetle ilişkisinde geleneksel ön yargı, alışkanlık ve inanç biçimlerinin de önemli rol oynadığını ise hemen her günkü hayatta, sokakta, iş yerlerinde, fabrikalarda, okullarda ve diğer yaşam alanlarındaki tutum ve davranışlarda görüyoruz. Her ne kadar hemen tüm kapitalist ülkelerde burjuva devlet yönetimleri burjuva demokrasisini artan şekilde biçimselleştirme, baskıcı politikalarda yoğunlaşmaya yönelmişlerse de seçimler aracıyla yurttaş iradesine başvurma politikası izlenmeye devam ediliyor. Kuşkusuz hilesi-hurdası-çeşit çeşit entrikalarıyla. Seçimleri kendi burjuva demokrasilerinin en önemli göstergesi olarak reklam edenlerin halk iradesinin serbestçe ortaya çıkmaması için baskı-yasak-satın alma, erteleme, hayali seçmen imal etme, kullanılmış oy pusulalarını değiştirme-geçersiz sayma vb. yöntemlere başvurdukları biliniyor.

Böylesi bir sistemde emek güçleri sömürülen ve baskı altında tutulan işçi ve emekçiler kendi yararlarına bir siyasette ısrar etmeden, en acil ve hemen gerekli taleplerini dahi elde edemezler. Zira yönetimde ya da muhalefette olsunlar tüm burjuva partilerinin önceliği, mevcut sermaye sistemini savunmaktır. Bunu........

© Evrensel


Get it on Google Play