Benzeri onlarca, yüzlerce olay sıralanabilir olsa da kimi zaman aralarından bazıları, diğerlerinin anlamını da açık eder şekilde öne çıkacak/çıkarılacak önem gösterir. Kısa bir süre önce bu türden iki gelişme bazı gazetelerde haberleştirildi. Bunlardan biri Trabzon’da diğeri Kocaeli (İzmit) bölgesinde yaşandı. Trabzon’da, MÜSİAD’ın düzenlediği “Hz. Hatice örneği ile kadının iş dünyasındaki yeri ve önemi” konulu panele konuşmacı olarak katılan Diyanet Akademisi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan, konuşmasını eleştiren tarih öğretmenini, “Adam Smith ‘Fiyatları belirleyen gizli eldir’ dediğinde sıkıntı olmuyor da Allah resulü ‘Fiyatları belirleyen Allah’ dediğinde niye sıkıntı oluyor?” diyerek soruyla yanıtladı.

İkinci olay daha da çarpıcıydı: AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından “Uluslararası Sezai Karakoç günleri” adıyla düzenlenen toplantılara çağrılan öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılan on bin civarındaki “Diriliş Neslinin Amentüsü” adlı kitapta, “Gerçek sağ Kur’an’da tanımlanmıştır. Kur’an’da sağcılar Allah topluluğu, solcular da şeytan topluluğu olarak, sağcıların topluluğu uğurlu topluluk, solcu topluluk da uğursuz topluluk olarak vasıflandırılmıştır” ifadelerinin yer aldığı görüldü.

Sermaye düzeni ve onun tarafından belirlenen politikanın dini ön kabul ve uydurmalar eşliğinde savunusunun çarpık ve çarpıcı bu iki örneği, doğru dürüst bir araştırma yapılsa belki de yüzlercesiyle karşılaşılabilir olan bir durumun, işbaşındaki sermaye yönetiminin topluma, yönlendirici politika olarak hem dayattığı hem de salık verdiği anlayışın kaba bir görünümünü veriyor. Genç beyinleri bilim karşıtı hurafelerle yönlendirme politikası, bayağı yalanların dini uydurmalar aracıyla piyasaya sürülmesinde sınır tanımamaya yol açmaktadır. Matah bir şey söylemiş gibi Adam Smith’i de araç edinen Diyanet Akademisi konuşmacısı, kapitalist piyasanın fiyat politikalarının “Allah tarafından belirlendiğini” söyleyerek kapitalist piyasa ekonomisine dini bir örtü çekmeye çalışıyor. İşine geliyor olmalı; ne de olsa yüksek maaşlarla, zırhlı lüks araçlarla, korumalarla, ayrıcalıklı yaşam sürdürenlerin sınıfı ve bürokratik devlet kastı saflarında bulunanlar arasındadır.

Kocaeli Belediyesi eliyle dağıtılan kitapçıktaki ifadeler de “deli saçması” denip geçilemeyecek ırkçı-gerici ve faşizan politika ve ideolojinin ürünüdür. Sağcılık ve sağcıların “Allah topluluğu” olarak tarifi, güncel sağ gerici, faşist ve şoven politik hegemonyayı gerçekleştirenlerin işine yaramakla kalmaz, bazı AKP’li politikacıların bir dönemler “İyi ki şu cahiller, okumamışlar var” diyerek güya övdükleri sağ siyasetin aldatısına kapılmışları “Uyku halinde tutma” kurnazlığıyla da bütünleşir. Öyle ya, madem ki “Sağcılar Allah topluluğu, solcular şeytan topluluğu”dur; ülkede ve dünyada sağ gerici politikalara sahip olan, işçiler başta olmak üzere emekçi kitlelerinin sömürü ve baskı altında tutulmasını ifade eden politikaları benimseyen ve bu politikalar etrafında örgütlenen parti ve örgütleri desteklemek hem sevap hem hak olur hem de “Allah’ın isteği”ne uygun düşer! Bu anlayışa göre faşist Hitler ve Franco, Salazar ve Pinochet, G. Walker Bush ve Binyamin Netanyahu ve onların Türkiye’deki benzerleri “Allah topluluğu”na dahil olmakla kalmazlar, iyiyi, güzeli, doğruyu, haklıyı da temsil ederler!

Bu saçmalar, İslam dini İsa’dan yaklaşık 600 yıl sonra ortaya çıkmasına rağmen, dünya var oldu olalı Müslüman olduğunu söyleyen birinin riyakarlığı uydurmadan ibarettir.

Böyle olduğunu bu manevraların mucitleriyle uygulayıcıları da kuvvetle muhtemeldir ki biliyorlardır. Ancak genç insanların beyin-düşünce faaliyetini, insan emek gücünün sömürülmesiyle döndürülüp sürdürülen kapitalist çarkın çıkarına olacak şekilde yönlendirmeden hakimiyetlerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini; durmaksızın büyüyen zenginliklerine yeni eklemelerde bulunamayacaklarını da bildiklerinden, imal edilen yalan ve çarpıtmaları dini ön kabullerle rivayetlerin dumanlı-sisli koruganlarına sarıp ardına sığınma ihtiyacı duymaktalar.

Goebbels ve Himmler’in güncel tilmizleri günümüz dünyasında çok farklı ülkelerde arzıendam etme olanağı bulurken kimileri peygamberlik ya da hatta “Tanrı” vasıflarına sahip olma yakıştırmalarıyla halkların karşısına çıkabilmekte, kimileri de bu gibilere yağdanlık olmayı sermaye ve servet sahibi olmanın yolu olarak benimsemektedir. Hitler’in SS komutanı ve toplama kamplarının baş kasabı Himmler, Yahudileri, Romanları, komünistleri “alt insan” kategorisinde göstererek milyonların kırımını haklı ve kaçınılmaz göstermeye çalışıyordu. Şimdilerde Hitler’in el işaretini farklı biçimleriyle sembolize eden Himmler suratlılar kendi “millet”lerini ulu-yüce vasıflı ve hatta “Allah’ın ulusu” göstererek kitleleri caniliğe ikna etme çabasındalar. Yukarıdaki türden olaylar bu genel ve oldukça geniş kapsamdaki çılgınca gericiliğin; örneğin Netanyahu türü ırkçı sağ politikacıların yönlendirdikleri caniyane anlayış ve düşüncelerin ürünüdür. Sömürüyü, baskıyı, ayrımcılığı ve bunları ifade eden politikaları din kisvesi altında bir hak olarak kutsayan her kim olursa olsun genel olarak insan soyunun, özel olarak sömürülüp ezilenlerin düşmanı demektir.

QOSHE - İki olay, bir anlayış - A. Cihan Soylu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İki olay, bir anlayış

11 50
23.11.2023

Benzeri onlarca, yüzlerce olay sıralanabilir olsa da kimi zaman aralarından bazıları, diğerlerinin anlamını da açık eder şekilde öne çıkacak/çıkarılacak önem gösterir. Kısa bir süre önce bu türden iki gelişme bazı gazetelerde haberleştirildi. Bunlardan biri Trabzon’da diğeri Kocaeli (İzmit) bölgesinde yaşandı. Trabzon’da, MÜSİAD’ın düzenlediği “Hz. Hatice örneği ile kadının iş dünyasındaki yeri ve önemi” konulu panele konuşmacı olarak katılan Diyanet Akademisi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan, konuşmasını eleştiren tarih öğretmenini, “Adam Smith ‘Fiyatları belirleyen gizli eldir’ dediğinde sıkıntı olmuyor da Allah resulü ‘Fiyatları belirleyen Allah’ dediğinde niye sıkıntı oluyor?” diyerek soruyla yanıtladı.

İkinci olay daha da çarpıcıydı: AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından “Uluslararası Sezai Karakoç günleri” adıyla düzenlenen toplantılara çağrılan öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılan on bin civarındaki “Diriliş Neslinin Amentüsü” adlı kitapta, “Gerçek sağ Kur’an’da tanımlanmıştır. Kur’an’da sağcılar Allah topluluğu, solcular da şeytan topluluğu olarak, sağcıların topluluğu uğurlu topluluk, solcu topluluk da uğursuz topluluk olarak vasıflandırılmıştır” ifadelerinin yer aldığı görüldü.

Sermaye düzeni ve onun tarafından belirlenen politikanın dini ön kabul ve uydurmalar eşliğinde savunusunun çarpık ve çarpıcı bu iki örneği, doğru dürüst bir araştırma yapılsa belki de yüzlercesiyle karşılaşılabilir olan bir durumun, işbaşındaki sermaye yönetiminin topluma, yönlendirici politika olarak hem dayattığı hem de salık verdiği anlayışın kaba bir görünümünü veriyor. Genç beyinleri bilim karşıtı hurafelerle yönlendirme politikası, bayağı yalanların dini uydurmalar........

© Evrensel


Get it on Google Play