Bu hafta başında grup toplantısında konuşan Bahçeli şunları söylemiş: “Türkiye’de sınıflı bir toplum yapısı yok… İmtiyazlı bir azınlıktan, seçkin bir zümrenin hakimiyetinden, hukuken ve siyaseten üstünlüğü olan seçkin bir tabakadan asla söz edilemez… Milletimizin her ferdi kanun önünde aynı haklara sahiptir.” Yani Bahçeli yine masal anlatmış. Ülkenin bugünkü maddi gerçekliğinin, hukuki ve politik gerçekliğinin yine tam tersini söylemiş, kendisine inanan birileri varsa onların bu illüzyona inanacağını varsaymış. Ama kendisi de bu söylediklerini inanarak söylemişse o zaman ortada ciddi bir kafa sağlığı sorunu bulunduğunu da kabul etmek gerekir.

Ama faşist ideolojinin temel bileşenlerinden birisi olan korporatizm, toplumda sınıfların varlığını ve farklılıklarını inkar etme üzerine kuruludur. Faşist liderler kendileri buna inanmasalar da etki altına almak istedikleri kitlelerin buna inanmasını, sermayenin ve devletin uysal köleleri olmayı kabul etmelerini sağlamaya çalışırlar. Mussolinici İtalyan faşizmi bunun tipik örneklerinden birisidir, Alman faşizmi vb. bunu benzer örnekler de onu takip eder. Sınıf farklılıkları, sınırları belirsiz bir ulus, millet, halk vb. kavramlar içinde eritilir ve yok edilir. Sınıflar yok, devlete hizmet eden kitleler vardır. O devlette tekelci kapitalizmin çıkarlarının temsilcisi ve bekçisidir.

Ama Bahçeli bunları durduk yerde söylemedi. Bahçeli’ye bunları söyleten gerçekler, son dönemlerde bu ülkede yaşayan hemen herkesin neredeyse gözünün içine sokulan, artık akılla, mantıkla, hukukla, anayasayla açıklanamayacak gelişmeler oldu. Burjuva hukukunun sınıflar ve vatandaşlar arasında biçimsel olarak farklılık göstermemesi, sınıf egemenliğini tam yansıtabilmesi için bu tip çelişkilerden arınmış olması gerektiği gibi gerçekleri bir yana bırakalım. Bugünkü hukuk uygulamasında olan şu, tek adam yönetimi en tepeden illere, ilçelere doğru bir rant ve soygun sistemi olarak örgütlenmesini tamamlamış, bu sistemin temsilcilerinin hukuk önünde dokunulmaz olması sağlanmıştır. Bu hukuk AKP ve MHP örgütlerinin ve onların alt birimlerinin kamusal alandaki ayrıcalıklı ve imtiyazlı konumlarını, bunların tarikatların ayrıcalıkları ve imtiyazları ile tamamlanmasını güvence altına almıştır. Son olarak Bahçeli’nin konuşmasından sonra gerçekleşmiş olsa da Can Atalay davasında AYM kararının tanınmayarak, Yargıtay kararının Mecliste okunması anayasal bir devlet olmaktan çıkıldığının çarpıcı bir ifadesi oldu. Bahçeli’nin konuşması işte bu politik koşullarda gerçekleşti.

Bahçeli’nin bu konuşmayı yapmasının ekonomik gerekçeleri ise politik gerekçeleri kadar vahimdir. Son gelir dağılımı istatistikleri ve Türk-İş’in son araştırmasına göre toplumun yüzde 70’inin yoksul olduğunu ortaya koymaktadır. Gazetemizde pazartesi günü TÜİK verilerinden yapılan haberde yer aldığına göre “Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, 2023’te bir önceki yıla göre 1.8 puan artarak yüzde 49.8’e -yarısı denebilir- yükselirken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay 0.1 puan azalarak yüzde 5.9’a” gerilemiştir. Başka bir ifade ile toplumun yüzde 80’i üretilen gelirin ancak yarısını alabilmektedir. Yine ekonomik verilerden derlenen sonuçlara göre Türkiye’de işçiler, çalışanlar, Aralık ayında patronlardan yüzde 322 daha fazla vergi ödemiştir. Genel olarak imtiyazlı ve egemen büyük sermayenin içinde daha imtiyazlı ve egemen “beşli çete” diye adlandırılan bir kesim var ki, onlar ihalelerden, rantların paylaşımından aslan payını almışlar, vergi indirimlerinden, aflarından yararlanan ayrıcalıklı bir tabaka olmuşlardır. Bu tablonun sınıfsız, imtiyazsız bir toplumun tablosu olduğunu ileri sürebilecek aklı başında tek bir kişi var mı acaba?

Buraya aktardıklarımız bir köşe yazısı için oldukça kısaltılmış politik ve ekonomik veriler ve gerçeklerdir. Bu gerçekler ortadayken, böyle bir rejimin inşasının temel ayaklarından birisini oluşturan, pek çok konuşmasında, artık kırıntı haline gelmiş demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasını savunmuş olan MHP Lideri Bahçeli’nin daha farklı konuşması beklenebilir miydi? Kuşkusuz beklenemezdi. Ülkenin bağımsızlığını bir yana atmış, ABD ve NATO’nun çıkarlarına endekslenmiş, üzerine din sosu eklenmiş “yerli ve milli” bir milliyetçiliğin son durağı faşizmdir. İşçi ve emekçi kitlelerin birleşik mücadelesini örmek, sağlam bir direniş cephesini oluşturmak ertelenemez bir görev olarak mücadeleye önderlik etme iddiasındaki kesimlerin önünde duruyor.

QOSHE - Bahçeli’nin hayali - Ahmet Yaşaroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bahçeli’nin hayali

18 10
02.02.2024

Bu hafta başında grup toplantısında konuşan Bahçeli şunları söylemiş: “Türkiye’de sınıflı bir toplum yapısı yok… İmtiyazlı bir azınlıktan, seçkin bir zümrenin hakimiyetinden, hukuken ve siyaseten üstünlüğü olan seçkin bir tabakadan asla söz edilemez… Milletimizin her ferdi kanun önünde aynı haklara sahiptir.” Yani Bahçeli yine masal anlatmış. Ülkenin bugünkü maddi gerçekliğinin, hukuki ve politik gerçekliğinin yine tam tersini söylemiş, kendisine inanan birileri varsa onların bu illüzyona inanacağını varsaymış. Ama kendisi de bu söylediklerini inanarak söylemişse o zaman ortada ciddi bir kafa sağlığı sorunu bulunduğunu da kabul etmek gerekir.

Ama faşist ideolojinin temel bileşenlerinden birisi olan korporatizm, toplumda sınıfların varlığını ve farklılıklarını inkar etme üzerine kuruludur. Faşist liderler kendileri buna inanmasalar da etki altına almak istedikleri kitlelerin buna inanmasını, sermayenin ve devletin uysal köleleri olmayı kabul etmelerini sağlamaya çalışırlar. Mussolinici İtalyan faşizmi bunun tipik örneklerinden birisidir, Alman faşizmi vb. bunu benzer örnekler de onu takip eder. Sınıf farklılıkları, sınırları belirsiz bir ulus, millet, halk vb. kavramlar içinde eritilir ve yok edilir. Sınıflar yok, devlete hizmet eden kitleler vardır. O devlette tekelci kapitalizmin çıkarlarının temsilcisi ve bekçisidir.

Ama Bahçeli bunları durduk yerde söylemedi. Bahçeli’ye bunları söyleten gerçekler, son dönemlerde bu ülkede yaşayan hemen herkesin neredeyse gözünün içine sokulan, artık........

© Evrensel


Get it on Google Play