İki gün sonra yeni bir yıla giriyoruz. Kuşkusuz yeni bir yıla girilirken insanlığın iyiye, barışa, kardeşliğe doğru ilerleyeceği inancıyla geleceğe ilişkin umut yüklü mesajlar yayımlanacağı gibi, bugün ülkede ve dünyada olup bitenlere bakıp karamsarlığa kapılanlarca umutsuzluk tonu ağır basan mesajlarda yayımlanacak. Ama yaşanmış ve yaşanmakta olan tüm tecrübeler kanıtlıyor ki geleceğin nasıl olacağını tayin eden gerçek temellere dayanmayan umutlar veya umutsuzluklar değil, gerici, sömürücü, yayılmacı ve savaşçı güçlere karşı barışı, kardeşliği, insanca yaşamı amaçlayan mücadelelere girmiş kitlelerin tutumu oluyor.

Bu açıdan bakılınca takvimler 31 Aralık 2023’ten, 1 Ocak 2024’e döndüğünde yeni bir gün başlayacak ama ne sorunlar, ne de içine girilen dönem, olup bitmekte olanların geride kaldığı bir dönem olacak. Kuşkusuz yeni sorunlar eski sorunların üzerine eklenebilir. Ama asıl olan şu ki, bugün olup bitmekte olana yol açan nedenler ve onları üreten maddi zemin varlığını korumakta olacak. Gazetemizde ve diğer yayın organlarında tüm bunlara ilişkin ayrıntılı ve uzun değerlendirmeler olacaktır. Biz burada sınırlı bir köşe yazısında ülkede ve dünyada olup bitmekte olanlar üzerine kısa birkaç söz söylemekle yetineceğiz.

2023 yılı ülkemizde işçi ve emekçi kitlelerin daha da yoksullaştığı, açlığın ve sefaletin yaygınlaştığı, sömürünün azgınlaştığı, sermaye ve onun çıkarlarını koruyan iktidarın baskı ve terörünün arttığı bir yıl oldu. Birleşik Kamu- İş’in araştırma grubunun verilerine göre, açlık sınırı mevcut asgari ücretin yüzde 45 üzerine çıkarak 16 bin 483 TL oldu. Yoksulluk sınırı ise yıl boyunca 20 bin 713 TL artarak 46 bin 837 TL’ye çıktı. Bu yazı yazılırken açıklanan asgari ücret 17 bin 2 TL oldu. Yani bunun anlamı asgari ücretin emekçinin cebine girmeden yeniden açlık sınırının altına düşeceği, bir ailede iki işçinin çalışması durumunda dahi aldıkları ücretin yoksulluk sınırının altıda kalacağıdır. Emeklilerin ve benzer diğer kesimlerin durumu ise tam bir sefalet ve yoksunluk. Yaklaşık 4.2 milyon ailenin yardımla yaşaması bile durumu yeterince açıklıyor. Bunların anlamı insanca yaşamaya yetecek bir ücret ve maaş mücadelesinin yükselerek devam edeceğidir.

İktidarın politik baskı ve şiddeti artarak devam ederken ülke yılın son günlerine sınır dışındaki çatışmalarda öldürülen askerlerin yarattığı gerilimle girdi. Tek adam iktidarı ve onun koltuk değneği MHP şovenizmi kışkırtıp, tırmandırarak ülke politikasını yeniden dizayn etme atağı yaptı. Muhalif çevre ve Kürt politikacılarının üzerine vatanı, milleti, bayrağı savunmama, bölücü, hain, teröre destek olma suçlamaları bolca savruldu. CHP ortak imzalı bildiriye imza atmasa da, kendi yayımladığı bildiride sorunun özüne -Kürt sorunu, demokrasi ve eşitlik- değinmeden hamaset yaptı. Bahçeli, Kürt ulusal politikacıları ve AYM’nin Can Atalay kararı üzerine sınırsız saldırganlığı ifade eden tiradını yineledi. Gerçeğin peşindeki gazetecilere, aydınlara baskılar artarak sürerken, işçilerin her hak arama mücadelesine azgınca saldırıldı. ÖZAK işçilerinin direnişi bir ayı geride bırakırken, patronu savunan, direnişin karşısına dikilen jandarma, polis, vali, müftü barikatı, iktidar, sermaye, din iç içeliğinin, çıkar birliğinin somut bir kanıtını verdi. Politik hak ve özgürlükleri kazanmak için mücadelenin yaygınlaşması ve güçlenmesi gerekecek.

Dünyadaki gelişmelere İsrail siyonizminin Filistin’e saldırısı, hedef gözetmeden çoğu kadın ve çocuk 20 bini aşkın Filistinliyi katletmesi ve katliamlarına devam etmesi ile devam eden Rusya-Ukrayna savaşı damga vurdu. İsrail saldırısı, başlangıçta Batılı devletlerin halkların bilincini bulandırma atağı ile tepkisizliğe, zayıf tepkilere yol açsa da, her geçen gün İsrail saldırısının vahşetini ortaya çıkardı ve özellikle Batı ülkelerinde yaygın protesto ve gösterilerin yapılmasına yol açarken, İspanya’da, İtalya’da vb. ülkelerde liman işçileri İsrail’e gönderilecek olan askeri malzemeleri yüklememe gibi enternasyonalist bir tavırla savaşa ve saldırganlığa karşı tutumlarını ortaya koydular.

ABD ve Batılı emperyalistlerin Rusya’yı bozguna uğratmak için Ukrayna’ya verdiği tüm desteğe rağmen başarısızlık kapıyı çaldı. Zelenskiy, Kiev’de yaptığı ve BBC’nin aktardığı basın toplantısında 450-500 bin askere ihtiyaçları olduğunu söylüyor. Yani adam harcadığı ordunun yerine yeni bir ordu istiyor! Rus işgaline karşı ülkeyi savunma değil de, Batılı emperyalistlerin paralı askeri gibi hareket etmenin geldiği yer burası. Diğer taraftan ABD-Çin arasında gerginleşen ilişkiler ise uluslararası politikaya damgasını vurmaya devam etme, ama şimdilik “Rekabeti karşılıklı olarak sorumluluk taşıyan bir çerçevede tutma” yoluna girdi. Burada ABD-Çin arasındaki ticaretin tüm karşılıklı atışmalara rağmen 2022’de, 2018’deki 658.8 milyar dolarlık zirveyi aşarak 690.6 milyar dolar olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Ama uluslararası gelişmelerin her türlü sürprize açık olduğunu da unutmamalı.

Burada kısaca ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu durumu kalın çizgileriyle hatırlatmaya çalıştık. Görünen o ki emperyalizme, dünya gericiliğine, bunun her ülkede kendi özgülünde hayat bulan görüntülerine karşı uluslararası işçi sınıfının ve emekçi halkların mücadelesinin yükselerek devam etmesi için nesnel koşullar son derece uygundur. Gerici iktidar ve yönetimler halkların karşısına ırkçılığı, yabancı düşmanlığını, faşist ve dini ideolojileri çıkararak işçi ve emekçi halkların mücadelesini bölmeye, ezmeye ve bastırmaya çalışıyorlar. Ama onların sadece Gazze örneğinde olduğu gibi sergiledikleri gerici ve iki yüzlü tutum, meşruluklarını ortadan kaldırırken, ahlaki düşkünlüklerini, çifte standartlarını, vahşete, kıyıma ve savaşa olan tutkularını açığa vurdu. İşçi ve emekçi halkların bu kokuşmuş eski dünyayı gömme, baskısız, sömürüsüz, savaşsız bir yeni dünya kurma mücadelesinin etkisini artırarak, alanını genişleterek yaygınlaşacağına güvenmek gerekiyor.

QOSHE - Geride kalmakta olan bir yılın kısa hikayesi - Ahmet Yaşaroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Geride kalmakta olan bir yılın kısa hikayesi

14 0
29.12.2023

İki gün sonra yeni bir yıla giriyoruz. Kuşkusuz yeni bir yıla girilirken insanlığın iyiye, barışa, kardeşliğe doğru ilerleyeceği inancıyla geleceğe ilişkin umut yüklü mesajlar yayımlanacağı gibi, bugün ülkede ve dünyada olup bitenlere bakıp karamsarlığa kapılanlarca umutsuzluk tonu ağır basan mesajlarda yayımlanacak. Ama yaşanmış ve yaşanmakta olan tüm tecrübeler kanıtlıyor ki geleceğin nasıl olacağını tayin eden gerçek temellere dayanmayan umutlar veya umutsuzluklar değil, gerici, sömürücü, yayılmacı ve savaşçı güçlere karşı barışı, kardeşliği, insanca yaşamı amaçlayan mücadelelere girmiş kitlelerin tutumu oluyor.

Bu açıdan bakılınca takvimler 31 Aralık 2023’ten, 1 Ocak 2024’e döndüğünde yeni bir gün başlayacak ama ne sorunlar, ne de içine girilen dönem, olup bitmekte olanların geride kaldığı bir dönem olacak. Kuşkusuz yeni sorunlar eski sorunların üzerine eklenebilir. Ama asıl olan şu ki, bugün olup bitmekte olana yol açan nedenler ve onları üreten maddi zemin varlığını korumakta olacak. Gazetemizde ve diğer yayın organlarında tüm bunlara ilişkin ayrıntılı ve uzun değerlendirmeler olacaktır. Biz burada sınırlı bir köşe yazısında ülkede ve dünyada olup bitmekte olanlar üzerine kısa birkaç söz söylemekle yetineceğiz.

2023 yılı ülkemizde işçi ve emekçi kitlelerin daha da yoksullaştığı, açlığın ve sefaletin yaygınlaştığı, sömürünün azgınlaştığı, sermaye ve onun çıkarlarını koruyan iktidarın baskı ve terörünün arttığı bir yıl oldu. Birleşik Kamu- İş’in araştırma grubunun verilerine göre, açlık sınırı mevcut asgari ücretin yüzde 45 üzerine çıkarak 16 bin 483 TL oldu. Yoksulluk sınırı ise yıl boyunca 20 bin 713 TL artarak 46 bin 837 TL’ye çıktı. Bu yazı yazılırken açıklanan asgari ücret 17 bin 2 TL oldu. Yani bunun anlamı asgari ücretin emekçinin cebine girmeden yeniden açlık sınırının altına düşeceği, bir ailede iki işçinin çalışması durumunda dahi aldıkları ücretin yoksulluk sınırının altıda kalacağıdır. Emeklilerin ve benzer........

© Evrensel


Get it on Google Play